Erdoğan; 'Şehitlerin kanı yerde kalmadı'

Erdoğan; 'Şehitlerin kanı yerde kalmadı'

'Şehitlerin kanı yerde kalmadı'

'Şehitlerin kanı yerde kalmadı'
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte Eskişehir Atatürk Stadyumu'nda düzenlenen '2013 Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti' açılış törenine katıldı. 
 
Kemal ATLAN-Hakan TÜRKTAN-Saadet KEFAL-Tahsin 
GÜNER-Ümit KOZAN/ ESKİŞEHİR 
23.03.2013 23:29
 
 
 
 Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan törende ilk olarak Vali Kadir Koçdemir, ardından Mille Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ birer konuşma yaptı. 
 
Bekir Bozdağ konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan övgüyle söz ederek "Sayenizde artık dünyanın 35 yerinde Türk kültür merkezi var. Türk milleti adına liderliğinizde getirdiğiminiz başarılardan dolayı gönülden şükranlarımı sunuyorum" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da yaptığı konuşmada Eskişehir'in bütün farklılıklarıyla, bütün renkleriyle, bütün değerleriyle sevginin, hoşgörünün ve birbirine saygının şehri olduğunu söyleyerek, "İnşallah Eskişehir bütün tarihi boyunca olduğu gibi 2013 yılında da Türk dünyasının kültür başkenti olarak dünyaya Yunus Emre'nin, Nasreddin Hoca'nın, Şeyh Edebali'nin ve Osmangazi'nin sevgi, barış ve hoşgörü mesajlarını en güçlü şekilde iletecektir" dedi. 
 
MAVİ MARMARA ŞEHİTLERİNİN KANI YERDE KALMAMIŞTIR 
 
Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıyı sineye çekmediklerini, eylem karşısında boyun eğmediklerini ve saldırının örtbas edilmesine müsade etmediklerini söyleyen Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: "Şunu herkesin bilmesini isterim ki Türkiye 81 vilayetiyle, 76 milyon ferdiyle bölgesel ve küresel barışı samimiyetle destekleyen, bunun için mücadele veren bir ülkedir. Türkiye her mesele karşısında güçlünün değil, haklının yanında yer alan, adaletle, hakkaniyetle, vicdanla tavır belirleyen bir ülkedir. 2010 yılında Mavi Marmara gemisi sadece ve sadece Gazze'ye insani yardım ulaştırmak için yola çıkmıştı. Silah taşımıyordu, silahlı yolcular taşımıyordu. Bebek maması, ilaç, battaniye yani insani yardım malzemesi taşıyordu. Bu yardım gemisi Akdeniz'de uluslararası sularda saldırıya uğradı ve maalesef 9 kardeşimiz şehit oldu. Bu saldırıyı sineye çekmedik. Bu eylem karşısında boyun eğmedik. Bu saldırının örtbas edilmesine müsaade etmedik. Özür istedik, tazminat istedik, Filistin'e ablukanın kalkmasını istedik ve haklı taleplerimiz karşılanıncaya kadar da geri adım atmadık. Dün İsrail Başbakanı ile görüşmemizde bizden özür dilendi ve ben de Türk halkı adına bu özrü kabul ettim. Tazminat talebi kabul edildi ve ablukanın kaldırılacağına dair söz verildi. Hak yerini bulmuştur ve Mavi Marmara şehitlerinin kanı evelallah yerde kalmamıştır. Onlar şahadet mertebesine ulaşmışlardır. Filistin'in haklı mücadelesi bir kez daha yücelmiştir. Bu vesileyle tekrar şehitlerimizi rahmetle anıyor, buradan Filistinli kardeşlerimize de selamlarımı yolluyorum." 
 
DÖKÜLEN GÖZYAŞI HEPİMİZİN ORTAK ACISI 
 
Başbakan Erdoğan, insanlık olarak hepimizin tek bir annenin, tek bir babanın yani Hz.Havva ve Hz.Adem'in çocukları olduğumuzu söyledi. Başbakan Erdoğan şunları kaydetti: "Bizler, birbirleriyle tanışmak için, konuşmak için, kucaklaşmak için, farkla renklerle, farklı dillerle yaratılmış tek bir yaratıcının kullarıyız. Aynı ailenin, aynı inancın, aynı medeniyet havzasının evlatları olmak bizleri daha da yakınlaştırıyor. Aynı sofrada oturmuş, aynı ekmeği bölmüş, aynı gönül dilini konuşuyor olmak bizleri birbirimize, özellikle de şu havzada çok daha sorumlu hale getiriyor. Bizler hepimiz bir elin parmakları kadar birbirine yakın, bir elin parmakları gibi aynı kolun kardeş uzuvlarıyız. Biz bu coğrafyada sadece aynı dili konuşan insanlar olarak değil, aynı tarihi, aynı medeniyeti, aynı mazi ve istikbali paylaşanlar olarak da kader ortaklarıyız. Bu geniş coğrafya üzerinde toprağa dökülen her bir damla gözyaşı bizim hepimizin ortak acısının ifadesidir. Tıpkı kardeşler gibi, tıpkı bir ailenin fertleri gibi, dertlerimiz, elemlerimiz, hüzünlerimiz, sevinç ve coşkularımız birdir ve beraberdir. Diller farklı olabilir. Lehçeler, şiveler ağızlar farklı olabilir. Aramızda sınırlar, mesafeler girmiş olabilir. Ama biz Kazak, Türkmen, Kırgız, Özbek, Tatar, Başkurt, Gagavuz, Anadolu Türkü, Balkan Türkü, daha niceleriyle aynı beden ve aynı yüreğiz. Bu geniş coğrafyadaki diğer kardeşlerimizle Kürt, Arap, Acem, Gürcü, Boşnak, Arnavut, Pomak ve daha niceleriyle aynı yolun, aynı istikametin, aynı menzilin yolcularıyız. Ahmet Yesevi gibi, Horosanlı Hacı Bektaş gibi, Hz.Mevlana gibi, Bağdatlı Fuzuli, Diyarbakırlı Ahmedi Hani, Bitlisli İdris, Eskişehirli Yunus gibi aynı gönül dilinin, aynı gönül yolunun erenleriyiz. İşte onun için Hacı Bektaş Veli gibi diyorum ki tüm bu geniş coğrafya içinde hep birlikte bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Yine Yunus Emre gibi diyorum ki yaradılanı, yaradandan ötürü seveceğiz. Allah kardeşliğimizi ve muhabbetimizi daim eylesin, rabbim bizi birbirimizden ayırmasın. Ülkelerimiz, geniş coğrafyamız, tüm yeryüzü barış içinde, huzur içinde, refah içinde geleceğe yürüsün. Türk dünyasının, geniş coğrafyamızın nevruzunu da tebrik ediyorum." 
 
Yapılan konuşmaların ardından 500'den fazla dansçının yer aldığı özel koreografilerle hazırlanan gösteriler sunuldu ve etkinlikler havai fişek gösterileriyle son buldu.