ERDOĞAN'DAN KÜRTLERİ ÇOK KIZDIRACAK "U" DÖNÜŞÜ

ERDOĞAN'DAN KÜRTLERİ ÇOK KIZDIRACAK "U" DÖNÜŞÜ

Yaklaşan genel seçimlerde AKP'ye 400 milletvekili için il il dolaşıp oy isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde "Kürt Sorunu yoktur" diyerek sürece büyük zarar verecek bir konuşmaya imza attı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu sabah Çanakkale'den geldiği Balıkesir'de Balkonuk Center'daki, 'Balıkesir Ekonomi Ödülleri 2015' törenine katııldı

KÜRTLERİ ÇOK KIZDIRACAK SÖZLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada sivil toplum örgütü temsilcileriyle de bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da eşlik etti. Kahvaltılı toplantıdan sonra, 2014 yılında en çok vergi veren işadamlarına ödül verildi. Ödül alanlar arasında, eski bakanlardan Kemal Unakıtan'ın oğlu Abdullah Unakıtan da yer aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balkonuk Center'de Balıkesir Ekonomi Ödülleri 2015 töreninde konuşma yaptı.

"KARDEŞİM NE KÜRT SORUNU BE BÖYLE BİR ŞEY YOK"

Terörde mücadelede kayıplara uğranmamış olsa Türkiye'nin bugün çok farklı bir noktada olacağına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözleri şöşye sürdürdü:

"Hala varsa yoksa Kürt sorunu. Kardeşim ne Kürt sorunu be böyle bir şey yok. 2005 yılında Diyarbakır'da bunu açıkladık. Bu ülkede her etnik unsurun kendine has sorunları var. Romanlar'ın da Türk'ün de abazanın da boşnağın da sorunu var. Çözmek kimin görevi hükümetlerin. Bunları yapıyoruz. Neyin eksik senin bir Kürt olarak bu ülkede cumhurbaşkanı oldun mu oldun, başbakan oldun mu oldun, bakan çıkardın mı çıkardın. Bürokraside var mısın var, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde var mısın? Ne istiyorsun daha ne istiyorsun? Allah aşkına bizden farklı neyiniz var her şeye sahipsiniz. Yıllar yılı yol yoktu yolunuzu yaptık. Hakkari'de havalimanı yaptırmıyorlar. İş adamlarının makinelerini yakıyorlar. Neden yakıyorsun, hani hizmet istiyordun. Bu devlet ayrım yaptı mı? Batıya ne yaptıysa doğuya da yapıyor. Biz ret politikalarını ayaklarımızın altına aldık, asimilasyon, inkar politikalarını ayaklarımızın altına aldık. Yaradılanı yaradandan ötürü sevdik, seviyoruz, seveceğiz. Başbakanken de Türk'e kardeşim dediğim gibi Kürde de kardeşim dedim, 36 etnik grubu kardeşim gibi kucakladım, ayrım yok. Bu işleri köpürtüyorlar, ülkede ne yazık ki bunlar bu işin siyasetini çirkin bir şekilde yapıyorlar. Bu oyuna gelmememiz lazım. Bir olmamız lazım, iri olmamız lazım, kardeş olmamız lazım. Hep birlikte Türkiye olmamız lazım." 

"TÜRKİYE BİR ANONİM ŞİRKET GİBİ YÖNETİLMELİ"

