Erdoğan: 'Şu an dağda çatışıyorlar'

Erdoğan: 'Şu an dağda çatışıyorlar'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu. Başbakan, Mardin'de bir polisin şehit edilmesinin ardından Emniyet güçlerinin dağda çatışmaya girdiğini açıkladı.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

2011 yılında günde 5 milyon ekmek çöpe gidiyordu. 2012 yılında sadece bir yıl içinde ekmek miktarı 1 milyon artışla 6 milyon seviyesine ulaştı. Bizim temel ilkemiz çok net. Komşusu aç yatarken, tok yatan bizden değildir.

Somali’de kardeşi bir dilim ekmek süt için kıvranırken, sofrasındaki ekmeği dudaklarını silerek çöpe atan bizden olamaz. Biz gürül gürül akan bir nehirden abdest alırken dahi o suyu israf etmemekle öğütlenmiş bir medeniyetin mensuplarıyız. 

Biz kendi öz değerlerimizle büyüyeceğiz, temel ilkeleriyle büyüyeceğiz. Ekmeği alırken birkaç defa düşünülmesini rica ediyorum. Çünkü biz ekmeğe nimet diyenlerdeniz. Büyüklerimiz bize ekmeği bıçakla kesmeyin diye nasihatte bulunurdu. Başlatılan kampanyanın bu hissiyatını çoğaltmasını yürekten temenni ediyorum. Hatta hata, bakanımla da görüştüm. Artık biz beyaz undan ekmek dönemini kapatıyoruz, kapatalım dedim. Artık buğdayın orijinalinden üretilen un neyse, bundan ekmeğimizi üretelim. Zira gıda orda, vitamin orda. Biz bunu bırakıyoruz, beyaz un. Neymiş parlakmış.

Geçtiğimiz hafta Perşembe günü Ankara’da çok önemli bir açılışı gerçekleştirdik. Tam 365 tesis ve yatırımı resmi olarak hizmete aldık. Hafta sonunda Cuma akşamından Gaziantep’e geçtik. Yoğun bir şekilde programlarımız vardı. Gaziantep’te 64 farklı başlıkta eserin açılışını yaptık. Nizip’ten Suriyeli kardeşlerimizin misafir edildiği kampa ulaştık. Ardından çadırları dolaştık. Orada yine ikizlerle karşı karşıya kaldık. O ikiz yavrularımızı kucakladık. Tabi ağlaşan anneyi babayı orada gördük. 

Şu anda Gaziantep’imizin bir, iki, üç, dört, beş organize sanayi bölgesi yok. Altıncı ve yedinci sanayi bölgelerini kurmaya hazırlanıyor. Üretimleri görüyorsunuz. Devletin kapısında ne olur bize para verin diye bekleyen bir anlayış da yok. Kendi ayakları üzerinde ayağa kalkan ve gayretle koşturarak hamd olsun büyük göçe rağmen ayakta duran bir ilimiz. Bakınız Gaziantep’te şu anda üç tane üniversite var. Şimdi dördüncüsü geliyor. Tamamen sağlık alanında olacak bir üniversite geliyor. Peki bunu neden Van yapmadı da Gaziantep yaptı. Bunu Diyarbakır neden yapamadı da, Gaziantep yaptı? Kilis farklı, Osmaniye, Hatay farklı bir yerde duruyor. Adıyaman, Şanlıurfa bu bölgede çok farklı yerlerde duruyor. Bazı illerimiz umutla büyürken, bazıları yerinde sayıyor. Kabuğunu bir türlü kıramıyor.

