Erdoğan: "Biz kararı verdik"

Erdoğan: "Biz kararı verdik"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir padişah edasıyla konuşmasını sürdürüyor. Gezi Parkı'nı kendi malıymış gibi yerle bir ederken, istediğiniz kadar itiraz edin biz karar verdik, diyor. Tarih okumamızı öneriyor, ağaç dikmek isteyenlere yer gösteriyor.

Mümtaz İdil
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 3.Köprünün her iki ayağına giren buldozerler gibi, Gezi Parkı’na da müdahale etmekten hiç geri kalmıyor.
Marmaray projesinde “çanak çömlek” için dört yıl gecikme yaşadıklarından yakınan Erdoğan, Gezi Parkı’nın yıkılmasına ilişkin protesto gösterilerine de, “Eğer tarihe saygınız varsa önce o Gezi Parkı denilen yerin tarihi nedir, onu araştır, bak,” diyor.

Tarih ve Başbakan?

Çanak çömleklerin kırıntı parçaları daha ortadan kalkmadan, köprüye Yavuz Sultan Selim’in adının verilmesi, ardından da Gezi Parkı’nın tarihi ile ilgili bilgisizlikle protesto edenlerin suçlanması…  Bütün bunlar Goebbels’i bile mezarından kaldıracak taktikler.

Ne diyor Başbakan? “Biz laf üretmiyoruz, iş üretiyoruz.” Gezi Parkı’nı yok edip yerine AVM ve rezidans kurmak ne zamandan beri “iş” oluyor.
Bir Amerikalı söylemişti: “Boğazın üstünü tamamen betonla kaplasanız da İstanbul’un trafiğini bu şekilde çözemezsiniz. Trafiği tıkayan Boğaz değil, yollarınız.”

Buna rağmen üçüncü köprünün temelleri atıldı. “Cambaza bak,” kurnazlığıyla da Gezi Parkı alanına girildi. Zaten üç beş kişi olan protestocular Taksim’e koştular. Köprü ayakları boş kaldı. Oysa yıkımın büyüğü oralarda.

Bir Başbakan’ın halkına bu kadar uzak ve halkından bu kadar kopuk olması ürkütücü. “Ne yaparsanız yapın,” diyor Başbakan. Sizin yapacaklarınıza hiçbir saygımız yok demeye getiriyor. “Biz karar verdik. Verdiğimiz gibi bunu işleyeceğiz. Biz orda tarihi yeniden ihya edeceğiz. Taksim Meydanı’nı yayalaştırarak insanın emeğine sunacağız. İnsanoğlu orada gezip dolaşacak.”

Daha birkaç gün önce, Kadir Topbaş'a lafını yutturmuştu Erdoğan: "Topçu Kışlası'nın yerine AVM ve rezidans yapacağız," diyerek.

Baştan sona “sıkıntı” veren bir konuşma.

Memleketin tek sahibiymiş gibi, “biz karar verdik,” diyebiliyor Başbakan.

Tarihi yeniden ihya edeceklerini söylüyor, ama tarihin üzerine tarih yapılmayacağından hiç söz etmiyor.

Taksim Meydanı’nı yayalaştırarak ne demekse, “insanın emeğine” sunacağız diyor. Laf kalabalığı… İnsanoğlu dediği de bizler olsa gerek, gezip dolaşabileceğimizi de ekliyor.

Koyun muamelesi…

Zurnanın “zırt” dediği yer de, Başbakan’ın “çevreciyiz” sözleri. “Al sana 500 bin metrekare alan,” diyor. Sanki kendine ait bir alanı bize tahsis ediyor. “Yeter ki ağaç dikmeye merakı olsun insanların. Onlara da yer tahsis ediyoruz.”

???

Kimin malı kime tahsis ediliyor? Affedersiniz de, kim bana ağaç dikmek için yer tahsis etmeye yetkili?

İstanbul’un tarihi yerle bir ediliyor ve belki de sekiz koldan yapılıyor bu. Selimiye Kışlası’nın da yakında beş yıldızlı bir otel haline getirileceğinden hiç kuşkunuz olmasın.