ERDOĞAN DAVUTOĞLU'NDAN RAHATSIZ

ERDOĞAN DAVUTOĞLU'NDAN RAHATSIZ

Yasal sınırlarının üzerinde bir uygulama ile adeta başkanlık yetkileri kullanan Erdoğan yaptığı açıklama ile Davutoğlu'nun Başbakanlığından rahatsız olduğunu açıkça beyan etti

BAŞKANLIK SİSTEMİNİ AĞZINDAN DÜŞÜRMÜYOR

Sık sık gündeme getirdiği Başkanlık sistemine kamuoyunu alıştıran Erdoğan artık açık açık Davutoğlu'ndan duyduğu rahatsızlığı dillendirmeye başladı. Hükümetin kurulmasında bakan isimleri daytarak icraai faliyetleri denetimi altında tutma ile bir türlü yetinemeyen Erdoğan'ın Davutoğlu ,ile en son bütçe kanunu görüşmelerinde ayrılığa düştü ileri sürülüyor. İşte Erdoğan'ın Başkanlık Sistemi adı altında gerçekte ne istediğine dair açıklamaları.

HEM SEÇİLMİŞ CUMHURBAŞKANI HEM BAŞBAKAN OLMAZ

Erdoğan, "Hem seçilmiş başbakan hem seçilmiş cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güçtür. Yarın cumhurbaşkanı farklı başbakan farklı önceliklere sahip değişik siyasi anlayışlardan olursa bu iş nasıl yürüyecek? Yapmamız gereken bu kriz halinin ortaya çıkmasını beklemeden bugünden tedbiri almak, yarım kalan işi tamamlamaktır. Yani başkanlık sistemine geçmektir" dedi.

"YENİ ANAYASA ÇAĞRISI 300 SİVİL TOPLUM KURULUŞUMUZ TARAFINDAN DESTEKLENDİ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Türkiye Anayasa Platformu tarafından düzenlenen 'Yeni Anayasa İçin Hep Birlikte' temalı programa katıldı. ATO Congresium'da gerçekleştirilen programda konuşan Erdoğan, etkinliğin ev sahipliğini yapan platformun yeni Anayasa çağrısına şu ana kadar yaklaşık 300 STK'nın destek verdiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Türkiye Anayasa Platformu'nun 'Yeni Anayasa İçin Hep Birlikte' çağrısının şu ana kadar yaklaşık 300 sivil toplum kuruluşumuz tarafından desteklendiğini öğrendim. Bu sayının kısa süre içinde çok daha yüksek rakamlara çıkacağına inanıyorum. Bunun ülke genelinde milletin birliğine bir çağrı olduğuna inanıyorum. Bu mesele herhangi bir kurumun veya herhangi bir şahsın değil, milletimizin meselesidir. Millet kendi meselesi olan yeni Anayasa talebine kendisini temsil eden sivil toplum kuruluşları aracılığıyla sahip çıkıyor. Ondan dolayı teşekkür ediyorum"

"ARAMA KONFERANSLARIYLA YENİ ANAYASA SÜRECİ HIZLA OLGUNLAŞACAK"

Yeni Anayasa çalışmaları kapsamında daha önce başkanlık sistemi için işaret ettiği arama konferanslarına vurgu yapan Erdoğan, "Demokrasiye inanan herkesin milletin talebine saygılı olması gerekir. Her kim ki millete sırtını döner, millete rağmen yol yürümeye kalkarsa akıbeti hüsran olur. Millet kükrediği zaman onun önünde ne bentler durabilir ne de dağlar durabilir. Yeni Anayasa meselesi de milletimizin güçlü bir talebi haline dönüşmüştür. Bu toplantı artık meselenin göz ardı edilemeyecek, ertelenemeyecek, ötelenemeyecek, baştan savulamayacak bir seviyeye ulaştığını gösteriyor. Milletimiz sivil toplum kuruluşları aracılığıyla artık konuya el koymuştur. Bu tür toplantılarla, çalıştaylarla, arama konferanslarıyla tüm kesimleri içine alan ve tüm kesimlerin beklentilerini yansıtan yeni Anayasa süreci hızla olgunlaşacaktır" diye konuştu.

