ÇOCUKLARDA OBEZİTE TEHLİKESİ BÜYÜYOR

ÇOCUKLARDA OBEZİTE TEHLİKESİ BÜYÜYOR

Ciddi bir kronik hastalık olan obezite, genetik ve çevresel etkileşimli bir yapıya sahiptir. Vücutta olması gerekenden daha fazla miktarda yağ dokusunun bulunmasıyla gelişen bu hastalık, muhakkak iyi bir tıbbi tedavi gerektiriyor. Çocukların obezite ile t

Obezite, psikososyal bozuklukları tetikliyor

Batılılardan alınan ayaküstü yeme alışkanlığı çocukların da hızlı ve sağlıksız bir beslenme düzenine sahip olmalarına neden oluyor. Bu durum da çocukların mevcut kilolarında artış yaşanmasına yol açıyor. Ayrıca çocukların televizyon, bilgisayar ve oyun konsollarının karşısında harcadığı uzun süreler hareketliliğin azalmasına ve kilo alımına zemin hazırlıyor. Obezite, yalnızca kilo artışıyla sınırlı kalmazken, psikososyal bozuklukları da beraberinde getiriyor. Bu hastalık, çocukların fiziki performans gerektiren faaliyetlere uyum sorunu yaşamasına, aşırı kiloları sebebiyle de arkadaş çevresi tarafından dışlanmalarına neden olabiliyor. Bu durum da fiziki görünümleri açısından çocuklarda sosyal izolasyona yol açabiliyor. Arkadaşlarının dışladığı çocuk sosyalleşecek aktivitelere katılmaktan çekinir ve zamanla daha hareketsiz bir yaşama sürüklenir. Bu noktada ailelerin çocuklarına daha duyarlı yaklaşmaları gerekiyor. Çünkü obezite bir hastalıktır. Bu nedenle çocuklarda hızla kilo artışı görülüyorsa rutin hastalıklarda olduğu gibi mutlaka bir uzman desteğine başvurulmalıdır.

Obezite, kız çocuklarında ergenliği tetiklerken, erkeklerde geciktiriyor

Obezitenin önüne geçilmemesi durumunda birtakım sağlık sorunları baş göstermeye başlar. Bunların başında ise tip 2 diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi (kan yağlarında yükseklik), uyku apneleri, ortopedik problemler, insülin direnci gelir. Kız çocuklarında vücut yağlanmasının artışı, leptin hormonunun artmasına ve ergenliğin tetiklenmesine neden olurken, erkek çocuklarında ise ergenliği geciktirebilir. Ayrıca obezite hastalığı kız çocuklarında 8 yaşından önce meme gelişimini başlatırken, 10 yaşından önce de adet görülmesine sebep olabilir.

Çocuğun diyet programına aile bireyleri de uymalıdır

Kilolu fakat obez sayılmayan çocuklara diyet uygulanmaz. Ancak beslenme alışkanlıkları ve yaşam şekli değiştirilerek uzun vadede boyun uzamasıyla boy-kilo dengesi sağlanır. İleri derecede obez çocuklarda ise uzun vadede kilo verme planlanır. Beslenme alışkanlıkları doğru yönlendirme ile değiştirilerek, çocuğa bunun gerekçesi anlatılmalıdır. Tüm aile bireylerinin de bu beslenme kurallarına uyması gerekir. Diğer yandan çocuk daha hareketli bir yaşama teşvik edilerek, bir spor dalına yönlendirilmelidir. Ailece çıkılacak yürüyüşler de bu dönemde çocuğa yardımcı olacaktır.

Ara sıra çocuğun keyif aldığı yiyecekler de hazırlanmalı

Uygun diyet planlaması yapılırken, mutlaka çocuğun alışkanlıkları dikkate alınmalıdır. Çocukların büyüme ve gelişmesinin durdurulmaması ve boy uzaması da büyük önem taşır. Bu nedenle beslenme programı hazırlanırken çocuğun gelişim gereksinimleri göz önünde bulundurulmalıdır. Diyet tedavisine başlamadan önce çocukların bir hekim kontrolünden geçirilmesi gerekir. Genel değerlendirme ve kan testlerinden sonra hekim gerekirse uygun tedaviye başlar. Diyet uzmanı da, kilonun yanında farklı bir sağlık sorunu var ise diyet tedavisini ona göre düzenler.

