Cemaat YAYLIM ATEŞ te..

Cemaat YAYLIM ATEŞ te..

Kendilerini Hizmet hareketi olarak adlandıran CEMAAT, son günlerde özellikle Sosyal Medyada çok yer verilen CEMAAT - AKP Kavgasına, gündemdeki ana başlıklar hakkında açıklamalarda bulunarak CEVAP VERDİ.. Bu açıklamayı özetliyor ve Satır aralarında yatan m

CEMAAT,  açıklamasını Gazeteci ve Yazarlar Vakfı aracılığıyla yaptı. Gündeme ilişkin başlıklar ve özetlerle bu açıklamaları sunacak, ardından ana konuların üzerinden geçeceğiz.. İşte o AÇIKLAMA



Son dönemde giderek artan Cemaat ile ilgili olarak karalama ve yanlış bilgiye dayalı yönlendirme kampanyalarına cevap vermeyi zorunlu görüyoruz.

1.    İddia: “Gezi parkı eylemlerinin arkasında Hizmet Hareketi vardı”

Bu iddia asılsızdır. İnsanların şiddete başvurmayan barışçıl protesto hakkına demokrasiye saygının gereği karşı değiliz Ancak, bu tür protestolara katılmayı teşvik etmeyiz. Gezi olaylarına Cemaate sempati duyan bazı kimselerin çevreci duyarlılıklarla ve kendi şahsi iradeleriyle ilk günlerde olumlu bakmış olmaları, bizim topyekûn  bir komplo içinde olduğumuz anlamına gelmez.

Fetullah Hoca Eylemcilere çapulcu denmemesini istemiştir, Bizim tavrımız AKP nin hazırladığı Gezi raporundaki ‘Hükümetin Gezi olayında stratejik hata yaptığı’ tespitinden  farklı değildir.

Pozisyonu itibarı ile her türlü istihbarata sahip olan  Başbakan, ‘Gezi komplosu’nun arkasında Hizmet Hareketi’nin olduğunu düşünseydi Kazlıçeşme mitinginin ardından Türkçe Olimpiyatlarında Cemaate yönelik övgüleri  yapmazdı.

2.     İddia: “Gezi Eylemcilerini Cemaate yakın savcı ve hâkimler tutuklamayıp salıvermiştir ”

Bütün savcı ve hakimler kamu görevlisidir. Görevin ifası konusunda yanlışlıklar varsa sorumluluk Adalet Bakanlığı ve HSYK’ya aittir. Kaldı ki, son dönemde Hizmet’e yakın olduğu iddia edilen yargı mensuplarının zaten tasfiye edildiği de kamuoyunun bilgisi dahilindedir.

Ergenekon davalarını gayrimeşru hale getirmek için “Cemaatçi yargı” ithamının tepki görmemesi son derece düşündürücüdür.
 

3.    İddia: “Cemaatle bağlantılı polisler, eylemcilerin çadırlarını yakarak ve Gezi eylemlerine sert müdahale ederek eylemlerin büyümesini sağladı”

Kolluk güçleri kamu görevlisi olup İçişleri Bakanlığı’nın emrindedir. Bu yapılanları Cemaate mal etmek mantık dışıdır. Olayların ilk başladığı andan itibaren bütün müdahale talimatlarının Hükümetten geldiği ve çadırları belediye zabıtasının yaktığı daha sonra ortaya çıkmıştır.

Başbakan Erdoğan, Emniyet güçlerine talimatları kendisinin verdiğini ifade etmiş, Emniyet güçlerine destek çıkan açıklamalar yapmış ve nihayet onları olaylardaki performanslarından dolayı ödüllendirmiştir.

 

4.    İddia: “Cemaat Mısır’daki darbeye karşı çıkmıyor”

Bu yaklaşım ile Cemaatin kamuoyu nezdindeki itibarının yıpratılmaya çalışıldığı açıktır. 

Fetullah Hoca acıkca belirtmiştir ki Mısır’da meşru ve seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’ye karşı yapılan müdahale bir darbedir ve hiçbir şekilde tasvip edilmesi düşünülemez.

