ERDOĞAN "KANA BULAMADAN GİTMEYECEK"

ERDOĞAN "KANA BULAMADAN GİTMEYECEK"

Eve gittiğimde eşim ne olduğunu sordu. ‘Bu kardeşimiz bizi kana bulamadan gitmeyecek.’ dedim.

Halkın kendisini mevcut anayasaya uygun görev yapması için cumhurbaşkanı seçmiş olmasına karşın anayasayı tanımayan Tayyip Erdoğan’ın, döviz kurlarında yangın çıkararak ekonomide yarattığı kaosun ardından ülkede de kaos çıkarmaya niyetli olduğu belli oldu. Erdoğan'ın Denizli'de yaptığı konuşmaya dayandırarak bu yorumları yapan Gazetecileronline sitesi Siyaset Bilimci Ersin Kalaycıoğlu ve ünlü sanatçı Timur Selçuk'un konuya ilşkin saptamalarına da yer verdi. Sitede yer alan haberin ayrıntıları şöyle sürüyor.

"ERDOĞAN KENDİSİNİ İMPARATOR İLAN EDECEK"

Büyük yolsuzluk iddialarından kendini kurtarmak için başkanlık sistemine ülkeye dayatmaya çalışan Erdoğan, dolaylı bir biçimde 10 Ağustos’ta rejimin değiştiğini iddia ederek, yenisine geçişin sancılı olacağını söyledi. Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Erdoğan’ın kendini imparator ilan edeceğini vurgulayarak, “Bu yolun sonu savaştır” uyarısında bulundu. Ünlü sanatçı Timur Selçuk, Erdoğan’ın ülkeyi kana bulamadan gitmeyeceğini söyledi. Selçuk “Kan gövdeyi götürür” diye uyardı.

ERDOĞAN: "BU DEĞİŞİKLİK SANCILI OLACAK"

Denizli’de dün sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oya dayanarak, dolaylı bir biçimde rejim darbesi yaptığını ilan etti. Büyük yolsuzluk iddialarından kendisini kurtarmak, bu amaçla tüm ipleri elinde toplamak için istediği başkanlık sistemini “değişim”, “kutlu doğum” gibi göstererek halkı aldatmaya çalışan Erdoğan’ın döviz kurlarıyla ekonomide yarattığı kaosun ardından ülkede de kaos çıkarabileceğini gösteren dehşet sözleri şöyle:

"BEN SEÇİLDİM BİR DÖNEM BİTTİ"

“Kimilerinin 1876′dan, kimilerinin 1924′ten, bazılarının 1946′dan başlattığı parlamenter sistem 10 Ağustos’ta bir daha geri dönüş olmamak üzere milletimiz tarafından bekleme odasına alındı. Bu bekleme ne kadar sürecek veya ne zamana kadar sürecek? Ya mevcut uygulamaya anayasal zemin kazandırılana ya da bunun yerine yeni bir sistem ikame edilene kadar. 10 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı’nın seçilmesiyle bir dönem bitmiştir. Yeni bir sistem gelene kadar bu devam edecek.

DEĞİŞİM SANCILI OLACAK

Bunun değişip değişmeyeceği ise 7 Haziran’da belli olacak. İşlerin 2014 öncesinde yürümesini beklememeli. O dönem geride kaldı. Mevlana der ki; ‘Dün dünde kaldı cancazım şimdi yeni birşeyler söylemek lazım.’ Artık Türkiye için yeni şeyler söyleme zamanıdır. Her değişiklik gibi bu değişiklikte sancılı olacak sıkıntılı olacak. Şunu açık ve net söyleyeyim. Bir büyüğümün ifadesi ‘Evlat her kutlu doğum sancılı olur’ derdi. Yıllardır sahip olduğu gücü kaybetmek istemeyenler bu değişime sonuna kadar direnecekler. Muhalefet partilerinin direnişi bu yüzdendir. Aynı şekilde eski Türkiye’nin zaaflarından beslenen aydınlar, iş adamları direnecektir. Gerçekleri görerek yeniden saflarını belirleyeceklerine inanıyorum. .... Artık ok yaydan çıktı. Şimdi amaç okun hedefine ne derecede varacağıdır.”

"KENDİNİ İMPARATOR İLAN EDECEK"

Ünlü siyaset bilimci Ersin Kalaycıoğlu ise Bilim Akademisi tarafından Beyoğlu’nda dün bir otelde yapılan “Türkiye’de Başkanlık Sistemi ve Demokrasi” konulu panelde yaptığı konuşmada, Erdoğan’ın dayatmasının nerelere varabileceğini anlattı. 

