KILIÇDAROĞLU'DAN O GÖKDELENDE 1.4 MİLYON YOLSUZLUK AÇIKLAMASI

KILIÇDAROĞLU'DAN O GÖKDELENDE 1.4 MİLYON YOLSUZLUK AÇIKLAMASI

Tartışmalı gökdelen'de ki AKP daireleri

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı sırasında traşlatılmasını istediği, olmayınca “Küstüm” diyerek görmezlikten geldiği gökdelenlerde fazla katları traşlatacak konumdaki AKP yöneticilerinin de dairelerinin olduğunu söyledi.

1.4 MİLYONLUK YOLSUZLUK

Kılıçdaroğlu, AKP yöneticilerinin daireleri 1-4 trilyon (yeni parayla 1-4 milyon) lirayı hepsinin nakit ödediğini belirterek, dairelerin alınmasında rüşvet ve yolsuzluk olabileceği imasında bulundu. AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın yargılandığı metrobüs ihalesinde belediyenin kendi kuruluşu İETT'nin zarara uğratıldık diye rapor düzenlediğini açıkladı. "CHP iktidar olamaz" diyen parti yöneticilerini de paylayan Kılıçdaroğlu, birbirinin hatasından yararlanmaya çalışan partilileri "Kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz" biçiminde uyardı.

Kılıçdaroğlu, CHP’nin 2015 seçimlerine hazırlık çalışmaları kapsamında düzenlenen bölge toplantılarından “4. Bölge İstanbul Toplantısı”nda yaptığı konuşmanın satır başları şöyle:

Dünyanın en güzel doğası, en güzel denizi burada. İstanbul’da yaşayıp denizi görmeyen var. İstanbul’da yaşayıp boğazı görmeyenler var. İstanbul’da yaşayıp İstanbul’un nimetlerinden habersiz olanlar var. O nedenle sordum kaç İstanbul var diye. Peki bizim düşümüzde nasıl bir İstanbul düşünüyoruz. Bizim düşümüzdeki, rüyalarımızdaki İstanbul kişi başına gelirin 25 – 30 bin dolar olduğu, bütün yaşayanların aynı olanaklardan yararlandığı bir İstanbul. Herkesin huzur içinde İstanbulluyum dediğinde gururlanabilecek, geliri olan, geleceğe umutla bakan yurttaşların oturduğu bir İstanbul. Entelektüel düzeyi yüksek, aydınlık dünyaya bakan güzel bir İstanbul.

headline-001.jpg

Acaba böyle bir İstanbul’u yaratabilir miyiz? Elbette yaratabiliriz. Böyle bir İstanbul’u hep beraber ayağa kaldırabilir miyiz? Elbette kaldırabiliriz. Dönüp biraz geriye bakalım. 

İstanbul büyük bir deprem yaşadı Marmara bölgesi ve rahmetli Ecevit büyük kamu arazilerini toplama alanı olarak belirledi. Eğer bir deprem yaşanırsa insanlar buralarda toplanmalı, yaralar burada sarılmalı diye. Aradan süre geçti bu arsaların büyük bir kısmı ranta teslim edildi. Bugün Allah esirgesin İstanbul’da bir deprem olursa toplanabilecek alan sayısı son derece sınırlı. Bu anlayışı İstanbulluların mahkum etmesi lazım. Bütün İstanbullulardan beklediğim budur. Senin yaşamına bile değer vermeyen, sana para gözüyle bakan, çevreyi katleden bir anlayışa prim verme sevgili İstanbullu kardeşim. Senden istediğim budur.

