Cihaner; Hukuk Tarihine Kara Bir Leke

Cihaner; Hukuk Tarihine Kara Bir Leke

Davadan adil bir karar çıkmasının mümkün olmadığına işaret eden Cihaner, kararın Balyoz davasında olduğu gibi önceden hazır olduğuna dikkat çekti.

İlhan Cihaner: Ergenekon Davası'ndan adil bir karar çıkması mümkün değil çünkü…



AKP’nin kafasındaki toplum yapısını hayata geçirebilmek için kullandığı davaların en önünde Ergenekon’un geldiğine dikkat çeken CHP’li Cihaner, “Çünkü özünde Ergenekon’a atfettikleri her ne ise aslında bu davayı kurgulayanlarda onlar” şeklinde konuştu.

Davadan adil bir karar çıkmasının mümkün olmadığına işaret eden Cihaner, kararın Balyoz davasında olduğu gibi önceden hazır olduğuna dikkat çekti.

İşte İlhan Cihaner’in Odatv’ye yaptığı açıklama:
Bu davanın hukuk içerisinde değerlendirilmesi çok güç. İlk başta görevli olan hakimlerin, bu görevlerinden alınması/ayrılmak zorunda bırakılmaları, özel hayatlarının deşifre edilerek bu hakimlerin yıpratılması, siyasi baskılar bize sürecin ilk başında hukuk dışılığın yaşandığını göstermekteydi. Hani Napolyon’a atfen anlatılır işte orduda durum kötüye gidince komutanlardan birisi gelip gerekçeleri sıralamaya başlar. ilk gerekçe; ‘barutumuz bitti’ deyince ‘tamam gerisini anlatmana gerek yok’ der. Aslında ilk baştaki tutum, özellikle hakimlerin doğal yargıç ilkesi dışında özel olarak belirlenmiş olması, belli kararları veren hakimlerin hukuk dışı yöntemlerle ayıklanması, açıkça ‘baskı var’ diyerek bazı hakimlerin ayrılmak durumunda kalması bize olabilecekleri özetliyordu. Bunları söylediğinizde bile aslında çok fazla detaya girmeye gerek duymadan, bu süreci; hukuk dışı adil yargılama ilkelerini sonuna kadar ihlal eden durum olduğunu tespit etmemiz için yeterli bir veri olur. Ama daha süreç ilerledikçe ceza yargılama hukukunun ne kadar evrensel ilkesi varsa hepsinin çok kaba bir şekilde ihlal edildiğini gördük tabi ki…

BU DAVADAN ADİL BİR KARAR ÇIKMASI MÜMKÜN DEĞİL
Kişisel olarak benim için zaten Ergenekon davası hiçbir zaman inandırıcı olmadı. Sadece ilk soruşturma başladığı zaman ‘acaba mı?’ diye kafamda bir soru işareti oldu. Ama suçlamaların zayıflığı, ceza muhakemesi hukukuna hakim olunması gerekeceği ilkelerin hiçbirinin uygulanmadığını görünce bunun başka bir süreç olduğunu gördük. O anlamda en azından benim için hiçbir zaman -başlangıçtan itibaren- inandırıcı olmadı. Fakat gelinen noktada hem uzun tutukluluk süreci hem de bu davalar üzerine inşa edilen inanılmaz paradigma davalardan adil bir sonuç çıkması ya da mahkumiyet dışında bir sonuç çıkması ihtimalini sıfıra düşürdü. Yani artık neredeyse varlığını buna bağlamış devasa bir endüstri diyebileceğimiz Ergenekon endüstrisi var. Bu davada gazeteci var, hukukçu var, politikacı var ve en önemlisi böyle mahkemeler var. Dolayısıyla şu aşamadan sonra ceza yargılamasında delillerin tartışılması aşaması da göz ardı edildiğini göz önünde bulundurursak bu davadan adil bir sonucun çıkması bireysel olarak bile mümkün değil. Mahkumiyet çıkacaktır aynen Balyoz’da olduğu gibi.