“BİZ Ak Parti’NİN BİR MİLAT OLARAK GÖRÜYORUZ”

Geçen hafta ifade ettim. Doğu ve güneydoğu illerimizde 12 Eylül 1980 sonrasında insanlık dışı muameleler yaşandı. O çocuklara silinmesi zor travmalar bıraktı. Yapılan işkenceler, vicdan dışı muameleler, terörün ürettiği bataklığı daha da pekiştirdi. AK Parti iktidarıyla OHAL kalkmıştır. Kürt kardeşlerim “kaldırın şu OHAL’i biz başka bir şey istemiyoruz” dediler. Kaldırdık, ama herhangi bir şey yok. Kimse şunu söyleyemez “işkence yapılıyor” çünkü bu konuda kararlılığımız sınırsızdır. AK Parti’yle birlikte kültürel haklar üzerindeki baskılar sona ermiştir. Biz 2002 öncesinde yaşanan acı hadiseleri çok iyi biliyoruz. Ancak biz AK Parti’nin bir milat olarak görüyor, bunun bir dönüm noktası olduğunu açık net şekilde ortaya koyuyoruz. 

AK Parti’nin hükümet dönemini devraldığı 2002 tarihi, belli kesimler acılar baskılar için değil, bu ülkede on yıllar boyunca yaşanmış acılar için de milat olmuştur. Cumhuriyetimizi yüceltmek için, kardeşlikle güçlendirmek için, on yıldır gece gündüz demeden gayret gösteriyoruz. 

“HALKA ÜVEY EVLAT MUAMELESİ YAPILDI”

Biz Cumhuriyet döneminde yapılan hataları sorguladık. Müzeye ahıra çevrilen camiler, belli bir kesimin camileri değil, topyekûn bu milletin camileriydi. Aslından çevrilerek Türkçe okunan ezan, bütün bu milletin ezanıydı. Sağda solda birçok kitap yasaklandı, sadece belli bir dilde yazılmış kitaplar kasetler plaklar değil, her dilden yasaklandı. Nazım Hikmet de Necip Fazıl da Mehmet Akif de devletin hışmına uğradı. Ötelendi, horlandı. Statükocular, devlet karşısında öz evlat muamelesi görürken, halka üvey evlat muamelesi yapıldı. 

“HERKES BİRİNCİ SINIF VATANDAŞTIR”

Biz insan devlet için vardır demiyoruz. Tam aksine devlet insan için vardır diyoruz. Dini ne olursa olsun, mezhebi, fikri, geliri ne olursa olsun, bizim için insan insandır. Bizim için herkes ama herkes devlet karşısında birinci sınıf vatandaşıdır. Biz nasıl, imam hatiplerin, yasaklanan başörtünün hakkını savunduysak Dersim’in Sivas’ın da hukukunu savunuyoruz. Bu hadiselerle de cesaretle yüzleşiyoruz. 

“HUKUKA HAVALE EDECEĞİM”

Silahı aradan çekelim, sıkılı yumrukları aradan çekelim, nefretin dilini aradan çekelim. Geçmişin acılarıyla hep birlikte yüzleşelim. Varsın birileri kardeşliğe inanmasın, rant sağlamaya çalışsın. Bu sabah yavru muhalefet verip veriştiriyor. Hakaret aman yarabbi diz boyu. Kim buna kılavuzluk yapıyor bilemiyorum. Cevap vermeyeceğim için onları hukuka havale edeceğim. Çünkü bu ülkede ne ana muhalefet ne yavrular muhalefet olarak, ürettikleri bir şey yok. Bunların dili maalesef sövmeyle eş değer. Bizi ne yazık ki yanlış kılavuz seçtikleri için, o kılavuzlarının öğrettikleri yolda değerlendirmeye gidiyorlar. Onun için cevap yok, cevapları hukukta. 

“ASABİYET ŞEYTANDANDIR”