"BUGÜNE KADAR KURULAN ANAYASALARIN HEPSİ İTHALDİR"

Yeni Anayasa'nın yerli ve milli olması gerektiğini belirten Erdoğan, "Bu mesele millidir. Bu mesele yerlidir. Milli olan her meselede cumhurbaşkanı olarak ben de varım. Bunu açıkça söylüyorum. Bugüne kadar kurulan Anayasaların hepsi ithaldir. Yerli değildir. İthal ürünlerle yönetildik. İthal mantıklar bize hakim oldu. Şimdi biz yerliye ve milliye dönmeliyiz" dedi.

"YENİ ANAYASA DEDİKÇE BİRİLERİ BUNDAN CİDDİ ANLAMDA RAHATSIZ OLUYOR"

Bazı kesimlerin yeni Anayasa çağrılarından rahatsızlık duyduğunu öne süren Erdoğan, "Biz yeni Anayasa dedikçe birileri bundan çok ciddi anlamda rahatsız oluyor. Yeni Anayasa'dan rahatsız olanlar mevcut Anayasa'dan memnun demektir. Mevcut Anayasa yıllar içinde yapılan tüm tadilatlara rağmen hala 1960 ve 1980 darbelerinin ruhunu taşıyan millete karşı güvensizliğin bir eseri metindir. Eskilerin güzel bir sözü var. 'Tatbiki mümkün olmayanın ıslahı da mümkün olmaz' diye. Mevcut Anayasa da sürekli değiştirilmesine rağmen ıslahı mümkün olmayan bir metin durumundadır. Esasen mevcut Anayasa'nın kurduğu siyasi ve idari düzen 13 yıl bu ülkeyi yöneten partinin ve kadronun çok işine gelir. Yeni Anayasa meselesi en başından beri bu kadro tarafından gündeme getirilmekte güçlü bir şekilde de talep edilmektedir. İşe asıl sahip çıkması gereken muhalefetinse tam tersi bir tutum içinde olduğunu görüyoruz" ifadelerini kullandı.

"MECLİS'TE TEMSİL EDİLEN PARTİLERİN YENİ ANAYASA SÜRECİNE DAHİL OLMALARINI BEKLİYORUZ"

Anayasa çalışmaları kapsamında 2011 seçimlerinin ardından ciddi adımlar atıldığını anımsatan Erdoğan, Anayasa Komisyonu'nun çalışmalarına değinerek konuşmasında şunları kaydetti: "Amacımız mümkün olan en geniş katılımlı Anayasa metninin ortaya çıkmasını sağlamaktı. Fakat diğer partiler Anayasa metni oluşturmak için değil adeta Anayasa metni oluşmasını engellemek gayesiyle hareket ettikleri için komisyonun çalışmaları akamete uğradı. Artık yapılması gereken yeni Anayasa çağrılarına kulak tıkayan, oyalayıcı, topu taca atıcı tavırlar yerine samimi şekilde tekliflerin ortaya konulmasıdır. Yeni Anayasa ne kadar geniş temsil kabiliyetine sahip bir yapı tarafından inşa edilirse uygulaması da o derece güçlü ve gerçekçi olur. Bunun için gerek Meclis'te temsil edilen partilerin gerekse farklı düşüncelere sahip kesimlerin sesi olan sivil toplum kuruluşlarının yeni Anayasa sürecine dahil olmalarını bekliyoruz"

"ÇOĞUNLUKÇU DEĞİL, ÇOĞULCU ANLAYIŞLA YENİ ANAYASA'NIN HAZIRLANMASINI ARZU EDİYORUZ"

Çoğulcu bir Anayasa'nın yapılması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Çoğunlukçu değil, çoğulcu bir anlayışla yeni Anayasa'nın hazırlanmasını arzu ediyoruz. Anayasa metinleri bir toplum sözleşmesidir. Öyle de olmalıdır. Oysa bizdeki Anayasa metinleri dayatmadır. Darbe direktifleri olarak hazırlanmıştır. Gelin darbecilerin değil bu milletin, onun temsilcilerinin yaptığı bir Anayasa'yı bizden sonraki nesillere armağan edelim" dedi.