Türkiye 2001 krizi gibi bir krize yuvarlansa, 1970'ler 1990'lar gibi çatışma ortamına girse sevinçlerinden yerlerinde duramayacak olanların bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milletin gördüğü zarar umurlarında değil, tek dertleri bu kaos ortamından kendilerine bir rant devşirebilirler mi? Türkiye'nin zararı üzerinden kendi kar hanelerini dolduranlara izin vermeyeceğiz. Bu ülkede milletvekili sıfatı taşıyan iki zat kalkmış kendi hükümetini bir batı ülkesinin dışişleri bakanına mektup yazarak şikayet ediyor. Bizde böyle bir muhalefet anlayışı var. Dünya değişiyor, gelişiyor bizdeki birtakım kafalar ise ısrarla eski Türkiye'den vazgeçmiyor, ama boşuna çırpınıyorlar. Bu ülkenin gelişmesi için teklifleri olmayanların yeni Türkiye'de yeri yoktur. Yeni döneme uygun yeni araçlarla ülkemizi hedeflerine ulaştırmak zorundayız. Bu bizim gelecek nesillere olan borcumuzdur. Ben yeni Türkiye yeni anayasa diyorum. Bunları geçmişten bu yana söylüyorum. Said-i Nursi'nin ifadesi var; eski hal muhal, yeni hal izmihlal. Türkiye işte böyle bir döneme giriyor. Mevcut sistem artık Türkiye'yi taşıyamıyor. Geleceğin büyük Türkiye'sine bu şekilde ulaşamayız. Başkanlık sitemine karşı çıkanlara bakıyorsunuz; Heveslendikleri ülkeler başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Kendileri kullanım ömrü bitmiş soluğu kesilmiş, soğuk savaş dönemi ve 27 Mayıs üretimi tahkim edilmiş bir sistemle devam etsin diyorlar. Bu sistemde ısrar etmek haksızlıktır. Yeni Türkiye sizlerin elerinde yükselecek. Sizden istirhamın şudur; yeni Türkiye'yi başkanlık sistemini ve yeni anayasayı milletimize anlatın. Sizler bir işadamı gibi bu ülkenin yönetilmesini istemez misiniz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa Türkiye de öyle yönetilmektedir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı yürü yürüyebilirsen. ABD parlamenter demokrasi ile başladı yürümedi, yürümeyince başkanlık sistemine geçtiler ve sıçramalarını yaptılar. Fransa'da öyle yarı başkanlık sistemi çıktı. Önümüzde bu örnekler varken biz neden hala patinaj yapmaya devam ediyoruz? Önümüzdeki ülkelere bakacağız. Bu ülkeler buralara nasıl gelmişse biz de aynı şekilde gideceğiz. Bir iç güvelik yasasıyla ilgili parlamentoda müzakere süreci var. Haftalar geçti aylar dönmeye başlayacak, hala parlamentodan çıkmıyor. 310 kişi iktidarda, muhalefet 220. 220 ile 310 engelleniyor, hangisi daha büyük nasıl engelliyorlar bunu? Eğer bir madde üç saatinizi alacak olursa, kavga gürültü ile süslemeye kalkarlarsa, oradan yasa çıkar mı? Gece sabahlara kadar mücadele gidiyor, bakıyorsunuz beş madde. Bu iş böyle yürümez. Biz dünya ile bir rekabetin, yarışın içinde olacağız. Bunların inanın, kesinlikle inançları yok. Eğer inanıyorsan engelleme, projeni ortaya koy ve netice al. Böyle bir dertleri yok."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hasretini çektikleri yeni Türkiye'nin yeni anayasa ile birlikte olacağını, bunun için Başkanlık sisteminin yerleşmesi gerektiğini vurgularken şöyle dedi:


"Hedef: 400 milletvekili. Onu verdiğiniz zaman siz şimdi buna layık olun yeni anayasayı yapın ve başkanlık sistemini getirin. Yeni anayasayla ilgili adım attık. 47 madde üzerinde 4 siyasi parti paraflarını attılar, çekildiler. Gidin görüşün 15 günde meclisten geçirelim dedim. Olmaz dediler 60 madde oldu anamuhalefetten ses geldi, çıkaralım dediler. Üzerinde mutabık kalınanları çıkaralım dedim. Diğer iki partinin de buna katılması lazım dediler. Neye katılacak işte paraf ettiler ya dedim. 320 milletvekili ile 3 üye verdik onlar 220 ile 9 üye verdiler. Biz kabul ettik çünkü derdimiz bağcıyı dövmek değil üzüm yemekti. Şimdi parti kapatılsın kapatılmasın bunu tartışıyorlar. Cumhurbaşkanı sıfatıyla değil başbakan ve genel başkan olduğum dönem sıfatıyla konuşuyorum. Partilerin kapatılmamasıyla alakalı 2010 yılında 'gelin partileri kapatmayalım bunun tedbirlerini alalım' dedim. 3 parti parlamentoyu terk etti. Referandum şansını yakalayamadık. Yine meclise geldi anayasa komisyonundan geçmiş. İnanıyorum genel kuruldan da geçerek. Parti kapatılması ülkemde tarih olsun. Ben bu işin herhangi bir şeye bağlanmasını doğru bulmuyorum. Ben partilerin kapatılması konusunda şunu düşünüyorum Madem ki tüzel kişilikler gerçek kişi ile tüzel kişiliği birbiriyle karıştırmıyorum. Tüzel kişiye ceza verilir mi cezanın gerçek kişiye verilmesi lazım. Bir partinin genel başkanı suç işlediyse genel başkanı ceza ver, bir partinin üyesi suç işlediyse üyeye ceza ver. İktidar partisinin 22 milyon seçmeni var. O partiyi kapatırsanız 22 milyonu cezalandırıyorsunuz. Bu adalet midir? Yenisi kurulur o ayrı mesele neden bu yanlış adımı atıyorsunuz. Bu şöyle olmalı bir siyasi partinin kapatılması gündeme geldiğinde 'bir siyasi partinin kapatılması teklif edilemez' hükmü oraya gelmesi lazım. Ancak suçu işleyen kimse onlar bunun bedelini öder. Kökünden bunu kapatılması lazım. Aynı şeyi ben dernek ve vakıflar için de söylüyorum. Suç işleyen kimse gel onları cezalandır. Tabelayı cezalandırmakla bir yere varamazsın, işin kısacası bu."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının ardından Balıkesir Valiliği'ne geçti.

Kaynak:Haber Kaynağı