İbrahim Karamemet

İbrahim Karamemet

Çok Haklıymışsınız Sayın Valim, Özür Dilemek İsterim...

İstanbul’un nüfusu Türkiye nüfusunun neredeyse dörtte biri. İstanbul valisi de en önemli valimiz.Bence bakanlardan önemli. İstanbul sadece nüfusuyla değil tarihi, kültürel ve ekonomik açıdan da dünyanın en önemli kentlerinin başında gelir.Belki vali beyimiz için pek önemli değil, hele hele başbakanımız için bir baş belası ama, insanlık tarihi açısından dünyanın en önemli kent.

İstanbul’un nüfusu Türkiye nüfusunun beşte biri. hatta neredeyse dörtte biri İstanbul valisi de en önemli valimiz. Bence bakanlardan önemli. İstanbul sadece nüfusuyla değil tarih, kültür, ekonomi, snayii, yaşam ve şehircilik açısından da dünyanın en önemli kentleri başında gelir. Örneğin dünya jazz festivallerinin merkezi giderek İstanbul olmakta. İstanbul Film Festivali dünyada sayılı film festivallerinden. Belki vali beyimiz için pek önemli değil, hele hele başbakanımız için bir başbelası ama, insanlık tarihi açısından dünyanın en önemli kenti. Dünyada bugün üzerinde yerleşim olan hiçbir kentin tarihi sekizbin yıl öncesine dayanmaz. Her şeyi bilen Başbakanımız biraz sabırlı olsaydı , Yenikapı kazıları daha sürdürebilinseydi belki bu tarih daha da eskilere gidecekti. Bu özellik iki yıllık gecikmeye değil on Marmaray projesine bedeldir.  Ama anlayana...

Bu kadar önemli bir koltuktasınız sayın valim. Bir Mayıs öncesi size çok kızmıştım. Taksim yok demiştiniz. Ne pahasına olursa olsun yok demiştiniz. Ve bana son derece antidemokratik gelen bir tutum izlemiştiniz. Bir de sudan bahane uydurmuştunuz, ya çukura düşen olursa demiştiniz. İtiraf ediyorum, ne yapalım zavallı valimiz de emir kulu, ona ne emredilirse yapmak zorunda dememiş, çok kızmıştım size. Demediğimi bırakmamıştım o zaman. Şimdi sizden özür dilemek istiyorum. Ne kadar haklıymışsınız!...

Meselâ Hatay valisine de çok kızdım. İçimden neler söyledim bir bilseniz. Bu dünyada kaldığım sürece ondan özür dilemem. Eğer arafatta kalmaz da öte dünyaya göçersem orada bile affetmem onu. Yirmiiki yaşındaki gencin resmen kafatası dağıtılmış. Bir vali için ne büyük basiretsizlik.

Meselâ İstanbul’da böyle birşey olmadı çok şükür. Birkaç göz çıktı, bir iki kırık, eh epeyce de yara bere, bir de komalık hastamız var ama, neyse o bizden değil!.. Neyse, çaresiz olur  böyle şeyler. Milyonlar ayaktaydı. Bu kadarcık zayiat olur tabii ki. Otuz kırk bin kişinin gittiği bir futbol maçında bile daha neler oluyor, bu çok mu? Dün geceye kadar da iyi kötü idare ettirdiniz maşallah. Ama ah o dün gece sizlerin  sözlerinizi dinlemeyen çapulculardan biri çukura düşmez mi?.. Biri de hengamede  gene biryerlerini kırmış. Meğer 1Mayıs’ta ne kadar haklıymışsınız. Bak işte olan oldu. Hani polis kurşunuyla, kafaya nişan alınan gaz bombasıyla falan da değil. Eğlence gecesinde oldu bu. Vallahi özür dilemek istiyorum sizden, istiyorum  ama, aklımı birşey kurcalıyor…

Acaba diyorum şu taa  Dolmabahçe’den  sıkılan biber gazı mı, portakal gazı mı ne naneyse (haa nane demişken, bir de nane gazını deneseniz. Hani nane de portakal gibi ferahlık verir ama, yoğun olursa eminim hepsinden beter çıkar)  taa Taksim’e ulaşıp, arbede yaratmasaydı, o kişi, o çukura düşer miydi diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Hep bunu düşünüyorum. Niye derseniz, bir haftadır oradan milyonlarca insan geldi geçti ama, düne kadar kimsenin ayağı bile kaymamıştı. Yoksa o kalçası kırılan allah affetsin sarhoş bir capulcu muydu? Biz ona ve diğer yaralılara gazi diyeceğiz sayın valimiz, tıpkı Hatay’daki gencimize şehit dediğimiz gibi. Biz bu şehitlerimizi ve yaralılarımızı hiç unutmayacağız sayın valim.