DÜNYANIN EN ÇİRKİN BİNASI

İstanbul’un tarihi silueti de bu süre içinde yok edildi. Bana sorarsanız dünyanın en çirkin binası hangisidir diye emin olun çok rahat şunu söyleyebiliriz. Zeytinburnu’nda 16 – 9 yükselen ve Sultanahmet’in siluetini bozan yapıdır. İsterseniz biraz yakından bakalım buraya. Orası daha önce tasarruf mevduatı sigorta fonunun elindeydi. Bir yandaşa verildi. Emsal sadece 1’di. Yandaş kimdi? Dönemin Başbakanının okuldan arkadaşıydı. Kendisine satıldı ve bir gecede emsal daha sonra 1’den 2.5’a çıkarıldı. Olağanüstü bir avantaj sağlandı ve o gökdelenler oraya dikildi.

Değerli arkadaşlarım, bina yapılmasın mı? Elbette yapılabilir ama bir kentin hele hele İstanbul gibi bir kentin, bütün dünyanın gözbebeği olan bir kentin korunması gerekir. koruması gereken bir kenttir. Eğer bu kentin kaynaklarını, bu kentin siluetini bozar, kaynaklarını har vurup harman savurursanız kente ihanet etmiş olursunuz.

NEDEN YIKAMIYORLAR?

36 kat izin verildi. Sonra dendi ki çok yüksek olmuş bunun tıraşlanması lazım. Tıraşlandı mı? Hayır tıraşlanmadı. Kim yapabilir bunu? Açık ve net söylüyorum bütün İstanbullular duysunlar o silueti yıkmak, o silueti bizim istediğimiz standartlara çekmek sadece ve sadece CHP’nin iktidarında olur. Açık, net söylüyorum.

page_bakan-zeybekciden-kule-evler-aciklamasi-aldim-zarar-ederek-sattim_285411425.jpg

Neden yıkılamıyor bunlar? AKP neden yıkamaz bunları? Çok basit değerli arkadaşlarım. O binalarda bir dairenin fiyatı 1 trilyonla 4 trilyon arasında değişiyor. 1’le 4 arasında değişiyor. Peki bu binada kimlerin daireleri var onlara da biraz yakından bakalım. AKP eski Bağcılar belediye başkanı onun dairesi var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreteri onun dairesi var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreter Yardımcısı onun da dairesi var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi imar komisyonu başkanı onunda dairesi var. Zeytinburnu belediyesi imar komisyonu başkanı onun da dairesi var. Ama işin garip tarafı bu daireyi satın alanlar, yani 1 trilyonla 4 trilyon arasında para ödeyenlerin hiçbirisi bankadan en ufak bir kredi bile çekmemiş. Götürüp nakit yatırmışlar. Neden o binalar tıraşlanamaz? İşte bu nedenlerden ötürü. İstanbullu bu gerçeği ne kadar biliyor? Ne kadar bu gerçek İstanbullunun önüne kondu? Hepimizin sorgulaması gereken temel bir nokta değerli arkadaşlarım.

YEŞİLİ DEĞİL, DOLARIN YEŞİLİNİ SEVİYORLAR

Sadece o binalar yapılmakla iş bitmedi tabi. İstanbul’un her tarafı talan ediliyor. Yeşil nerede görseler orada bina yapmaya kalkıyorlar. Yeşil renk olarak sadece doları seviyorlar, doların yeşilini seviyorlar. Bu söylediğim siluetler geleceğim biraz sonra daha. 

Birde metrobüsler yaptılar. Yapılmalı mı? Elbette yapılmalı. Tercihli yollar yapılmalı mı? Elbette yapılmalı. İlk uygulamaya koyan kim? Cumhuriyet Halk Partili belediyeler. Bizden örnek alınmalı mı? Elbette alınmalı. Ama unutmayın sevgili İstanbullu sende unutma. Türkiye Avrupa’nın en büyük otobüs üretim merkezidir. Yunanistan’daki otobüslerin %42’si Türkiye’de üretilen otobüslerdir. Peki İstanbul belediyesi ne yaptı? Gitti otobüsleri Hollanda’dan satın aldı. Tanesine 1 milyon 200 bin avro ödedi. Ama önemli bir ayrıntı vardı. Hollanda’da dağ yok. Otobüsler kendi koşullarına göre üretilmiş. İstanbul yedi tepeli. Otobüsler yokuş çıkmadı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Türkiye’nin en modern hurdalığına sahip oldu. 

