Cüretkâr adımlarla ilerleyen karşı devrim

Cüretkâr adımlarla ilerleyen karşı devrim

İstanbul’da, Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezi yöneticileri, küçük yaştaki kız çocuklara fuhuş yaptırdıkları iddiasıyla gözaltına alındı…

Nurten AKYAZILILAR
 

‘Kamu personeline türban yönetmeliği’ uygulamasını kabul edenler…

En az 3, yetmez 4 çocuk teşvikine gülümsemekle yetinenler…

Doğumun sezaryen mi yoksa normal mi olacağına yasayla kararlaştıranlara ses çıkarmayanlar…

Kürtaj yasağını sessizce içine sindirenler…

Çalışan kadınların, doğum izin ve haklarıyla ilgili yönetmeliklerine sevinenler…

4+4+4 eğitim yasasını sükûnetle kabul edenler…

Erken yaştaki evliliğin krediyle teşvik edilmesini, umarsızca sineye çekenler…

TBMM’ye 4 türbanlı vekilin girmesini demokrasiyle, özgürlüklerle bağdaştıranlar…

İmam Hatip Okul sayılarının artması ile zorunlu din dersi uygulamalarını olağan bulanlar…

18 yaş altı kız çocuklarına aile rızasıyla nikâh yapılmasına göz yumanlar…

 

Farkında mısınız?

 

Kadına aile içi şiddet, cinayet ve tecavüz vakaları arttı…

 

Okullarda kız-erkek öğrencilerin aynı merdiveni kullanmalarından veya kız öğrencilerin, etekli forma giymelerinden rahatsız olan okul müdürleri oldu. Daha bugün, Isparta’daki Ahmet Melih Doğan Anadolu Lisesi’nde kız ve erkek öğrencilerin, öğle yemeklerini ayrı yemesi yönünde uygulama başlatıldı. Kamuoyunda tepkiler artınca, okul yönetimi uygulamaya, öğrencilerin aşırı kalabalık olması nedeniyle başlandığını ancak kısa sürede son verildiğini açıkladı. Yerseniz…

 

İstanbul’da, Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezi yöneticileri, küçük yaştaki kız çocuklara fuhuş yaptırdıkları iddiasıyla gözaltına alındı…

 

Duyun artık, sıra size geldi…

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Kızılcahamam kampının basına kapalı bölümünde; “Denizli’de şahit olduk, yurtların yetersizliği beraberinde çeşitli sıkıntılar doğuruyor. Kız-erkek öğrenciler aynı evde kalıyor, bu yapımıza ters. Vali Beye bunun talimatını verdik, bir şekilde denetimi yapılacak” şeklindeki konuşması, işin artık pamuk ipliğine dayandığının resmidir.

 

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın bu haberi, “asparagas” olarak yorumlaması, kurmaylarının ise kamuoyundaki etkisini yumuşatma çalışmalarına karşın Başbakan Erdoğan, havaalanında yaptığı dik çıkışla sözlerinin arkasında durduğunu gösterdi:

“Kız-erkek artık karışık yurt dönemini biz kapattık. Şu ana kadar yüzde 75 düzenlemeyi yapmış durumdayız. Kızlar ile erkeklerin aynı kampüsü paylaştıkları bu fırsatı verecek yurtlar olmayacak. Ev olayına gelince. Aynı daireyi kız erkek paylaşım noktasında ciddi şikâyetler var. Muhafazakâr demokrat bir iktidar olarak nasıl bir düzenleme yapabilir, bunları planlayıp yapacağız. Kişilerin müstakil evlerinde bir farklı kız bir farklı genç aynı evde kalması ne denli uygun olabilir? Siz kızınıza bunu hoşgörüyle karşılayabiliyor musunuz? Siz uygun buluyorsanız, size hayırlı olsun. Eğer bir yasal düzenleme gerekiyorsa, biz yasal düzenlemeyi yaparız. Valiliklerin yapması gerekiyorsa bunu yaparız”.

 

Mesele sadece İHL dışında dincilerin açacağı yurtlarda, kız-erkek ayrı ayrı dinci ve kinci nesiller yetiştirme talebiyle sınırlı değil…

Bu konuşmayı da usulca kabul ederseniz; iş işten geçtikten sonra siz, istediğiniz kadar; “benim çocuğum, 18 yaşına gelmiş yani artık reşittir ve yaşam kararlarını özgür iradesiyle almaya muktedirdir” deyin…

“Ev, özel mülkiyettir; kimin girip çıktığına, kimle yatıp kalktığına devlet karışamaz”, deyin…

 

Geçmiş olsun…

 

“Kız-erkek aynı evde olmaz” diyen ile Gezi olayları kapsamında halkın tencere-tava çalma tepkisi üzerine; “komşunu şikâyet et, gereğini yapalım” diyen aynı zihniyettir. Neticede bir süre sonra beraber yaşadığınız hayat arkadaşınız varsa, ‘nikâhınız yok’ diye aniden basılabilirsiniz.

 

Devamında ne mi olur?

Beraber yaşamaya imam nikâh şartıyla izin çıkabilir ki bu da çok eşliliği beraberinde getirir. Asıl önemli olan da bu, ‘devlet düzeni’ yerine ‘din devletine’ geçişin ilanıdır. Kamuda türban yönetmeliği üzerine bir de dini nikâh serbestîsi gelirse, laiklik gerçekten bitti demektir.

 

Tüm bu gelişmeleri, ‘ileri demokrasi’ adı altında yapıyor ve sizleri de buna inandırıyorlar ya; sinsi karşı devrim hızla yerleştikçe işte asıl o zaman özgürlük, demokrasi, eşitlik ihtiyaçlarınız olacak.

 

Bu cüreti nereden mi buluyorlar?

İlginç olmayan bir başka gelişme de tüm bunlar gündeme oturmuşken, ‘Küresel Kadın Sorunları’ kapsamında ABD Büyükelçisi Catherine Russell, 5-9 Kasım arasında ülkemize gelecek. Gaziantep’te başlayacağı görüşmelerinde Suriyeli kadın mülteci sorunları için Suriyeli sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimleriyle de bir araya gelecek olan Russell, kadınların ekonomik ve siyasal katılımlarını arttırmak için de 7 Kasım’da, Ankara’da temaslarda bulunacak!..