Her şey soytarı bir gösteri!

Her şey soytarı bir gösteri!

Birden aklıma, Queen grubunun efsane solisti Freddie Mercury’nin “Show must go on” yani “Şov devam etmeli” şarkısı geldi.

Nurten AKYAZILILAR
 

Hürriyet gazetesinde yer alan CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile Mustafa Sarıgül’ün buluşma haberindeki Fahir ARIKAN tarafından çekilen manşet karesi, çok özeldi. Uzun uzunnn öylece bakakaldım; aslında ne demek istiyorlar ama ne gösteriyorlar, diye…

 

Ve birden aklıma, Queen grubunun efsane solisti Freddie Mercury’nin “Show must go on” yani “Şov devam etmeli” şarkısı geldi. Tavsiye ederim; bir taraftan fotoğrafa bakarken alttan da şarkıyı dinleyin; neler hissedeceksiniz… İngilizcesi yeterli olmayanlar için şarkının internetteki Türkçe çevirisi, şöyle:

Boş alanlar - ne için yaşıyoruz / Terk edilmiş yerler - Sanırım sebebini biliyoruz / Sürüp gidiyor / Neyi aradığımızı bilen birileri var mı? / Yeni bir kahraman, yeni bir aptalca suç / Perdenin arkasında, pandomimde / Sınırı tut / Buna daha fazla tahammül etmek isteyen var mı? / Şov devam etmeli / İçimde kalbim parçalanıyor / Makyajım dökülüyor olabilir / Ama gülümsemem hala duruyor / Ne olursa olsun tamamen şansa bırakacağım / Yeni bir kalp ağrısı, yeni bir başarısız aşk macerası / Sürüp gidiyor / Ne için yaşadığımız bilen birileri var mı? / Sanırım öğreniyorum / Şimdi daha sıcak olmalıyım / Yakında köşeden dönüyor olacağım / Dışarıda şafak söküyor / Ama içerde karanlıkta, özgür olmak için acı çekiyorum / Şov devam etmeli - evet /  içimde kalbim parçalanıyor / Makyajım dökülüyor olabilir / Ama gülümsemem hala duruyor / Evet / Ruhum kelebeklerin kanadı gibi boyalı / Dünün peri masalları büyüyecek ama asla ölmeyecek / Uçabiliyorum - dostlarım / Şov devam etmeli - evet / Bununla gülerek yüzleşeceğim / Asla teslim olmayacağım / Şovla birlikte / Başı çekeceğim / Sınırı aşacağım / Devam edecek arzuyu bulmalıyım / Şov ile  / Şov devam etmeli...

 

Türbanla oy alacağını sanan, aslının yanında karikatür olup kaybeder!

Kamu kılıf kıyafet yönetmeliğine türbanın girmesiyle, Türkiye zaten bir din devleti olma yönünde büyük adım atmıştı. TBMM’ye türbanla girilmesi sadece basit bir şovdu. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı ve Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sayın Sabih Kanadoğlu, TBMM Genel Kurulu’na türbanla girilmesinin açıkça içtüzük ihlali olduğunu söylüyor. Açıklamasında Anayasa Mahkemesi’nin kararını hatırlatan Kanadoğlu, ilgili kararın herkesi bağladığını belirterek; "Türkiye'de garip bir durum var. YÖK başkanının genelgesi ile Anayasa Mahkemesi'nin kararı ortadan kaldırılıyor” diye ifade etti.

Hukuk devletine bağlı olanların, bu duruma itiraz etmesi gerektiğini kaydeden Kanadoğlu, "Bunu yapmayanlar, türbanla oy alacağını sananlar, aslının yanında karikatür olarak kalırlar ve kaybederler" diye konuştu. TBMM'de yaşanan durumun da aynı olduğuna dikkat çeken Kanadoğlu, "Her parlamentonun bir geleneği vardır. İçtüzüğü vardır. Anayasa Mahkemesi’nin reddettiği, AİHM'in kabul etmediği bir konuyu TBMM'de dayatmayı, hukukla izah etmek mümkün değildir” diyerek, sözlerine açıklık getirdi.

 

Rabiacılardan da ses seda yok!

Dün sabahın haberlerinde, Suriye’nin Lazkiye’deki hava üssünün, İsrail ve/veya Türkiye tarafından, denizden füze ile vurulduğu iddiaları yer alıyordu. Ülkemizden konuya dair resmi bir açıklama henüz görmedim. Suriye’den 2 gün önce de İsrail'in, Gazze'nin batısındaki El-Kerame bölgesindeki bir füze rampasını vurduğu bildirilmişti.

 

Rusya lideri Putin, yine meydan okudu!