Cemaate yakın olan medya organlarının tüm yayınları net bir şekilde darbe karşıtı olmuştur

5.    İddia: “Alternatif iktidara giden yol Pensilvanya’dan geçer. İktidara alternatif arayanlar  Gülen ile görüşüyor”

Bir sivil kanaat önderinin insanlar tarafından ziyaret edilmesinin alternatif bir iktidar arayışı olarak sunulması  hem yanlış hem yanıltıcıdır. Hükümetin birçok üyesi de defalarca Fetullah Hoca ile görüşmüştür.

Görünen o ki, gurbette ziyaretçilerini hazmedemeyenler var. Unutulmamalı ki, özgür bir insanın en temel demokratik haklarıyla bağdaşmayan bu saygısız tavır bir tür tecrit çabası olarak algılanmaktadır.

6.    İddia: “Cemaat, bürokrasi üzerinden vesayet kurmak ve iktidara ortak olmak istiyor”.

Bu abesle iştigaldir.

Demokrasilerde, seçimle gelen yönetimler yine ancak seçimle gitse bile, vatandaşların ve sivil toplum aktörlerinin iki seçim arasında her konuda eleştirilerde ve tavsiyelerde bulunmaları, devlet yönetimine karışmak olarak asla görülemez.

Seçilmiş meşru iktidarların her an denetim ve gözetimi, katılımcı demokrasinin en tabii bir gereğidir. Toplum, bu hak ve hatta sorumluluğu sivil toplum örgütleri, muhalefet partileri ve özgür ve eleştirel medya aracılığıyla yerine getirir.

Her hangi bir tavsiye veya eleştiride bulunan sivil toplum oluşumlarına, “siyasete karışma”, “ parti kur”, “seçimleri bekle” demek demokratik sistemin ruhu, norm ve değerleriyle bağdaşmaz ve kabul edilemez.

Demokratik bir ülkede, liyakat ilkesi çerçevesinde bürokrasiye girmiş Hizmet gönüllülerinin olması doğaldır. Vatandaşların  kendi devletinde görev almasının “devleti ele geçirme”, “devlete sızma”, “vesayet kurma” veya “paralel iktidar oluşturma” şeklinde sunulmasının iyi niyetle açıklanması mümkün değildir 

Hukuka aykırı davrandığı ve yöneticilerinin emirlerine uymadığı ileri sürülen bürokratlar varsa, bunlar deliller ışığında yine hukuka uygun şekilde soruşturulmalı ve bir an önce yargıya havale edilmelidir.

“Vesayet oluşturma” ve “iktidara ortak olma” iftiralarıyla, bürokratik katmanlarda belli toplumsal kesimlerin tasfiye edilmesi ve dışlanması amacı varsa, bu hukuk ve demokrasinin en temel ilkelerine aykırıdır. Halkın iradesiyle seçilmiş iktidarların idari tasarruflarına tabii ki saygılı olunmalıdır; ancak  insanların Hizmet Hareketi’ne nispet edilerek anayasal bir suç olan fişlenmesi ve sonra da tasfiye edilmesi demokratik değildir. 

7.     İddia: “Hizmet, Kürt sorununun çözümü sürecine karşı”.

Cemaat çözüm sürecini en başından beri desteklemiştir.

Fetullah Hocanın söylemleri, hükümetin Kürt sorununun çözümü konusunda bugüne kadar takip ettiği çizginin ilerisindedir.  Gülen, anadilde eğitim konusunun bir insan hakkı olduğunu ifade etmiştir.

Çözüm süreciyle  ilgili avsiye ve ikazlar  çözüm karşıtlığı olarak görülemez/gösterilemez.

Cemaatin açmış olduğu okullar, Irak Kürdistan’ında zaten 20 yıldır Kürtçe eğitim yapmaktadır. Türkiye’nin ilk yasal özel Kürtçe televizyonu da Cemaate gönül vermiş müteşebbisler tarafından açılmıştır.

