Kanadoğlu, Burhan Kuzu için ağır konuştu

Kanadoğlu, Burhan Kuzu için ağır konuştu

"Türk tipi başkanlık mı? Bu başkanlık bence diktatörlük ya da başka bir diktatörlüktür."

24 Ocak günü ve bir 31 Ocak günü kalleşçe öldürülen Uğur Mumcu ve Muammer Aksoy adına düzenlenen ve 20.si süren Adalet ve Demokrasi Haftası, Ankara ve ülkemiz için önemli tartışmalara oturumlara neden oldu. Buradaki konuşmaları yorumsuz olarak haberartiturk okurları için aynen kaydettik ve tarihe bir not olarak kalması için yayınlıyoruz.

31 Ocak 2013 günü Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde yapılan panelin başlığı "89 Yıl Sonra Türkiye"ydi. Yargıtay eski başkanı Sabih Kanadoğlu'nun konuşması:


*

Sabih Kanadoğlu (Türk Hukuk Kurumu Başkanı): 52 yıl önce1961'de Muammer Aksoy en iyi anayasanın peşinde bir adamdı. Bu anayasa 20 yılda çökertildi. 10 yılda bir müdahaleye uğradı. Halkın katılımı olmayan anayasalar dayanmıyor, böyle sonlanıyor.

Muammer Aksoy bugünün Türkiyesini görseydi ne derdi?

Devletin tüm organları meşruiyetini Anayasadan alır. Anayasadan alınmayan yetki kullanılamaz. Hep hukukun üstünlüğüne inanarak uyarak eleştirmeliyiz anayasayı.

Bu açıdan bakınca hiç bir anayasa kendisini ortadan kaldıracak girişimlere izin verir mi? Bu anayasanın 1. 2. ve 3. maddesinde yazılı olan konuların değiştirilmesi ya da değiştirilmesinin teklif edilmesini yasaklar. İzin vermez.

Bu anayasanın A'dan Z'ye değiştirilmesine izin vereceğini söylemek defakto durum yaratmaktır. Defakto anayasa yapmaktır. Seçimde vaat ettim halk bunu onayladı bana oy verdi diyerek faaliyete geçtiğinizde de fiili olarak hukuk dışı kalırsınız. Anayasa izin vermiyor yine. Ama halka gideceğim derseniz de defakto durumu halka götürmüş olursunuz. Buna da izin vermez. Milletvekilleri bu anayasayı korumaya cumhurbaşkanı korumaya yemin etmiştir. Bu manevi bağlanmadır. Anayasa Mahkemesi vardır, o da inceler. Yürütmeyi de Danıştay denetler.
Partiler Uzlaşma Komisyonu denen şeyin meşruiyeti yoktur. Anayasa buna da izin vermez. Üç maddenin değişimine izin vermeyen anayasa bu komisyona da izin vermez.

Bütün bu gerçeklere karşın yine yapmaya kalkışmak hukuk dışı bir eylemdir.

Meşruiyetini anayasadan almayan bir uzlaşma komisyonuna katılmak da hukuk dışıdır, eşru olmayan zeminlerde gezinmek demektir. Muhalefet partileri buraya katılınca yarın aldatıldıklarını söyleyerek halka gitme haklarını kaybederler. Aldatılarak iktidara talip olunmaz çünkü!
Anayasa yapmadaki amaçlarını gizleyenleri tek başına bırakmak gerekir.

Bunun için geç değildir; yine de yapılabilir. Hangi amaçla bir anayasa yapıyorsunuz? O gizli amacınız halk tarafından bilinmedikçe yapamazsınız. Dünyada böyle bir şey yoktur. Terörü durduracağız diye amacınız varmış. Bunu açık söyleyeceksiniz neyle yapacağınızı. Neyini değiştireceksiniz? Söyleyeceksiniz açık açık.

Referandumda oluşan yargı sistemine dokundurtmayacağım diye açık açık söyleyecek ama ilk 3 maddeye göz koyacak.. Bu komisyonun nesine katılıyor muhalefet partileri. Açık açık söylüyorlar.
Terörü önlemek için verilecek ödünlerden halkın haberi olma hakkı vardır. başkanlık istiyorsanız da bunu açık açık söyleyeceksiniz.

Yine de halka götürür ya da 366'yla geçer.

O zaman geçmiş olsun herkese!

Türkiye acaba hep darbelerle mi yapaca anayasayı sorusu ciddi bir sorudur.

Bunu yolu vardır:

Önce A'dan Z'ye anayasanın değiştirilmesini istiyor musun diye halka sorulur. Barajsız bir seçimle kurucu meclis oluşturulur. Anayasa tartışılarak yapılır ve halkoyuna sunulur.

Seçimi kazandık demek 4 yıl yasama yürütme faaliyetinde bulunma emanetidir. Anayasa yapmak yetkisi değildir. Bu durumda yine yapmaya kalkışmak defaktodur, anayasayı askıya alma eylemidir. Darbe gibidir.

Böyle bir duruma destek vermek muhalefet için acınası bir durumdur. Bu masayı terketmiyorsanız halka ne diyeceksiniz.

Acaba silahları bıraktırmadan verilen nedir? İktidarın karşılığı nedir?

Başkanlık sistemi midir?

Türk üsülü başkanlık mı? Korkutucu olan bu değildir. Daha korkutucusu Burhan Kuzu usülü başkanlık sistemidir! Bu başkanlık bence diktatörlük ya da demek istemediğim bir diktatörlüktür.

1961'de Muammer Aksoy bize bir umut vermişti. Şimdi bir karanlığı gösteriyor 2013. Karanlığın içine girmeye az kaldı.

Halk kendi gücüne güvenir ve bu güçleri birleştirirse aydınlığa çıkarız. Halk hangi duruma karşı olmasıyla başlar, güçleri birleştirmesiyle sürer, eylemle biter.

İsterse 367'yi bulsunlar. Unutmasınlar bu anayasanın ömrü de siyasi iktidarın ömrüyle aynı orantıda olur.

Hiçbir diktatörlük uzun süremez.
Aklını kaybetmiş bir Türkiyeden geçiyoruz.

Avukatlara dava açmışlar. Avukatların görevi nedir? Maddi gerçeği bulmak kaydıyla yargıyı etkilemektir.

Bu iktidar gidecektir. Sizin çabanızla gidecektir. siyasi partilere her yere gidip sesinizi yüksek tutun.

Yaşanılanları, yapılmış devrimleri halkın zihninden kimse silemez çünkü.

Haber: Ahmet Yıldız