Kılıçdaroğlu: Bu tiran hakkında bizden çok bu ülkenin psikolaglarının konuşması lazım

Kılıçdaroğlu: Bu tiran hakkında bizden çok bu ülkenin psikolaglarının konuşması lazım

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Gezi Parkı eylemlerini değerlendirerek; " korku duvarlarını bu ülkenin genç yiğit evlatları yıktılar. Herkesin korktuğu bir ortamda 'Biz senden korkmuyoruz, kiminle gelirsen gel' dediler. Bütün dünya bu gençlere sahip çıktı" dedi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Sivas olaylarının yıldönümü olduğunu hatırlatarak 2 Temmuz'un tarihte önemli bir dönüm noktasına olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu şunlar söyledi; "2 Temmuz 1993. Bizim tarihimizde önemli bir dönüm noktası. Ortaçağın Türkiye'ye getirildiği tarihtir 2 Temmuz 1993. İnsanların yakıldığı tarihtir. Oysa ne umutlarla kurmuştuk biz bu ülkeyi. Herkes özgürce düşüncelerini ifade edecekti. Orada hayatını yitirenler, yanarak can verdiler, bedel ödediler. Onların asıl failleri hiçbir zaman yakalanmadı. Gölge edildi onlara, sırtları sıvazlandı. Onları savunanların, yani asıl faillerin avukutlığını yapanların hemen hemen tamamı AKP saflarında görev yapıyor. Bir insanı diri diri yakmak hangi kitapta, hangi inançta vardır? Neden 33 canımızı yaktık? Ama asla ve asla kimse intikam duygusuyla hareket etmemeli." 

Başbakan Erdoğan'ın 2002 seçimlerinde milletvekili seçilebilmesi için anayasa değişikliği yapıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu şunları kaydetti; "Yüzde 34 oy alan bir partinin genel başkanı parlementoda olmalıdır' dedik. Güzel şeyler söylüyordu, 'demokrasi, özgürlük' diyordu. 'Vesayeti kaldırmalıyız' diyordu, 'halk en büyük güçtür, halka güvenmeliyiz' diyordu. Pek çok çevre o sözlere inandı. AB'den pek çok ülkeye kadar ortak hareket ettiler. 'Biz ayrım yapmıyoruz, ben bu ülkede yaşayan herkesin başbakanıyım' dendi. Sonra, bir tarih vereceğim, 2004. Bir AKP'li bakan kürsüde gazeteyi yırttı. Düşündüler; 'demokrasi bizim istediğimiz demokrasi değil, özgürlük bizim istediğimiz özgürlük değil.' Önce medyayla başladılar, medyayı darmadağın ettiler. Sonra yargı, militanlaştırmaları gerekiyordu yargıyı. Bir gecede 160 militanı Danıştay'a, Yargıtay'a yerleştirdiler. Düşünebiliyor musunuz, Yargıtay Başkanlığı'na aday çıkmıyor. Niçin? Kapı arkasında yapılan pazarlıklar sonuçlanmadı da o yüzden. Sözde yargıçlar oy kullanacak. Sonra üniversiteler. Üniversiteler suskun kuruluşlar haline getirildi. Bereket varsın orada gençler var da, mezuniyet törenlerinde özgürce haykırabiliyorlar. Sendikalar halledildi. Bir sendika greve gidiyor, konfederasyon başkanı grev kırıcılığı yapıyor. Hangi işçi hakkı? Yasama organı, vekillerin görüşlerini özgürce açıkladılar bir yasama organı değil. Ağzından bir cümle çıkıyor, ertesi gün yasa teklifi hazırlanıyor. STK'lar, iş dünyası sindirildi. Ve yargı, talimatla dava açıp, talimatla karar verme süreci içine girdi. Ki artık tiranlığını ilan etti. 'Yasama ve yargı benim için ayak bağıdır' deme cüretinde bulundu. Yine kimse bir şey demedi. Ne diyordu; "Ulusal kurtuluş savaşı var millet savaşa gidiyor, benim dedem kümeste saklanıyordu" diyor. Ne söyleyeyim ben sana."