METROBÜS DAVASINDA İETT’DEN ÇARPICI RAPOR

Soru şu; tanesine 1 milyon 200 bin avro ödenen otobüsler kimin parasıyla alındı? İstanbullunun parasıyla alındı. Dava devam ediyor mu? Dava devam ediyor. Dava açmamak için uğraştılar. Ama bizim arkadaşlarımız takip ettiler. İETT bile biz zarara uğradık diye bilirkişi raporunu götürdü koydu. Danıştay olmasaydı o davaların hiçbirisi açılamayacaktı. Sadece bu mu? Hayır arkadaşlar. Metroda yapılıyor. Ankara, İstanbul, İzmir’de metro yapılıyor. İzmir’de metronun kilometresi 60 milyona yapılıyor. Ankara’da 100 milyona yapılıyor. İstanbul’da 145 milyon liraya yapılıyor. Yerin altında tünel, metro aynı metro. Neden 60 milyon? Neden 145 milyon? Bunun da sorgulanması lazım. Bunu şunun için anlatıyorum. Kentleri en iyi biz yönetiriz. Emin olun Türkiye’yi de en iyi biz yönetiriz. Namusuyla yönetiriz, ahlakla yönetiriz. Her kuruşun hesabını vererek yönetiriz.

İSTANBUL EN KİRLİ KENT

İstanbul Şangay ve Bombay’dan sonra en kirli kentlerden birisi. En kirli kentlerden birisi hava kirliliği açısından en kirli kentlerden dünya üçüncüsü. Düşünün boğazlar olmasa İstanbul ne olurdu? Bu hava sirkülasyonu olmasa ne olurdu? Buna rağmen dünya üçüncüsü kirlilikte.

Kilometre başına düşen insan sayısı 68 binden fazla. New York’ta 53 bin, Berlin’de 17 bin. Peki biz ne yapıyoruz? İstanbul’a akını sürdürüyoruz. Anadolu’yu boşaltıyoruz. Herkes İstanbul’a geliyor. İş bulabilir miyim diye. Daha bu rakamlar büyüyecek ve İstanbul İstanbulluların gözünün önünde yaşanabilir bir kent olmaktan büyük ölçüde çıkacak. Kişi başına düşen yeşil alan. Yeşil alan kadar güzel bir şey var mı arkadaşlar? İnsanın doğasında var. Pencereyi açtığı zaman baharda çiçek açmış bir ağaç görebilmeli, bir çam görebilmeli, bir meşe ağacı görebilmeli, güller görebilmeli, yeşillik görebilmeli. İnsanlar parklara gidebilmeli ve oralarda eğlenebilmeli. 

NEW YORK’TA 29, İSTANBUL MERKEZDE 1

New York’ta kişi başına düşen yeşil alan 29 metrekare. Londra’da 26.9 metrekare. Stockholm’de 87,5 metrekare. Bahçelievler, Güngören, Bağcılar, Tuzla, Kağıthane, Ümraniye’de kişi başına düşen yeşil alan 1 metrekareden az arkadaşlar. Hangi İstanbul’dan söz ediyoruz biz? Hangi insandan söz ediyoruz biz? Hangi insanın mutluluğundan söz ediyoruz biz? Eğer Çatalca, Ağva gibi yerleri de dahil ederseniz İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan 5 metrekareye çıkıyor değerli arkadaşlarım. İnsan için asgari yeşil alan 9 metrekare. Bizim yönetmeliklere göre de 10 metrekare olması gerekiyor. Üçüncü köprüyle beraber 535 bin hektarlık orman alanı büyük ölçüde talan edilecek. 2.5 milyon ağaç kesildi kesilmeye de devam edilecek.