"KİMİN DÜRÜST OLDUĞUNU ÖĞRENMEK BAKIMINDAN 60 MADDELİK ÇALIŞMA ÖNEMLİ BİR İSPAT"

2011 yılında başlayan Anayasa çalışmalarına atıfta bulunan Erdoğan, o dönemde çalışmalarla ilgili yaşanan sıkıntılara dikkat çekerek "Yeni Anayasa'nın yapımındaki usulü çok iyi belirlemeliyiz. 2011'deki yöntemin sonuç vermediğini gördük. O kadar ilginç ki 4 parti 3'er temsilci veriyorsun ve daha sonra 47 madde üzerinde mutabakat sağlanıyor. Çıkıyor ana muhalefetin başı diyor ki 'Gelin bunları hiç olmazsa Meclis'ten geçirelim'. Arkadaşlarıma diyorum 'Gidin, görüşün, bunu hemen halledelim'. Gidiyorlar 4 partinin de buna onay vermesi lazım. 4 parti temsilcisinin onayları var. Yok, genel başkanların da bu işe onay vermesi lazım. İnanmak, dürüst olmak bu başka bir şey. İşte 60 maddede 4 parti temsilcilerinin onayı var. Bu temsilciler burada o partiler adına var. Onay verdiklerini paraflayarak söylüyorlar. Yok, genel başkanların buna evet demesi lazım. Yine yapılmıyor. Şu anda 60 madde bu şekliyle duruyor. Kimin dürüst olduğunu kimin akşam başka sabah başka olduğunu öğrenmek bakımından aslında bu 60 maddelik o çalışma çok önemli bir ispattır" diye konuştu.

"'BEN ELİTİM' DİYE GEÇİNENLER TAM HAZIR DEĞİL"

Bazı siyasetçilerin yeni Anayasa'ya hazır olmadığını savunan Erdoğan, "Şimdi sivil toplum kuruluşlarımız aracılığıyla milletimizin tüm kesimlerini de içine alacak bir Anayasa yazım süreci yürütmeliyiz. Seçkinci değil kapsayıcı, böyle bir Anayasa metnini ancak bu şekilde ortaya çıkarabiliriz. Zaman zaman diyorum ya Türk tipi başkanlık. İşte bu konuda da Türkiye modeli Anayasa'yı hazırlama başarısını ortaya koyabilmeliyiz. Bu millet içinden bir Anayasa yazabilecek kadro bugüne kadar hazırlayamadı mı? Millet hazır da 'Ben elitim' diye geçinenler, siyasetçiler buna tam hazır değil. Sıkıntı burada, yoksa millet hazır. Bize göre milleti merkeze alan, insanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesiyle ifade ettiğimiz kadim yönetim geleneğimize yaslanan bir Anayasa Türk tipi Anayasa'dır" ifadelerini kullandı.

"YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARINDA TARTIŞILACAK HUSUSLARDAN BİRİ GÜÇLER AYRILIĞI"

Kuvvetler ayrılığı ilkesinin yeni Anayasa'nın temelini oluşturacağını belirten Erdoğan, "Yeni Anayasa çalışmalarında üzerinde en çok tartışılacak hususlardan biri hiç şüphesiz güçler ayrılığı meselesi olacaktır. Yasama organı olan Meclis'in asli alanına yoğunlaşmasını sağlamalıyız. Hukukun üstünlüğü konusunda da hiçbirimizin itirazı olamaz. Kanunların üstünlüğü derseniz orada itiraz olur. Ama hukukun üstünlüğünde kimsenin itirazı olamaz. Yargı organlarıyla yasama ve yürütme arasında eskiden beri süregelen sıkıntıların temelinde mevcut Anayasa'nın güçlerin uyumunu değil çatışmasını esas alan anlayışı vardır. Yeni Anayasa'nın ruhu çatışma yerine uyum ve denge, birbirlerini yıpratma yerine birbirlerini destekleme mantığıyla oluşturulduğunda bu sıkıntı kendiliğinden ortadan kalkacaktır" açıklamasında bulundu.

"BAŞKANLIK SİSTEMİ DOĞRU TERCİH OLACAKSA KOMPLEKSE KAPILMADAN TARTIŞILMASI GEREKİR"

Başkanlık sistemi vurgusu yapan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Biz parlamenter sistemin ülkemizde miadını doldurduğuna inanıyoruz. Yeni Türkiye'nin inşası sürecinde yeni Anayasa'ya ve onunla birlikte hayata geçirilecek başkanlık sistemine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Şu yanlışı peşinen düzeltmek istiyorum. Başkanlık sistemi Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi değildir. Bu sistemi Cumhurbaşkanlığımda da konuştum. Başbakanlığımda da konuştum. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum zaman da konuştum. Buna yeni başlamadım. Biz dersimizi iyi çalışıyoruz. Benim bu konuyu gündeme getirmem Türkiye'nin hedeflerine ulaşabilmesi için böyle bir yönetim sistemine sahip olması gerektiğine olan samimi inancımdan kaynaklanıyor. Başkanlık sistemi tartışmasını asıl süzgecinden geçirmek yerine şahsıma indirgeyen, bu basitliğe düşen herkes ülkemizi ve milletimize karşı büyük bir vebalin içine girer. Konu şahıs değil, ülkenin geleceği meselesidir. Türkiye'nin geleceği için başkanlık sistemi doğru bir tercih olacaksa hiçbir komplekse, önyargıya kapılmadan bunun tartışılması ve hayata geçirilmesi gerekir"

"HALKIMIZIN BAŞKANLIK SİSTEMİYLE İLGİLİ BİLGİLENDİRİLMESİ GEREKİYOR"

Milletin başkanlık sistemi konusunda kitle iletişim araçları yoluyla bilgilendirilmesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yapmamız gereken nedir? Halkımızın yeni Anayasa veya başkanlık sistemiyle ilgili daha da bilgilendirilmesi. Televizyonlarda, gazetelerde bunun anlatımı ve bu konuda milletimizin bir an önce bilgilendirilmesi büyük önem arz ediyor. STK'lar şu anda bu adımı atmış durumdalar. Bununla kalmayacak. Üniversitelerimizin başta hukuk fakülteleri olmak üzere uluslararası ilişkilerde, ekonomi, iktisat fakültelerinde bunlar artık tartışılır noktaya geldi. Oralarda da paneller, sempozyumlar başlıyor"

"YAPMAMIZ GEREKEN BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇMEKTİR"

Yeni Anayasa'nın başkanlık sistemi anlayışıyla hazırlanması gerektiğine dikkat çeken Erdoğan, "İleriye doğru atılmış bu önemli ancak yarım kalan hamleyi tamamlayacak olan başkanlık sistemine geçmemizdir. Mevcut sistemimiz bir anormallik halidir. Hem seçilmiş başbakan hem seçilmiş cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güçtür. Hadi bugün biz aynı siyasi gelenekten gelen uzun yıllar mesai arkadaşlığı yapmış Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak uyum içinde çalışıyoruz ama aynı siyasi gelenekten gelmemiş bir cumhurbaşkanıyla ben çalıştım. Ne getirdiğini ne götürdüğünü ben biliyorum. Damdan düştüm, biliyorum. Aynısı yarın cumhurbaşkanı farklı başbakan farklı önceliklere sahip değişik siyasi anlayışlardan olursa bu iş nasıl yürüyecek? Yapmamız gereken bu kriz halinin ortaya çıkmasını beklemeden bugünden tedbiri almak, yarım kalan işi tamamlamaktır. Yani başkanlık sistemine geçmektir. Yeni Anayasa'nın bu anlayışla hazırlanması en doğrudur. Bu ihtiyacı tümden dışlayan bir yeni Anayasa sürecinin sakat doğacağı da açıktır" diye konuştu.