"BU TİRAN HAKKINDA BİZDEN ÇOK BU ÜLKENİN PSİKOLAGLARININ KONUŞMASI LAZIM"

Kılıçdaroğlu, Gezi Parkı olaylarını değerlendirerek; "Ve korku duvarlarını bu ülkenin genç yiğit evlatları yıktılar. Herkesin korktuğu bir ortamda 'Biz senden korkmuyoruz, kiminle gelirsen gel. İster TOMA'yla, biber gazıyla, plastik mermiyle, ister gerçek mermiyle gel. Bedenimi siper ediyorum, senden korkmuyorum' dediler. Gezi olayları İstanbul'da başladı ve dünyaya yayıldı. Bütün dünya bu gençlere sahip çıktı. Gençler 'Özgürlüğüme dokunma' diyordu. Bu ne diyordu "Dolmabahçe'de oturuyorum, Kadıköy'den gelen vapurlara bakıyorum. O kadınlara seyrediyorum' diyordu. Biz seni Başbakan olarak mı atadık, dikizci olasın diye mi atadık? Onun için diyorum; Bu tiran hakkında bizden çok bu ülkenin psikolaglarının konuşması lazım. Onların anlatması lazım. 'Bana kimse dokunamaz' diyordu, Bizim 3-5 çapulcu çıktı, karizmasını çizdi, yere diz çökertti. Korkuyor. İsterse 30 televizyon canlı versin, bütün gazeteler manşetten versin, artık senin bu ülkede kıymetin kalmadı. Dünyada da kıymetin kalmadı. Thomas Jefferson'ın bir sözü var; Halk hükümetinden korktuğu zaman tiranlık, hükümet halkından kortkuğu zaman özgürlük vardır.' Ne kadar doğru bir söz. Korku yalan doğurur. Ne demiştik, yalancıdan başbakan olmaz. Korkma Recep Tayyip Erdoğan, korkma. Doğruları söylemekten korkma, yalana sığınma. Komplo teorileri üretiyor, şunlar yaptı bunlar yaptı. Komplo teorileri üreten adam beceriksiz, halkını sevmeyen adamdır" diye konuştu. 

Başbakan Erdoğan'ın Gezi olaylarındaki tavrını eleştiren Kılıçdaroğlu; "'4 kişi hayatını kaybetti, ağzını açıp 'Allah rahmet eylesin' dedi mi? Talimatı ben verdim diyor. Ülke böyle yönetilmez. Kendi çocuklarına kin duyan bir başbakan olmaz. Bütün gençlere buradan çağrı yapıyorum; Bizim Özgürlük ve Demokrasi Manifestomuzu alın, beraber bu ülkeye demokrasiyi getirelim. Sizin enerjiniz bize güç katacaktır. Siz korkusuzsunuz, sizin gücünüz özgürlüğünüzdedir. Biz size güveniyoruz; tıpkı Mustafa Kemal'in güvendiği gibi" dedi. 

"SENİN İTİBARIN ARTIK SIFIR"

Kılıçdaroğlu, Gezi eylemlerinden sonra cadı avının başladığını savunarak şu ifadeleri kullandı; "Sabah baskınları, sanıyorlar ki bunları korkutacaklar. Bunlar da ne yaptılar, aldılar ellerine birer dilekçe, dediler ki; "Bunun faili biziz arkadaş, tutukluyorsan hepimizi tutukla. Hadi sıkıysa tutukla bakalım. Bütün o çocukların yanında olacağız. O çocuklara sahip çıkacağız. Onların suçu özgürlük ve demokrasi demekti. Dünyanın hiçbir yerinde bu suç olamaz. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasını gel değiştirelim diyorum, gelmiyor. Dini istismar ediyor, dini kullanan adamdan bu ülkeye hayır gelmez. Cemevleri niye ibadethane olmasın? Bütün kainat ibadethanedir. Allah'a ibadet etmenin, peygamere dua etmenin yeri mi var? Gel diyoruz, kaldıralım, eski kafayı bırakın yenilenin biraz. Taksim Meydanı'nda Cuma namazı kıldı gençlerimiz. Sadece sen rahatsız oldun. Senin itibarın artık sıfır. Bir numaralı bölücü, vatandaşı bölüyor."

UEFA'YA ELEŞTİRİ

CHP lideri, UEFA'nın Fenerbahçe ve Beşiktaş hakkında verdiği kararı da eleştirerek; "Özel yetkili mahkemelerin verdiği kararla uymak doğru değildir. UEFA'ya sesleniyorum, bu kararla siz Türk sporunu cezalandıramazsınız. Türkiye'de demokrasinin olmadığını öğrenemediniz mi siz? Türkiye'de bu mahkemelerin mahkeme olmadığını öğrenemediniz mi siz. Bu mahkemelerin siyasi otoritenin sopası olduğunu öğrenemediniz mi siz? Kalkmışlar, bu mahkemenin kararını esas alıp, hüküm veriyorlar. Yanlış yapıyorsunuz. Milyonlarca insan bunun yanlış olduğunu kabul ediyor" dedi.