DİN ÇARPMASI

Dilencilerin de, hacı, hoca, hatta siyasiler gibi, yabana atılamaz, kudretleri var bu memleketde. İnanmazsanız, bir dilencinin yanında fazla değil, şöyle bir kaç dakika dikilip, hem kazancına hem de dualarına şahit olun.

Nefes almadan, yedi göbek sülaleyi karşılarına alıp, İktidarın bile kolayca aklına gelmeyen telkinleri, nasıl da bir çırpıda sıraladıklarını duyun.

Kocaman devlet hastanesinin kapı girişini işgal eden, sadece benim pilav tezgahı değil tabi.
Kuru yemişçi, köfteci, kokoreççi falan bir yana, asıl işgalciler, adım başı dilenciler.
Şöyle üç dört metre geriden bakıldığında, yukarıdaki "Hastane" yazılı kocaman tabela, hani ola ki göze çarpmadı, resmen dilenci pazarı sanılır.

Bir hasta ya da hasta yakını kapıda belirmeye görsün. Hep bir ağızdan, yoktan var eden yaratıcı kesili veriyorlar aynı an.
Seslerini duyuramadıklarına, kollarıyla uzanıyorlar.

Bizim üç teker seyyar tezgahlardan önce, dilenciler göze çarpıyor. Ben kendi payıma; "Sıcak nefis pilaaav" diye, avaz avaz bağırsam da nafile. Ama dilencilerle illaki şöyle bir çarpışıp karşılaşmadan, yürümek ne mümkün. Ne yapıp edip, bir şekilde kendilerini fark ettiriyorlar. Dua çeşitlemesi desen, oldukça bol. Bir kaçı şöyle.

"Allah şifa versin."
"Allah yavrularınızı bağışlasın."
"Allah kaza beladan korusun."
"Allah rızasına bir ekmek parası."
Dua sözleri, ağlamalı ses tınısıyla birleşiverdi mi, herkesle birlikte, akan sular duracak neredeyse.

Onlar yalvar yakar oldukça, umuda muhtaçcılar, olduğu yerde çivi kesiliyor. 
Bilinç altındaki korkulu inanç devreye giriyor olmalı ki, açılan avuca; "Amiiin" serzenişiyle, paralar şıkır şıkır bırakılıveriyor.

İnsanın aklına gelmiyor değil. Kendine yalvartmadan kuluna rızk vermeyen sözde yaratıcıyla, parasıyla sahte mutluluk almaya çalışan aynı kul arasında fark var mı?
İşin aslı, hastalıktan çok, din çarpmasından korkanları, sadece hacı, hoca, dilenciler değil, asıl, din tüccarı siyasiler çarpıyor.
Kazadan, nazardan, hatta fukaralıktan bile, dilenci doyurarak kurtulacağına inananlarla palazlanıyor hacı, hoca, dilenciler, asıl dinci siyasiler. Nasılsa, oldukça yumuşak bir karın din.

Hem alın yazısına boyun eğip, hem de o yazgıyı dilencilerin ağzından çıkacak olan temennilerle değişeceğine inananları gördükçe, aklıma takılmıyor değil. Hani ben de pilav arabamın en göze çarpan bir yerine, "Allaaaah rızası için pilav alın" diye bir etiket mi yapıştırsam" gafletiyle kala kalıyorum. Öyle ya; "Allah rızası için" diyen dilencilere inanıp, kul rızasıyla memleket gidiyor sadaka niyetine.

Önceki ve Sonraki Yazılar