Şeytan secde etmedi. Beni ateşten, onu çamurdan yarattın dedi. İşte ırkçılık budur. Irkçılık asabiyet, asabiyetse şeytandandır. Diğerlerini aşağılamak şeytandandır. Biz başka yerden kaynak aramayacağız. Bize şeytanın başlattığı ırkçılık duygusunu aşılamaya çalışanlardan, “Recmedilmiş şeytandan Allah’a sığınırım” diyerek uzak duracağız.
Onun için istikbalimiz, ortak tarihimiz değerlerimiz üzerine inşa edeceğiz. Şeytanın izinden gidenler kaybedecek. Kardeş olarak kazanan biz olacağız. 
Bu ülkede AK Parti varken, AK Parti her iki kişiden birinin oyunu alırken hiç kimse çıkıp da şu bölgenin, şu ırkın partisi biziz diyemez. Benim aziz milletim ırkçılığın şeytani bir duygu olduğunu çok iyi biliyor. Aynı şekilde bu millet, 75 milyonu bir ve beraber olarak kucaklayan kardeş gören AK Parti’ye her seçimde artan oy oranıyla teveccüh gösteriyor. 
Bugün çıkıp da şu ırkın temsilcisi biziz diyenler, Türkiye’yi 2002 öncesine götürmek özlemi içinde olanlardır. Vesayet sistemi AK Parti’yle birlikte çökerken, bazı siyasi partilerin yasakla tehditle yeni bir vesayet üretme çabasına girmesi beyhudedir.

"AKLINIZI KİRAYA MI VERDİNİZ?"

Bakın biz BDP’ye özellikle yeni süreçte, sağduyulu olması, cesur davranması yönünde tavsiyelerimizi ilettik, iletiyoruz. Siyaset, baskılara karşı cesur bir duruş sergilemektir. 
Siz aklınızı kiraya mı verdiniz yahu? İradenizi kiraya mı verdiniz? Yok şuradan talimat gelecek, yok buradan gelecek. O talimatı beklememiz lazım, e sen nesin o zaman, sen nesin? U parlamentonun altında ne işin var? 
Biz BDP’nin en başından itibaren öldürmenin değil yaşatmanın yanında durmasını bekledik. Terörü, teröristi, teröristin öldürme hakkını savunmasını değil yaşama ve yaşatma hakkını savunmasını bekledik. Bu yeni süreçte de kendi fanatik kitlesine şirin görünmek amacıyla teröristin öldürme hakkını savunuyor. Bir polisimizi alçakça şehit ederken, operasyonları eleştirmek samimi bir duruş değildir. 

"DAĞDA ÇATIŞIYORLAR"

Şu anda polisimiz dağlarda onların peşinde çatışma halinde, girerken öğrendim. Ne yapacağız, çatışmayacak mıyız? Onların izlerini sürmeyecek miyiz? O polisimizin kanını yerde mi bırakacağız? O bir buçuk yaşındaki Musab’ın gözyaşlarını ne yapacağız? Sonuna kadar onların izini sürmeye mecburuz. Bu bizim sorumluluğumuzdur. 
Paris’teki suikast olur olmaz, devleti itham etmek de ilkeli bir siyaset değildir. Paris’teki olayın aydınlanmasına ilişkin umudun çoğaldığına inanıyorum. Olay aydınlatıldığında, hükümeti ve devleti itham edenler mahcup olacak. Biz samimiyeti arıyoruz. Samimi olanlarla bu işler konuşulur. Samimi olmayanlarla neyi konuşacağız. 
Samimi olanlarla konuşuyoruz, kendilerini adaya gönderiyoruz. Açık açık söylüyorum. Sen döndükten sonra zehir zemberek açıklama yaparsan bu olmaz. Sen çıkıp Kürt kardeşlerime “bu başbakan bomba yağdırıyor” dersen bu olmaz. Biz Kürt kardeşlerimize kucak açtık, biz teröristlere bomba yağdırdık.

ÜÇÜNCÜ HAVALİMANI

Bizim çılgın projelerimizden birisi de İstanbul’a üçüncü havalimanın yapılması olayıydı. İnşallah bu karadeniz kıyılarında yapılacak olan ihalenin ilanını Perşembe günü yayınlıyoruz. Temenni ederim ki güçlü bir konsorsiyum bunu almak suretiyle, bu havalimanını en kısa zamanda gerçekleştirmek. Bunu üç ya da dört yıl içerisinde bitirmeyi hedefliyoruz. Bir taraftan Kanal İstanbul projesini de başlatacağız. Geçmişte, yassı ve yaslı ada olarak anılan adaları da özgürlük ve demokrasi adasına çeviriyoruz. Onun da proje çalışmaları devam ediyor.