Cihan Haber Ajansı’nın haberine göre; Erdoğan’ın istediği başkanlık sisteminin Meclis devreden çıkartılarak, referandumla getirilmeye çalışıldığını, bu sistemin Türkiye’ye model olamayacağını belirterek, şunları söyledi:

"Eğer merkezi bu kadar güçlü tutma durumundaysanız merkezde birtakım düzenlemelerin çok daha önemli olduğu bir sistemi göz önünde bulundurmanız gerekir. Böyle bir sistem başkanlık sistemi değil. Başkanlık sisteminde kilitlenme rizikosunu peşinen kabul edeceksiniz. Nasıl kuracaksınız neyin üzerine inşa edeceksiniz bu sistemi? Onun için demokrasi olarak bir başkanlık sistemi istenmiyor. Türkiye’de bir istibdat rejimi olarak başkanlık sistemi isteniyor. Bunu popüler oyla istiyor. Bonapart’ın 1799’da yaptığı, referansı yanlış. Osmanlıyı değil Bonapart’ı referans alması gerekiyor. Referandumla, direkt halkla, Meclis’i es geçerek, kendini de imparator ilan edecek. Bonapart’ın yaptığı gibi yönetsin.

BU YOLUN SONU SAVAŞTIR

“Nereye gideceksek gideriz. Onlara ne olduysa bize de o olur. Bu yolun sonu savaştır. Savaşın sonucunda da ne olacağı gayet açık. Girerseniz bu yola ağır bir bedel ödersiniz. Bu yönde oy veren herkes de peşinen satın almayı kabul eder. Dolayısıyla rizikolar bunlar. İstiyorsanız bu rizikoya katlanmayı buyurun katlanın. Şunu da kabul etmek lazım. Kuvvetler ayrılığı bir şekilde uygulanmıyor. Çok farklı şekillerde uygulanıyor.”

‘İNGİLTERE’DE YARGI BAĞIMSIZLIĞI MÜKEMMEL ÇALIŞIYOR’

İngiltere’deki sistemden örnek veren Kalaycıoğlu şöyle devam etti:

“Tarihsel süreç kültürü de belirliyor. Belirleyen temel tarihin getirmiş olduğu sonuç. Şimdi bu kurumlar İngiltere’de farklı şekilde çalışıyor. İngiltere’deki denge ve denetimi sağlayan temel unsurlardan bir tanesi siyasi partinin kendisi. Aynı zamanda yargının bağımsız olması. Yargı bağımsızlığı mükemmel çalışıyor. Ama yazılı bir anayasa yok. Anayasa yargısı da yok. Yavaş yavaş o yola girdiler. İngiliz sistemi de değişiyor.

TÜRKİYE’DE HALKIN TEPKİSİ ZAYIF

“Oradaki temel varsayım şudur; İngiltere’de parlamento halkın yokluğunda halktır. Onun için yazılı anayasa yoktur. Parlamentonun temel işlevi budur. Parlamento üstünlüğüne dayanan bir modelleri var. Kuvvetler ayrılığının Türkiye’de işlememesinin nedenleri arasında halktan gelen tepkinin son derece zayıf olmasıdır. Halkın demokrasi ile temel bağlantısı oy vermeden ibarettir. Demokrasi o zaman çalışmıyor. Problem burada.”

“KANA BULAMADAN GİTMEYECEK”

“Dünden Bugüne Timur Selçuk” konserleri için Türkiye turnesine hazırlanan ünlü müzisyen Timur Selçuk ise ülkedeki gidişattan çok kaygılı olduğunu ifade etti. Zaman’dan Ali Pektaş’ın haberine göre; turneye ilişkin soruları yanıtlayan Selçuk, mevcut iktidarı eleştirdiğinin anımsatılması üzerine şunları anlattı:

ERDOĞAN'I GÖRDÜĞÜMDE TEPEMDEN AŞAĞI BUZ GİBİ TER AKTI

“Öncelikle ben başından beri bütün siyasilere ve onları destekleyenlere ‘Değerli kardeşlerim’ derim. Çünkü hepsini Allah yarattı. Onun yarattığı her şey değerlidir. Bunu ilk kez açıklıyorum. Benim çocukluğumdan beri özel bir durumum vardı. Kötü bir şey olacağını hissettiğimde titreme gelir ve başımdan aşağı soğuk bir ter gelirdi. Bunu bilen büyüklerim, benim elimden tutar, evlenecek ya da iş yapacakları insanlara götürür ve onları görmemi isterdi. Eğer gittiğim yerde kötü bir duygu hissetmişsem bir titreme ve tepemden aşağı soğuk bir ter gelirdi. Okul yıllarımda ve gençlik yıllarımda bu duyguyu kaybetmiştim. 2002 seçimlerinden bir süre sonra bir öğrencimin düğününe gittim. Nikâh şahitleri Erdoğan ve Arınç’tı. Orada ilk kez Tayyip Erdoğan ile karşı karşıya geldik. Tepemden ayaklarıma kadar buz gibi bir ter boşandı. Eve gittiğimde eşim ne olduğunu sordu. ‘Bu kardeşimiz bizi kana bulamadan gitmeyecek.’ dedim. Yıllardır yaşamadığım bir duyguyu tekrar yaşamıştım. Eşim de, ‘Sen yine kendini evliya sandın’ diye benimle dalga geçti. Ben de, ‘Dalga geçme, Allah bana bu duyguyu vermiş ama inşallah bir zandır’ dedim. Fakat gidişat maalesef bu yöne doğru gidiyor.”

“KAN GÖVDEYİ GÖTÜRÜR”

Selçuk’un konuya ilişkin sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

- Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz. Durum çok mu vahim?

Maalesef hiçbir dönemde bu ülke bu kadar kutuplaşmadı. Hiçbir dönemde bu kadar nefret söylemlerine maruz kalmadık. Bir Cumhuriyet, bebek katili ile İmralı’da pazarlık eder mi? Bir Cumhuriyet, Suriye’ye terör ihraç eder mi? Bu nasıl bir iştir? Bu geri döner, teper ve ortalıkta kan gövdeyi götürür. Bu gidiş hayırlı bir gidiş değil. Bu gidişi destekleyen, bu gidişi bilerek ya da bilmeyerek destekleyenler yok mu? Kalp kırmak istemiyorum ama bu durumdan hepimiz sorumluyuz.”

“ONURUMUZDAN BAŞKA KAYBEDECEĞİMİZ KALMADI”

- Ne yapılmalı peki?

Hangi görüşten, inanç ve kültürden olursa olsun bütün ahlâklı insanlar ve yurttaşların bu kardeşlerimizin iktidardan gitmesi için elbirliği yapması gerek. Bir şeyi unutmamak lazım. Amerika zulüm üzerine kuruldu. Aynı şekilde dini değerlerden yola çıkarak zulmeden bir iktidarla karşı karşıyayız. Bir de feodal zulüm dediğim bir zulüm var ki, o da PKK’dır, İmralı’dır, Kandil’dir. Onun uzantısı HDP olarak Meclis’tedir. Eğer kök zulümse ilk fırsatta birleşir. Zulmedenin birleşmek için nedeni yoktur. Nitekim Amerika, AKP ve HDP istedikleri kadar birbirlerine ters gözüksün, zalimler birleşir. Onun için haziran ayındaki seçimde bütün ahlâklı insanlar birleşsin. Onurumuzdan, haysiyetimizden başka kaybedecek bir şeyimiz kalmadı.

HALKA UYARI

- Muhalefeti de eleştiriyor musunuz bu gidişatta?

Sadece muhalefete yükleyemeyiz bu suçu. Halkın da bunda payı var. Hiçbirimiz masum değiliz. Kolektif bir kusur var ortada. 12 Eylül konusunda herkes askeri ve Kenan Evren’i suçlar. Peki neden darbe olmadan analar babalar Meclis’e gidip liderlerin yakasından tutmadı? “Bizim çocuklarımız ölüyor, siz hâlâ iktidar kavgası yapıyorsunuz” diye çekip aşağı almadılar. Biz bunun acılarını yaşadık. Aynı şeyi bugün de yaşıyoruz.

“HİÇ ÜMİTLİ DEĞİLİM”

- Mevcut gidişattan ümitli misiniz?

Hiçbir manada ümitli değilim. Sadece bir bela bin nasihatten iyidir özdeyişine sarılmış durumdayım. İnsanın hem hayra ve barışa giden bir yanı hem de sıklıkla farklı yanlışlara düşen yanı vardır. Sanıyorum her konuda dürüst olmak gerek. Akıl, bilim, felsefe, sanat bir arada hareket etmeli. Sanat, insanı insan eden değerleri ayakta tutar. Akla ve bilime temiz hava, temiz su götürür. Biz bunların üstüne kurmayı başaramadık maalesef. Cumhuriyet ile Osmanlı’yı çarpıştırmadan eksik yanlarını tamamlayıp günümüze uygun öz suyunu yakalayıp hepsine saygı göstererek çocuklarımıza yeni bir yaşama biçimi kurmalıyız.

Kaynak:Haber Kaynağı