Fakat Suriye’deki Tartus hava üssünü yakın bir zamanda boşaltıp GKRY’ye konuşlanan Rusya, Lazkiye’deki üssün vurulması iddiaları ardından hemen gözdağı gibi bir açıklama yaptı. Kremlin Basın Sözcüsü Dmitriy Peskov, Putin'in, ülkenin nükleer caydırıcılığının test edilmesi için ani bir tatbikat yaptığını söyledi. Peskov, "Devlet Başkanı ve Başkumandan Putin komutasında, Rusya'nın nükleer caydırıcılık gücünün yanı sıra uzay, deniz ve stratejik uçak güçleri ani bir tatbikatla denetlendi" ifadesini kullandı. Tüm testlerin başarılı geçtiğini ve hedeflerin tamamının yüksek isabetle vurulduğunu da kaydeden Peskov, tatbikatta, Topol ve Voyevoda balistik füzelerinin kullanıldığını, hava savunma ve radar sistemlerinin test edildiğini de açıklamasına ekledi.

 

Rusya’nın bu hamlesini gerektiren bir başka gelişme de dünkü haberlerimize pek yansımadı. ABD’nin nükleer bombalarının emanetçiliğini yapan ülkemizde kaç sayıda, nerelerde, ne kapasite olduğunu bilemediğimiz nükleer bombaları var. İşte bunlardan İncirlik üssünde bulunan eski model B-61 tipi nükleer bombanın 61’i yenilenmiş!

 

Kukla gibi ipleriniz başkasının ellerindeyse lider olamazsınız

Kamuoyunda belli kesimce sık sık ‘yüzyılın lideri Atatürk’ ile mukayesesi(!) yapılan Başbakan Erdoğan’ın, Forbes dergisinde yer alan ‘dünyanın en güçlü 72 adamı’ listesine, 2011 yılında 48. sırada girmişken bu sene listeye giremediği açıklandı. Dünyanın en güçlü lideri bu yıl, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, olmuş. ABD Başkanı Barack Obama, ikinci sıraya düşmüş. Listede 3. sırada ise Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, var.

 

Atatürk’ün ölümünün ardından ABD, kendini ülkemize ‘müttefik’ göstermekte ama içten içe kemiren kurt gibi köklerimizi kurutma hamleleri yapmaktadır. Türk halkında inandırıcılık için iktidarları ve yayın organlarıyla her fırsatta Atatürk’e övgüler yağdırmayı ihmal etmez ama Atatürk’ün, Türkiye Cumhuriyetine mirası olan her kaleyi çökertmekte girişimini kaçırmaz.

 

ABD, Ortadoğu ülkelerine demokrasi ve özgürlük götürme adı altında kanlı işgaller yaparken cumhuriyetle yönetilen laik ülkemize, ‘Ilımlı İslam’ biçmiştir. ABD’nin, Adana Konsolosu John L. Espinoza’nın dünkü açıklamalarını, içeriği ve zamanlamasıyla son derece manidar buldum… Kendisine yöneltilen TBMM’ye türbanla girilmesi sorusu üzerine; "Bizim için her zaman din özgürlüğü önemlidir. İnsanlar dini inançlarını herhangi bir şey giyerek veya başka şekilde yerine getirmekte özgürdür" diye yanıtlıyor.

Öğrencilerimize okutturulan Milli And’ın kaldırılması hakkındaki soruyu ise ABD'de insanların inanmadığı bir şeyi söyleyip söylememekte özgür olduğunu belirerek veriyor. Türkiye'nin başka ülkelerden silah almasının yasak olup olmadığı da sorulan Espinoza, "Kesinlikle yasak değil. Ama tipik olarak NATO ülkeleri, ortak sistemde çalışan silah alıyor" diye cevaplıyor. ABD'nin endişesine rağmen Türkiye'nin Çin'den alması halinde ne olacağıyla ilgili görüşü merak edilen Espinoza, alınacak silahların NATO sistemine uyumunun çok zor olduğunu ve bunun tüm NATO üyeleri için sorun olacağını savunuyor.

Türkiye’nin, Çin’den füze sistemi alma hamlesi üzerine ABD’li yetkililerin biri geliyor diğeri gidiyor ama ülkemize, konuya dair baskı yok, öyle mi?

Espinoza, ABD'nin olası Suriye müdahalesinin konuşulduğu dönemde ABD Adana Konsolosluğu'nda görevli Amerikalılara verilen Adana dışına çıkış izninin de tehdit ortadan kalktığı için uygulamanın sona erdiğini kaydediyor.

 

İkili girişimler yönetimin ayaklarına dolanır ama acısı masum halktan çıkar

Daily Telegraph’ın muhabiri Ruth Sherlock'un, Antakya'dan geçtiği haber, ülkemizin Suriye politikası açısından önemli. Habere göre El Kaide savaşçılarının, Suriye'de, Batı destekli Özgür Suriye Ordusu gibi muhalif grupları bile gölgede bıraktığı belirtiliyor. El Kaide'nin, Türk topraklarını kullanma kabiliyetiyle, NATO üyesi olan ülkemizin Suriye'deki iç savaşta oynadığı rol sorgulanıyor.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/25030441.asp