Dün gece  uyuyamadım sayın valim, hep düşündüm. Siz uyuyabilildiniz mi? Günlerdir çok mesai harcadınız, yoruldunuz, dinlenmeye ihtiyacınız var. Aman uykunuzu ihmal etmeyin.

Ama, meselâ herkes şenlik havasındayken o gaz, hem de yamaçları tepeleri aşacak kadar çok sıkılmasaydı, çapulcu bile olsa, bu adamcağız o çukura düşer miydi acaba?.. Zavallı capulcu. Hani marjinal ideolijilere sahip biri olsaydı düşmezdi. Onlar ne hinoğlu hindirler, ne kadar çeviktirler siz benden iyi bilirsiniz.

Taksim olayları ile ilgili. Çok güzel bir video klibi hazırlanmış, başlığı “Gaz Festivali”. Yalnız Taksim’i değil tüm Türkiye’yi de katmış içine. Kim yaptıysa aşkolsun, bu kadar profesyonelce bir işi ödüllü yönetmenlerimiz yapamazdı. İngilizce hazırlanmış. Bütün dünyaya yayıldı. Şenliği gösteriyordu. Bu şehidimizden önce hazırlanmış.  Sonra olsaydı her halde gaz cenazesi diye hazırlanırdı. Ya da demir cop deliği. Kafatasının arkasındaki yarım ay şeklinde dört santimlik  ölümcül çöküntü başka neyle olabilir ki. Bunu polis yeleği giymiş hangi vahşi ayı yaptı bulunmalı. Bulunur mu dersiniz?..

Devletimiz güçlüdür. Reyhanlı faillerini yirmi dakikada buldu. Çocuk ışıklar içinde yat. Seni hiç unutmayacağız. Hele o son mesajın… Ailesine sabır dileyelim.

Cenaze demişken, bu şehidimizin cenaze törenine katılacak mısınız sayın valim? Çok şükür, sizin sorumluluğunuzda değil bu. Hatay valimiz düşünsün. Katılır muhakkak. Başbakanımız da katılamaz , o da yurt dışında. Bakalım devletten bir kimse, hic değilse Hatal valisi o cenazeye katılacak mı? Katılması gerekir. Vali olduğuna göre kesin dindardır. Bir helallik vermesi ve fatiha okuması vaciptir. Aileye taziye verecek mi?  Gencecik çocuk vahşi bir ayının gadrine uğradı.

Vali olarak bundan önce de çok yaralanma, ölüm gördünüz. Ama onlar hem marjinaldi, hem çatışmada ölmüştü. Ama, bu sizin sözünüzü dinlemeyen adamcağız çolukla çocukla gittiğimiz bir şenlikte, aşırı sıkılan gaz nedeniyle yaralandı, ölebilirdi de. Beni derinden sarstı. Ailesi kim bilir ne durumda. Üstelik araştırılacak, soruşturulacak bir husus da yok. İşte.. ruzgârın kadri. Mukadderat.

Özür dilemek isterdim ama, içimden gelmiyor sayın valim. Size de fazla yüklenmek istemiyorum, emir kulusunuz. Kuşkusuz sizde üzülmüşsünüzdür, ama bu malesef tarihe yazılacak. Haddim değil ama, biraz da sizi rahatlatmak için bir önerim var. Bilmem ilginizi çeker mi?

Bakın, milyonlar sivil itaatsizlik yapıyor. Gelin siz de bir resmi itaatsizlik yapın. Emir nereden gelirse gelsin, bir emir de siz verin ve şu andan itibaren İstanbul ili dahilinde biber gazı, portakal gazı, nane gazı, limon gazı ve her türlü gazlamayı yasak edin. Bu yetkiniz var. Önemli bir adım atmış olursunuz. Bakarsınız başka valiler de sizi örnek alır, bir çığır açmış olursunuz.

Hatta gelin bu emrinizi Hatay’daki fidanımızın cenazesine rağmen, Taksim’in ortasında herkesin içinde, hatta kuredele keserek açıklayın, davul çalmazsam namerdim. İnanın bana omuzlarda taşınır, bir anda dünyada en popüler insan olursunuz. Ve çok önemli bir örnek davranışta bulunmuş olursunuz.

Belki o zaman ben de özür dilerim.. Kim bilir, bir açılım da ben yaparım... Belki…

Önceki ve Sonraki Yazılar