Diyetin en önemli koşullarından biri hazırlanacak diyetin çocuğun yaşına, boyuna, kilosuna, yaşam şekli ve beslenme alışkanlıklarına uygun olmasıdır. Aksi halde diyetin hayata geçmesi zorlaşır. Keyif alınan yemek alışkanlıkları göz önünde bulundurmalı, sınırlı da olsa sevdiği yiyeceklere yer verilmelidir. Aksi takdirde uygulanan diyet, çocuğu mutsuz edebilir. Çocuğa doğru beslenme alışkanlığı diyet döneminde kazandırılmaya çalışılmalıdır. Böylelikle diyet bittikten sonra hem çocuğun sağlıklı kalması sağlanır, hem de kilosu kontrol altına alınmış olur.

Abur cubur gıdalar yerine meyve ve meyve suları verilmeli

Genel beslenme alışkanlıklarımıza bakıldığında iki önemli eksik ortaya çıkıyor. İlki ara öğünlerin yetersizliği, ikincisi ise suyun yeterince tüketilmemesidir. Çocuklar günlük yemek alışkanlıkları içerisinde, öğünlerin arasında genelde yiyecek tüketmez. Yedikleri yiyecekler de olması gereken besinler olmaz. Çünkü ara öğünler için genelde bisküvi, çikolata gibi abur cubur gıdaları tercih ederler. Ancak bu gıdaların içerikleri çocuğun gerekli ihtiyaçlarını karşılamadıkları gibi kilo alımını da kolaylaştırır. Bunların yerine çocuğun beslenme tablosuna, vitamin mineral deposu olmalarının yanında düşük kalorili ve besleyici olan taze meyveler ve meyve suları koymak gerekir. Çocukların içecek seçimleri de genelde şekerli ve asitlidir. Her çocuğun günlük aldığı her 1 kalori için bir 1 ml. suya ihtiyacı vardır. Günlük 1850 kaloriye ihtiyaç duyan bir çocuğun, yaklaşık 1850 ml kadar su tüketmesi gerekir.

Öğünlerde vitamin-protein dengesi sağlanmalı

Diğer önemli bir konu da öğünlerin içeriğidir. Her öğünün yeterli vitamin-mineral ve protein-karbonhidrat-yağ dengesinin sağlanması gerekir. Bu nedenle sebze, et, süt-yoğurt ürünleri ve tahıllar sofrada bir arada bulundurulmalıdır. Bu besin gurupları bir arada bulunduğunda miktar ayarlamasını da yapmak kolay olacaktır. Örneğin; 1 kase çorba, 1 porsiyon ızgara et, salata ve ayrandan oluşan bir menü yeterli ve dengelidir. 1 tabak etli sebze yemeği , ½ tabak pilav veya makarna, 1 kase yoğurt dengeli bir menüdür. Bu besin gruplarını bir arada kullanarak mönü çeşitlilikleri oluşturulabilir.

Diyet süresi, çocuğa göre değişkenlik gösterir

Uygulanacak diyetin süresi, çocuğun sahip olduğu kilo ve hedeflenen kiloya göre değişkenlik gösterir. Verilen kilonun yağ olması gerektiği düşünülürse ayda 2 kilo verilebilir. Daha hızlı kilo kayıplarında vücuttan su ve kas kaybı gerçekleşeceğinden, bunu gerçek kilo kaybı olarak değerlendirmek yanlıştır. Düzenli ölçümler yapıldığında verilen kilonun ne kadarının yağ olduğu değerlendirilmeli ve yeni diyet ona göre düzenlenmelidir. 

Kaynak:Haber Kaynağı