BU TÜR DAVALARA İMKANSIZ DAVA DİYORUM
İnanın bana bu dava ile ilgili olarak hakimlere, bu davanın savcılarına yargılananlarla ilgili çok da detay olmayan sorular sorsak, inanın doyurucu bir cevap veremeyeceklerdir. Ama şimdi öyle bir külliyat oluştu ki; milyonlarca sayfadan oluşan deliller, binlerce sayfadan oluşan iddianame, birbiriyle ilgisiz alakasız eylemleri toparlayıp 16 gün içerisinde mütalaa hazırlayacak savcı. Bu kişiler savunmalarında ne söylemişti ya da her bir sanık ne demişti, iddianamede ne vardı, birleştirilen davalarda bu kişilerle ilgili ek klasörlerinde lehe aleyhe ne vardı, bunun kontrolü mümkün değil. Onun için bu tür davalara ben imkansız davalar diyorum. Milyonlarca sayfalık bir ek delil klasöründen bahsediyoruz. 16 gün içerisinde bunların gözden geçirilip mütalaa hazırlanması ancak şu şekilde mümkün olabilir; aynen Balyoz’da olduğu gibi, daha önce iddianamelerden hazırlanmış, polis fezlekelerinden hazırlanmış hazır mütalaalar var. Dolayısıyla ben mütalaaların hazır, kararlar hazır olduğuna ve hiçbir kimseyle ilgili beraat kararı vereceğine inanmıyorum.

BU DAVA DÜNYA HUKUK TARİHİNE YÜZ KARASI OLARAK GEÇECEKTİR
Bu kadar süreyle tutuklu bıraktıkları bir kişiye beraat kararı vermeleri biraz önce bahsettiğim hem o endüstrinin hoşuna gitmeyecektir hem de o paradigmayı yıkacaktır. Kurdukları taktiği çökertecektir. Bunun üzerine bizim zaten DGM’lerden miras aldığımız sakat bir yargılama kültürünü de koyunca, bu davadan adalet çıkmayacağı bellidir. Maalesef dünya hukuk tarihine ve ülkemizin tarihine yüz karası bir sayfa olarak geçecektir.

ERGENEKON’A NE SUÇ ATFETTİLERSE BU DAVAYI KURGULAYANLAR ONLAR
Yurttaşlarımıza bir yanlış algıdan da bahsetmek istiyorum. AKP, kafasındaki toplum tasarımını hayata geçirebilmek için kullandığı davalardan birisi ve en önemlisi Ergenekon. Çünkü özünde Ergenekon’a atfettikleri her ne ise aslında bu davayı kurgulayanlarda onlar. Ben bundan adım gibi eminim ve sadece Ergenekon’da değil Odatv, Devrimci Karargah, Hopa, Redhack davası ve benzer birçok davayı dahil edebiliriz. Balyoz davasını özellikle dahil edebiliriz. Bu davaların tamamı AKP’nin kafasındaki toplumu hayata geçirebilmek için kullandığı hukuk dışı manivelalardır. Dolayısıyla bazı yurttaşlarımızın orda yargılanan kişilerin siyası konumlarından ötürü, kendilerinden farklı bir dünya görüşünde olmalarından hareketle Silivri’deki yargılamalara uzak kaldılar. Kimisi KCK’daki hukuksuzluklara dikkat çekti. Özellikle liberal kesimde Ergenekon gibi davalar haklıymış gibi bir yaklaşım içerisinde oldular. Oysa bu süreci kurgulayanların tam da yapmak istedikleri şey -büyük tuzak- buydu. Onun için ben tüm yurttaşlarımızı hukuktan, adaletten, bu ülkede barış içerisinde birlikte yaşamaktan yana olan, sadece cumhuriyetçi refleksleri olanları değil, sadece Kemalistleri, CHP’lileri, orada önderleri yargılanan işçi partilileri değil, hukuktan adaletten yana olan tüm yurttaşlarımızı en azından orada ne olup bittiğini görmek için Silivri’ye çağırıyorum. Çünkü bu bir tarihsel sorumluluktur. Pınar Selek davasındaki hukuksuzluklar adaletsizlikler ne ise, Hrank Dink davasındaki hukuksuzluklar adaletsizlikler ne ise, KCK’daki hukuksuzluklar adaletsizlikler ne ise, Odatv’deki hukuksuzluk adaletsizlik ne ise, Balyoz’da Ergenekon’da da aynısı var. Üstelik çok daha fazlası var. Çünkü Ergenekon bunların pilot davasıydı. Özellikle entelektüel düzeyde uygun ortamı sağlayan, biraz önce bahsettiğim bu Ergenekon endüstrisi diyebileceğimiz yapıya fırsat veren, onun hayat bulmasını sağlayan bir davaydı. Tüm yurttaşlarımızın ön yargılarını bir tarafa bırakarak bu davaya ilgi göstermelerini ve Silivri’de olmalarını rica ediyorum.”