Erdoğan'a Davet Var; 'Yüreğin Yetiyorsa Yarın Silivri'ye Gel'

Erdoğan'a Davet Var; 'Yüreğin Yetiyorsa Yarın Silivri'ye Gel'

Umut Oran'dan Başbakan'a: Yüreğin yetiyorsa yarın Silivri'ye gel savcısı olduğun dava ne halde gör!

Umut Oran'dan Başbakan'a: Yüreğin yetiyorsa yarın Silivri'ye gel savcısı olduğun dava ne halde gör!
 
ANKARA
 
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Başbakan'ın 'malum milletvekili' diyerek kendilerini savcılara hedef göstermesi üzerine, "Milletvekili olduktan sonra hakkımda düzenlenen ikinci fezleke bu olacak. Birincisi de Silivri'de Başbakan'a yönelik eleştirilerimden dolayı açılmıştı. O zaman muhbirliği AKP Silivri İlçe Başkanı yapmıştı, bugün muhbir ise TBMM Grup Konuşmasında Başbakan oldu. Yarın biz yine Silivri'de olacağız. Başbakan'a da sesleniyorum: Yüreğin yetiyorsa, vicdanın varsa, sen de Silivri'ye gel, "savcısıyım" dediğin davanın ne halde olduğunu gör. Çıktın, TBMM kürsüsünden adaleti, insan haklarını koruyacağına dair yemin ettin, o yemin gereğini yerine getirmek senin de boynunun borcudur" çağrısında bulundu.
 
Oran, konuyla ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:
“Başbakan dün talimat verdi, Silivri'deki savcılar da hemen harekete geçti. Başbakan'ın grup toplantısı bittikten 15 dakika sonra savcılar hakkımızda takibat başlattılar. Yargının gösterdiği bu hız, bu performans göz kamaştırıcı. Başka yerlerde yargılama adeta cezaya dönüşüp 5-6 yıl süren bir işkence halini alırken iş Başbakan'ın taleplerini karşılamak oldu mu, savcılarımız talimatı yerine getirmek için adeta yarışıyor.
 
İlkinde de muhbir AKP’liydi
 
Milletvekili olduktan sonra hakkımda düzenlenen ikinci fezleke bu olacak. Birincisi de Silivri'de Başbakan'a yönelik eleştirilerimden dolayı açılmıştı. O zaman muhbirliği AKP Silivri İlçe Başkanı yapmıştı, bugün muhbir ise TBMM Grup Konuşmasında Başbakan oldu.
 
Vekilin sığınacağı limen millettir
 
Bizi bunlarla korkutamazsınız. Daha milletvekili adayıyken dokunulmazlık istemediğimize yönelik dilekçeyi Genel Merkezimize verdik. Yetmedi, sene başında bir dilekçe de TBMM Başkanı'na verdik. Bizim özümüz sözümüz bir. Dün de dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyorduk, bugün de kaldırılmasını istiyoruz. Biz Başbakan gibi hakkımızda kalpazanlık, yolsuzluk gibi dosyalar önümüzde dururken adaletten kaçmayız, dokunulmazlık zırhının arkasına saklanmayız. Halkın milletvekillerinin sığınacağı liman millettir, zırhı da halkın sevgisidir.
 
Kendini şah-padişah sananlar korkutamaz bizi
 
Bizim geleneğimizde, bizim partimizin kültüründe de korku diye bir şey yoktur, hak vardır, adalet vardır, mücadele vardır. Biz yedi düvele meydan okumuş bir hareketin mirasçısıyız, biz yola kefenle çıkanların değil, bu topraklar altında kefensiz yatanların kurduğu bir hareketiz. Biz rant için, alan paylaşımı için, koltuk için değil, özgürlük için, bağımsızlık için çalışanların partisiyiz. Bizi öyle kendini şah sananlar, padişah sananlar korkutamaz.
 
Başbakan suçluluk psikolojisiyle sesi yüksek çıkıyor
Bu tehditleri, bu öfke nöbetlerini görünce diyorum ki Sn. Tayyip Erdoğan bir suçluluk psikolojisi içerisine girmiş. Sesi yüksek çıkıyor, öfke nöbetleri geçiriyor ama bunlar esasında bir korkunun eseri. Bugün artık zemin kaybediyor. Bugün artık suçlarını bütün dünya görüyor, anketlerde de halkın desteği düşüyor. Yunus Emre diyor ki: “Sanma ki zalimin ettiği kardır. Mazlumun ahı indirir şahı, her şeyin bir vakti vardır.” O vakit geliyor, Tayyip Erdoğan kulağına küpe yapsın “yolun sonu görünüyor.”
 
Yüreğin yetiyorsa yarın Silivri’ye gel
 
Yarın biz yine Silivri'de olacağız. Başbakan'a da sesleniyorum: Yüreğin yetiyorsa, vicdanın varsa, sen de Silivri'ye gel, "savcısıyım" dediğin davanın ne halde olduğunu gör. Çıktın, TBMM kürsüsünden adaleti, insan haklarını koruyacağına dair yemin ettin, o yemin gereğini yerine getirmek senin de boynunun borcudur.”