"BENİM TEKLİFİM KARARIN MİLLETİMİZE BIRAKILMASI"

Başkanlık sistemi konusunda kararın millete bırakılması gerektiğini savunan Erdoğan, "Benim teklifim kararın milletimize bırakılmasıdır. Hem parlamento bu noktada karar vermelidir ama parlamentonun kararı arkasından da millete gidilmelidir. Nihai kararı vekiller değil, asil olan millet vermelidir" dedi.

"MEVZUAT AMCAYLA BU İŞİ YÜRÜTMEYE KALKSAYDIK YANMIŞTIK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizdeki mevcut sistem maalesef dalgalanmalara, istikrarsızlıklara, krizlere çok açıktır. Bunun bedelini fert fert ve toplum olarak ödüyoruz. Türkiye 2002 yılı Kasım ayından bugüne kadar geçen 13 yılda Cumhuriyet Dönemi'nin daha önceki 79 yılına denk hatta pek çok alanda onları katbekat aşan hizmetlere kavuşturmuştur. Burada kadronun çok büyük önem arz ettiğini de söylemem lazım. Eğer mevzuat amcayla bu işi yürütmeye kalksaydık biz yanmıştık. Onu kendimize uydurduğumuz için bu işi başardık. Onun bizi bağlayıcılığına evet demediğimiz için bu işi başardık. Bürokratik oligarşi gelir senin önüne mevzuatı koyar. Sen de bunun altından kalkamazsın"

"KOALİSYON ZEMİNİ ORTAYA ÇIKTI, HER TARAF KAN GÖLÜNE DÖNDÜ"

7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasında yaşanan gelişmelere değinen Erdoğan, "7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında bu konuda bedelini hala ödediğimiz bir tereddüt yaşandı mı? Yaşandı. Her taraf kan gölüne döndü mü? Döndü. Niye? Hemen koalisyon zemini ortaya çıktı. Bunu fırsat bilen yamyamlar ülkemizi kan gölüne döndürdü. Başkanlık sistemi sağladığı mutlak istikrar ortamıyla Türkiye'yi bu tür sıkıntılardan koruyabilme özelliğine sahiptir. Onun sigorta sistemleri çok daha güçlüdür" ifadelerini kullandı.

"ÖZYÖNETİM ADI ALTINDA DEVLET KURMAYA ÇALIŞANLARIN DÜNYAYI BAŞLARINA YIKARIZ"

Tek devlet vurgusu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'paralel yapı' ve 'özyönetim' tartışmalarına yönelik sözleriyse salondakiler tarafından ayakta alkışlandı. Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Adı ve söylemi ne olursa olsun hiçbir devlet paralel devlet veya paralel yapı bunlara izin vermeyiz. Veremeyiz. Nasıl sözde cemaat adı altında devlet içinde bir paralel yapı oluşturmak isteyenlere dünyayı dar ediyorsak özerklik adı altında özyönetim adı altında devlet içinde devlet kurmaya çalışanların da dünyayı başlarına yıkarız. Bunun böyle bilinmesi lazım. Biz bu şekilde tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet derken meseleyi bölünme ve parçalanma edebiyatıyla ele alanlar açık söylüyorum kesinlikle art niyetlidir hatta bölücünün başta gidenidir"

Kaynak:Haber Kaynağı