İmralı'da Öcalan'la iki gün

İmralı'da Öcalan'la iki gün

Kürt meselesinde atılacak esas adımlar yeni anayasaya endeksli. Hükümet bu konuda aceleci değil.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay Milliyet’ten Fikret Bila’ya “Umutlu olmalıyız” demiş.

Beşir Bey ne zaman ‘umuttan’ bahsetse doğrusu ben biraz endişelenirim.

Habur’u, Silvan’ı, internete düşen Oslo görüşmelerini hatırlarım.

Ama bu kez farklı bir stratejiden bahsediyor Beşir Bey: 
“Bütün enstrümanların birbiriyle entegre biçimde kullanıldığı çok boyutlu bir çalışma yürütüyoruz. Bu entegre stratejinin hedefi silah bıraktırmak. İmralı bu strateji içindeki enstrümanlardan biri…”

Diğerlerine geleceğim ama şu İmralı stratejisini biraz açalım.

Fidan İmralı’da 

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın 16 Aralık’ta Abdullah Öcalan ile İmralı’da buluştuğunu Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi yazdı.

Benim edindiğim bilgiye göre yılbaşı öncesi Hakan Fidan İmralı’da tam iki gün geçirmiş.

Evet evet kısa aralıklarla gidip gelmek yerine Öcalan ile müzakeresi tamamlanana kadar adada kalmayı tercih etmiş.

Ve nihayetinde Öcalan ile PKK’nın silah bırakması yönünde kapsamlı ve belli bir takvime dayalı bir mutabakata varmış. 
Mutabakatın kapsamı hayli geniş.

Atalay bu yüzden ‘PKK’nın silah bırakmasıyla sonuçlanacak entegre bir stratejiden’ bahsediyor.

Öcalan entegre stratejinin ‘merkezinde’ yer alıyor.

Öcalan şimdi heyet bekliyor 

Fidan’ın Öcalan ile vardığı mutabakata göre Öcalan gelinen yeni aşamayı konuşmak için yeni yılın ilk haftasında kendisini ziyarete gelecek bir heyet bekliyor.

Heyet ağırlıklı olarak BDP’li siyasetçilerden oluşacak.

Kimlerin yer alacağı konusunda henüz bir mutabakata varılmış değil.

Öcalan, Gültan Kışanak’tan Aysel Tuğluk’a, Ertuğrul Kürkçü’den Ahmet Türk’e geniş bir liste sunmuş.

Ama şimdilik öne çıkan iki isim var:

Kürt siyasetinin en kıdemli ismi Ahmet Türk ve BDP Milletvekili Ayla Akat Ata.

Eğer son anda bir pürüz çıkmazsa Öcalan ile İmralı’da görüşmeye bu iki isim gidecek.

Peki ne konuşacaklar?

Öcalan devletle yaptığı mutabakatı anlatacak.

Ve ilk somut adım bu ziyaretin kamuoyuna açıklanmasıyla atılmış olacak…

Mutabakatta neler var? 

Öncelikle Öcalan’ın silah bırakmayı da kapsayan bir çağrı yapması bekleniyor.

Tıpkı 1999’da tutuklandıktan sonra yaptığı gibi.

Ama bu çağrı hemen yarın silah bırakın şeklinde olmayacak. 

Bunun gerçekçi olmayacağının herkes farkında.

PKK’nın silah bırakması, yönetici kadronun farklı ülkelere gitmesi, dağ kadrosunun yurda dönmesi hayli karmaşık ve uzun bir süreç.

Öncelikli hedef PKK’nın silahlı unsurlarını Türkiye sınırları dışına çektirmek.

Bu arada demokratikleşme yolunda 4. Yargı Paketi devreye girecek ve binlerce KCK tutuklusu serbest kalacak.

Karşılıklı güven ortamının oluşması için bu gelişme çok kritik.

Bir başka çok kritik adım Türkiye’nin uzun yıllardır rezerv koyduğu ‘Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na onay vermesi.

2013 neden son şans? 

Tüm bu pratik ve güven arttırıcı demokratik adımların 2013’ün ilk yarısında atılması planlanıyor.

Kürt meselesinin çözümü yolunda atılacak esas adımlar ise yeni anayasaya endeksli.

Hükümet, bu konuda da aceleci davranmak istiyor.

Çünkü 2014 seçim yılı.

Hem yerel seçim var hem de cumhurbaşkanlığı.

Eğer tüm bu adımlar 2013’te hatta 2013’ün ilk yarısında atılabilirse atıldı değilse tüm planların seçim atmosferine kurban edilme riski çok yüksek.

Bu arada Suriye’de neler olacağı, Maliki yönetiminde Irak’ın parçalanıp parçalanmayacağı da bu sorunu çözmek isteyenlerin hızlı hareket etmek istemesinin bir diğer sebebi. Zamana karşı yarış başladı.

Kâğıt üstünde mutabakat sağlanmış görülüyor.

Gerçek hayatta ne olacağını hep beraber göreceğiz.

Dün de yazdım, tüm bu gelişmelere rağmen ben Beşir Bey gibi çok da umutlu olamıyorum.

Çünkü bu sorun sadece entegre bir strateji değil ‘çelikten bir çözüm iradesi’ gerektiriyor.

Var mı?

Sizleri bilemem ama ben henüz göremiyorum…