KULELERİ TRAŞLATACAK MISIN GÖRELİM

Şimdi bir Başbakan var Ahmet Davutoğlu. Ben Başbakanım diyor. Başbakanım ben diyor beni muhatap alın diyor. Başka birisini muhatap almayın. Başbakanlık koltuğunda oturan benim diyor. Eyvallah bizde seni zaten muhatap almak istiyoruz. Sanal değil, gerçek Başbakan ol. Sanal değil, Başbakanlığın hakkını ver diyoruz. Açıklama yapmış diyor ki siyaseti erdem ve ahlak vesilesi yapacağız diyor. Siyasetimizin ahlakı Şeyh Edebali’nin ahlakıdır diyor. O zaman sesleniyorum, mademki böyle diyorsun, mademki Şeyh Edebali’den bahsediyorsun, mademki ahlak erdemdir diyorsun 16 – 9 kulelerini tıraşlayacak mısın, tıraşlamayacak mısın? Seni bir görelim bakalım. Başbakan mısın, Başbakan değil misin?

BUNU YAPARSAN BAŞBAKANSIN

Ayrıca şunu ekliyor Sayın Davutoğlu: Kadim şehirlerimizde dikey değil yatay mimariyi geçerli kılacağız. Eyvallah. Kadim şehir hangisi? İstanbul. Mademki dikey değil yatay mimariyi esasa alacaksın işe başla bakalım. Hem sen dindar olduğunu söylüyorsun, e Sultanahmet duruyor orada. Mahzun duruyor. Bir hançer gibi saplanmış 16 – 9. Tıraşlayacak mısın, tıraşlamayacak mısın? Bunu yaparsan Başbakansın. Bunu yapmazsan sanal başbakansın. O koltukta oturuyorsun ama tokmak senin elinde değil başkalarının elinde. 

Yine söylüyor milletin hakkına uzanacak eli kardeşlerimiz olsa koparırız. Valla kimsenin elini koparma arkadaş ben sana söyleyeyim. Kimsenin elini koparma. Senin gücün yetiyorsa, Başbakanlığın gücü yetiyorsa, oturduğun koltuğun hakkını veriyorsan 16 – 9’u tıraşlarsın. Bende derim ki evet bu adam gerçekten de Başbakandır. Yoksa senin Başbakanlığın her zaman tartışma konusu olur.

HARCANAN PARA 100 MİLYAR DOLARLAR

Ülkeye karşı, çocuklarımıza karşı hepimizin sorumlulukları var. İstanbul talan ediliyor da başka illerde bir şey olmuyor mu? Hayır. Aslında Türkiye talan ediliyor, Türkiye yağmalanıyor. İstanbul büyük bir kent olduğu için sadece bizim değil dünyanın gözü de buranın üzerinde. Olağanüstü paralar, olağanüstü rantlar var. Son 12 yılda harcanan para 100 milyar dolarlarla anlatılıyor, tanımlanıyor. Hiçbirisinin hesabı İstanbulluya verilmedi. Özür dileyerek söylüyorum İstanbullu da bunun hesabını sormadı. 

Eğer İstanbullu yeşil bir İstanbul görecekse yeri belli, adresi belli Cumhuriyet Halk Partisi. Eğer İstanbullu işinden evine rahat bir şekilde ulaşmak istiyorsa adresi belli Cumhuriyet Halk Partisi. İnanarak söylüyorum, güvenerek söylüyorum İstanbulluya da inanarak söylüyorum hayatın perişan edildi, İstanbul yaşanamaz kent haline geliyor. 

