CHP, Gezi olaylarını Avrupa Birliği'nin Sofya toplantısına taşıdı

CHP, Gezi olaylarını Avrupa Birliği'nin Sofya toplantısına taşıdı

PES Yönetim Kurulu'nun da gündemine de taşındı Türkiye üyelik müzakerelerinde bölgesel politika ve temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren başlıkların hızla açılmasının Türkiye'de daha iyi bir demokrasi mücadelesi açısından önemi CHP tarafından vurgulandı.

Kader Sevinç
CHP Avrupa Birliği Temsilcisi


Sofya'da gerçekleşen Avrupa sosyal demokrat ve ilerici partilerinin şemsiye partisi PES'in Konsey toplantısında CHP Avrupa Birliği Temsilcisi ve PES Yönetim Kurulu Üyesi Kader Sevinç Avrupa'nın geleceğine ilişkin bir konuşma yaptı.
Konuşmasında da Gezi hareketi ve Avrupa Birliği sürecinin devam etmesine de değinirken, AB üyelik müzakerelerinde başlıkların açılması için çok sayıda Avrupalı bakan ve siyasetçi ile yoğun temaslar gerçekleştirdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Almanya ve Hollanda Başbakanlarına yazdığı AB müzakere başlıklarını açmaya davet eden mektuptan sonra CHP Türkiye'nin AB üyeliği için girişimlerini Sofya'daki konsey toplantısına da taşımış oldu.
Konu ayrıca PES Yönetim Kurulu'nun da gündemine de taşındı Türkiye üyelik müzakerelerinde bölgesel politika ve temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren başlıkların hızla açılmasının Türkiye'de daha iyi bir demokrasi mücadelesi açısından önemi CHP tarafından vurgulandı. Türkiye'nin AB/ABD arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı müzakerelerinde gözlemci olması gerektiği de ifade edildi.
Aslı İngilizce olan konuşmanın Türkçe çevirisi:
Sevgili Dostlar,
Türkiye’de çocukluğumun geçtiği yıllarda “Avrupa” okul kitaplarımız, televizyon, medya, aile ve dost sohbetlerinin içindeydi daima. Avrupa umut demekti. Avrupa sıkça bir gelecek hayali ile ilişkilendirilirdi. Barış için, daha yüksek ekonomik standartlar ve sosyal ilerleme için hayaller. Gerçeğe dönüşmekte olan bir hayal. Dünya’nın geri kalanı için bir “en iyi demokrasi uygulaması”.
Daha sonra Avrupa, Avrupa entegrasyonu ve uluslararası ilişkileri daha iyi öğrenmeye başladığım dönemde, Berlin duvarının yıkılmasının ardından ve küresel kriz ve 11 Eylül’den önce Avrupa daha da ihtişamlı bir fikir halini aldı. Vaclav Havel’in “Güçsüzün gücü” makalesindeki görüşlerinin okunduğu yıllarda Avrupa güçlü bir hayaldi mutlaka.
Avrupa’nın gücü ülkeler arası dayanışma, demokrasi ve somut sosyal ve ekonomik gelişmeye dayanırdı. Muhtemelen 4,5 milyar yaşındaki bu gezegenimizin üzerindeki kısa insanlık tarihinin en etkileyici dönemi.

Avrupa’nın 21. yüzyılı iyi başlamadı. Küreselleşme çok boyutlu hızlandı: yeniden yükselen Asya’dan ile fazla rekabet, ekolojik sistemin çökmesi, sorunlu güvenlik alanları, dönüştürücü teknolojilerin hızlı yükselişi...
20. yüzyılda Avrupa ve uluslararası çevresi için pek çok alanda değişiklik var. Değişmeyen az konudan biri ise neredeyse 50 yıllık Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne adaylık üyelik süreci oldu.
Gezi hareketinin Türkiye’de bir kez daha ortaya koyduğu gibi Türkiye’de toplumumuzun çoğunluğu için Avrupa hala iyi bir hayal. Biz Türkler inatla istenen bir hayalin gerçekleşeceğine inanırız.
Bu hayal gecelerimizi daha konforlu ve günlerimizi daha umutlu hale getirmek amaçlı değil. Bu temel gerçekler ve arzuların güçlü bir Avrupa için buluşmasıyla ilgili. Avrupalı değerlerin özü ile ilgili. Demokrasi, hukuk devleti, kadın hakları ile birlikte günlük yaşamımızı yakından ilgilendiren gıda güvenliği, temiz hava, şeffaf kamu ihaleleri...
21. yüzyılda zayıflamış bir liderlik, yapay medya haberleri, iletişim eksikliği çeken, çağımızın sorunlarına göğüs germekte ne mantıklı ne de şiirsel olamayan korku dolu siyasetçiler ile bu Avrupa hayali yaşatılamaz. Çağımızın zorlukları ve sorunları Avrupa Birliği’nin daha güçlü bir siyasi birlik ve Türkiye gibi aday ülkelerin üyeliğini cesaret ve akılcı bir şekilde teşvik eden daha geniş bir coğrafya olmasını gerekli kılıyor. Bu Türkiye gibi Avrupa hayalinin dönüştürücü bir güç olmayı sürdürdüğü bir aday ülkenin gerçek bir Avrupalı demokrasi ve sosyoekonomik sistem haline gelmesi anlamını taşıyor.
Sevgili Dostlar,
Avrupa hayali, Avrupa ve dünya vatandaşları için gücünü tekrar kazanmalıdır. Daha iyi bir 22. yüzyıl için tazelenmiş, güçlenmiş bir Avrupa hayali ile anılan bir 21. yüzyıla sahip olmamızı diliyorum.
Bugün karşımızda yanıtlanmayı bekleyen soru:
Bu Avrupa hangisi; Güç hayali mi? Hayallerin gücü mü?
Çok sayıda Avrupalı şairin bir araya gelerek yazdığı ve Passaporta tarafından yayımlanmış olan “Dizelerle Avrupa Anayasası” kitap projesinden bir kaç dizemi bu vesileyle paylaşmak istiyorum:
Hisset ötekinin ritmini
Al senin bu ısırgan, denizlalesi
Ezgilerinle tara Ege’nin saçlarını
Okşa Kuzey Denizi’nin tuzlu tenini
Beni hatırla Avrupa!”