Fazıl Say'a destek suç oldu

Fazıl Say'a destek suç oldu

FAZIL SAY’A DESTEK OLMAK SUÇ OLUŞTURUR MU?
‘Biz, şüpheli şahıslar...’ 


“Dünya Yazarlar Birliği PEN Türkiye Merkezi olarak, değerli besteci ve piyanistimiz Fazıl Say’ın mahkemeye sevk edilmesini dehşetle karşılıyor, kuvvetle kınıyoruz. Dünya kamuoyu Türkiye’deki faşist gelişmeler karşısında alarma geçmiş durumdadır.” 

Bu iki cümle yüzünden “şüpheli şahıslar” olduk, sayın okurlar! 

Geçen yıldı. Fazıl Say, mahkemeye sevk edilince PEN Türkiye Yönetim Kurulu olarak, Fazıl Say’ın yanında olduğumuzu belirtmek için yukarındaki iki tümceyi yayımlamıştık. Bu açıklamamız hem PEN sitesinde hem de çeşitli gazetelerde yer almıştı. 2012 Haziranı’ndaydı. 

Fazıl Say’dan davacı olanlardan biri, (adını açıklamak içimden gelmiyor!) bizim bu iki cümlemiz nedeniyle hakkımızda TC Başbakanlık İletişim Merkezi’ne şikâyette bulunmuş. Onlar da, bırakın böyle şeylerle uğraşmayı diyecek yerde, adeta emir saymışlar, şikâyeti derhal savcılığa yönlendirmişler. Şikâyet nedeni, “Devletin manevi şahsiyetini aşağılamak ve adli mercileri etkilemek”... 

Sevgili okurlar, bu yazıyı acele yazıyorum... Çünkü biraz sonra (perşembe öğleden sonra) PEN Yönetim Kurulu olarak biz, “şüpheli şahıslar”, Tülin Dursun, Halil İbrahim Özcan, Mario Levi, Sabri Kuşkonmaz, Ahmet Erözenci, PEN iletişim ağından sorumlu Nihat Ateş ve ben, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na ifade vermeye gidiyoruz. Başkan Tarık Günersel, çiçeği burnunda dede olmanın sevinciyle ABD’de kızının yanında olduğundan ifadesini yazılı yolluyor. Hakkımızda dava açılıp açılmayacağını nasılsa haberlerden öğrenirsiniz, ben ifade vermeye giderken aklımdan ve yüreğimden geçenleri sıralıyorum: 

Eleştiri hakkıma saygı 

Ülkemde hangi yazar, hangi üyemiz, düşünce ve ifadeleri nedeniyle baskıya, sansüre, şiddete uğrasa PEN olarak, onun haklarını savunmayı görev biliyoruz. PEN Türkiye 1950’de Halide Edip Adıvar’ın başkanlığında kurulduğundan beri bu böyle. 12 Eylül’de faşist darbe kapatmıştı PEN Türkiye’yi. 1989’da Yaşar Kemal’in kurucu başkanlığında hayata yeniden dönmüştü. 

Şu ironiye bakın ki “darbelerle hesaplaşıyoruz” denilen bir dönemdeyiz. Ve Fazıl Say’a destek olduk diye, devletin manevi şahsiyetini aşağıladık diye ifade vermeye gidiyoruz. Hayır aşağılamadık, sadece eleştiri hakkımızı kullandık, düşüncemizi, tepkimizi belirttik. 

Daha çok kısa bir süre önce Uluslararası PEN, kalabalık yönetici kadrosuyla Türkiye’deki düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda duyulan kaygılar nedeniyle Türkiye’deydi, Cumhurbaşkanı’yla görüşüyordu. 

Şikâyetçi, acaba Fazıl Say’a mı yoksa “faşist gelişmeler” lafımıza mı daha takıntılı acaba? İçimizden Sabri hem yazar hem avukat. Şöyle diyor: 

“Bu devlet faşist ise, zaten bu aşamada ciddi bir faşizm sorunu ile karşı karşıya kalınmış demektir. Faşist denen devlet faşist değilse, demek ki buna ilişkin emareler vardır. Bu eleştirinin anlamı, devletin faşist olmaması yönünde bir uyarıdır. Bu uyarıdan demokratik devletler alınmaz... ” 

Doğru söze ne denir! Hele hele bizimki gibi “ileri demokrasi”ler hiç alınmaz! 

Haksızlığa karşı tepki göstermek hakkımızı kullandık. Bakalım sonuçta dava mı açılacak yoksa takipsizlik kararı mı verilecek... Hep birlikte göreceğiz... Ülkemiz bir kez daha sınavda...