CHP İKTİDAR OLAMAZ DİYENLERE FIRÇA

Milliyet’ten Arif Balkan’ın haberine göre; Kılıçdaroğlu toplantının basına kapalı bölümünde ise şunları söyledi:

CHP iktidar olamaz diye bir düşünceye sahip olan arkadaşlarım süratle bulundukları görevlerden ayrılsınlar. Bizim bir davamız var. Çocuklara karşı sorumluluğumuz var bizim. Hem il, ilçe başkanlığı koltuğunda oturacaksın hem de CHP iktidar olamaz, ben buna inanmıyorum diyeceksin. O zaman o koltuktan ayrılacaksın. İnanacağız önce. İnanırsak sonuç alırız. İnanmazsak birbirimizi kandırmayalım. Bizim inanan arkadaşlara ihtiyacımız var.

MORALİMİZ BOZUK AMA

CHP’nin Avrupa’daki bütün sosyal demokrat partilerin aldığı oylardan daha fazla oyu var. Ama morali en çok bozuk olan parti de biziz. Uzun yıllardır iktidar olamadık. Bütün bu olayların üzerine beklediğimiz oyu da alamadık. Moralimiz bozuk mu? Bozuk. Bunu anlayışla karşılıyorum. Ama davamızdan vazgeçmeyeceğiz. İktidar oluruz, niye olmayalım? Ne eksiğimiz var? Tam tersine arzularımız var.

Birbirimizi sevmiyoruz. En büyük eksiklik bu. Bakıyoruz, “Arkadaşım ne zaman hata yapacak? Hata yaparsa ben de üzerine gideyim.” Burada anlayış olur mu? Tam tersine hataları kapatacağız, dillendirmeyeceğiz, birbirimizi seveceğiz. Herkesin hatası olur. Herkesin eksiği olabilir. Ama oldu diye, onun hatasını örtmek yerine o hatayı allandırıp pullandırıp medyaya yayınlıyoruz, Facebook’a koyuyoruz ve birbirimizi kötülüyoruz. İzleyen vatandaş ne diyor? “Bunlar birbirlerine giriyor. Bunlardan ne köy olur ne kasaba de kasaba” diyor. Kendi ayağımıza kurşunu sıkıyoruz.  

HERKES GENEL BAŞKAN

Partiyi eleştirmekten hiç kaçınmıyoruz. Oturuyoruz kahveye. Bakıyorsun birisi CHP’yi eleştiriyor. Ben de CHP . CHP’yi savunmuyorum, ben de o eleştiriye katılıyorum ve diyorum ki; “Sen eksik söyledin. Daha şunlar şunlar da var...” Dolayısıyla halka güven vermiyoruz. Arkadaşlar biz kendimizi savunmaktan aciziz. Bilgi birikimimiz yetersiz.

Partide herkes genel başkan. Bu da yanlış. Partilinin elbette düşünceleri var. Sizin (partililerin) de şunu düşünmesi gerekiyor. Parti bu adımı attıysa mutlaka bir bildiği vardır. Biz adım atıyoruz. Bir bakıyoruz AKP kanadından değil bizim kanattan isyan geliyor. Şaşırtmak gerekiyor. Biz karşı tarafı değil tabanımızı şaşırtıyoruz.

EVLERE GİRMEMİZ LAZIM

Genel seçimlerde bizim evlere girmemiz lazım. Çaldığınız 4 kapıdan biri size oy veriyor. Kadın arkadaşlarıma şunu söylüyorum. Girdiğiniz evde çocuk ayakkabıya mı ihtiyacı var. Bana bildireceksiniz. Kız mı erkek mi? Kaç numara? Çocuk hangi rengi istiyor? Ben size göndereceğim. Alıp çocuğun ayağına giydireceksiniz. Doktor mu lazım? Hangi doktor? Emin olun Ankara’dan Hakkari’ye doktor göndereceğim. Eve girerken dikkatli olacaksınız. Gecekonduya gidiyorsak ona göre giyineceğiz, makyajımızı ona göre yapacağız. O evdeki insanlar eve nasıl giriyorsa biz de öyle girmek zorundayız.

Kaynak:Haber Kaynağı