İNSAN YAPIMIZ

 

Dolmuşun penceresinden, çöp konteynerini hedefleyerek atış yapan Almancıya sordum:

-Almanya’da olsa tutturabilir miydin?

Yanıt verdi:

-Deli misin abi, orada atamayız.

-Neden?

-Cezası çok ağır abi!

Akşamdan kalma filan olmazsam sabahları siteden çıkıp benzinciye kadar gidip dönüyorum. Yaklaşık bir saatlik yürüyüş fazla bile geliyor ama, sabah çayını yudumlarken gazete okumanın keyfine değiyor.  

Ancak güzergahta küçük bir sorun var, her taraf çöp. Gerçi belediye yol boyunca konteynerleri dizmiş ve belli aralıklarla da ortalıktaki çöpü topluyor ama; demek ki yeterli olmuyor. Çünkü tutturamıyoruz.

Karpuz seçiyoruz, iyisini tutturamıyoruz.

Sınava giriyoruz, yanıtları tutturamıyoruz.

Oy veriyoruz, partiyi tutturamıyoruz.

Oturacağımız yeri tutturamıyoruz.

Çöp atıyoruz, konteyneri tutturamıyoruz.

Tutturabildiğimiz tek yer pisuvar.

Erkeklerimiz bilirler, en çok keyif veren sigara söndürme yeri, (eğer kendiniz temizlemiyorsanız) pisuvarlardır. Bevlederken sigarayı pisuvara basıp da cosss sesiyle birlikte nirvanaya ulaşmadıysanız, önemli bir keyiften yoksun kaldınız demektir.

Pet şişeleri şarampola atmanın o kadar keyif vereceğini sanmam. Ancak, çevresini çöplük gibi gördükten sonra, konteynerin boş olduğunu fark edince, en azından Nasreddin Hoca’nın ruhunu şenlendirmekte bulunduğumuzu anlayıp teselli buluyoruz.

Öyle ya, elimizdeki pet şişeyi bir an için top olarak düşünsek; çöp kutularından iyi basket potası mı olur? Yazık ki isabetli atış yapamıyoruz. Ancak demokrasilerde çare tükenmez; bir gün pet şişeleri çöp kutularına sokmayı da başaracağız Allah’ın izniyle. Elverir ki her mahalleye birkaç basket sahası yapıp çocuklarımızın eline de topu verelim.

Hem neden bu çöp konteynerleri ayakkabı kutusu gibi yapılmaz ki?

Önceki ve Sonraki Yazılar