Hükümetin net bir şekilde arkasında durduğu KCK davalarının faturasını Cemaate mal etmek topluma yanlış algılar pompalamaktır

 

8.    İddia: “Hizmet 7 Şubat’ta Başbakanı tutuklayacaktı”.

Bu çok açık iftiradır.

Cemaat, 9 ay öncesindeki seçimlerde yeni anayasa için cansiperane çalışırken neden bir anda komplocu ilan edilmektedir?

Kendisine yakın medya ve sivil toplum örgütleriyle ülkedeki her türlü demokratikleşme çabasını ve derin yapıların ve ilişkilerin ortaya çıkarılmasını destekleyen, Ergenekon soruşturması ve davalarına  destek olan Cemaat Hareketi’ne yakın medya organlarının, KCK bağlantılı MİT soruşturmasını da bu süreçlerle bağlantılı görerek, olumlu bakması, Başbakan’a karşı bir komplonun içinde olunduğu iddiasını asla doğrulamaz.

Cemaate gönül verenler, AKP'deki hukukçu vekillerin ve yöneticilerin bu art niyetli iftiraların devam etmesine neden göz yumduklarını bir türlü anlayamamakta ve gönül kırgınlığı yaşamaktadırlar. 

 

9.     İddia: “Hizmet, seçimlerde bazı parti ve kişiler ile ittifak yapacak”.

Cemaat, bugüne kadar hiç bir parti ile ittifak yapmadığı gibi bundan sonra da hiç bir parti ya da kişi ile ittifak yapmayacaktır.

Hizmet Hareketi, siyasi partilerle ittifaklar yapmamakla birlikte, demokrasi, çoğulculuk, insan hakları, inanç özgürlüğü, adalet gibi temel ilkelerine uygun politikaları ve uygulamaları hangi parti tarafından yapılırsa yapılsın, partizan olmadığı için, destekler. Bu sadece demokratik bir hak değil, aynı zamanda ülkeye ve gelecek nesillere karşı sorumluluğun gereğidir. Hareket, tersi durumlarda, yine partizan olmadığı için, siyasetteki uygulamaları eleştirmekten ya da tavsiyede bulunmaktan çekinmez. Bu, ülke menfaatlerini gözeten, prensipler doğrultusunda olan ve siyasi partiler üstü bir yaklaşımdır.

 

10.İddia:  “Başbakan’ın odasına böceği Hizmet’e yakın çevreler koydu” iddiası

Cemaatin “Başbakan’ı dinlemek” gibi açık bir iftirayla yıpratılmaya çalışılması asla kabul edilemez.

Konusu bariz suç teşkil eden böyle bir iddianın gereğinin yapılmamış ve hala yargı yoluyla aydınlatılmamış olması ise düşündürücüdür. Hizmet Hareketi’ni töhmet altında bırakmaya matuf algı oluşturma çabalarının ifadesi olan beyan ve yazıları kınıyoruz. Sorumluların bulunup ortaya çıkarılması yerine ortalıkta bazı tezviratların dolaşması ve ithamların yapılması başka karanlık amaçların güdüldüğünü akla getirmektedir.

Konunun bütün yönlerinin aydınlatılması, tertipçilerinin bir an önce bulunup ve hak ettiği cezanın verilmesi hükümetin ve yargının sorumluluğundadır.

 

11. İddia: “Fethullah Gülen neden Türkiye’ye dönmüyor? ABD’de olduğu için ABD etkisinde.”

Bu iddia ve iftiraları dile getirenler  aynı zamanda ABD’nin dünyanın her yerine hakim olduğunu da dile getirmektedirler. Hoca Türkiye’ye dönse de bu etkiden nasıl kurtulmuş olacaktır?  Hatta ilk kurulduğu zamanlarda AKP’ye bile ABD projesi diyenler olmuştur.

Hoca‘Türkiye'ye dönmeyi çok arzu etmekle birlikte endişeleri izale oluncaya kadar dönmeyi düşünmemektedir’ 

Hoca, Türkiye’deki hızlı gündemlerle ve kendisine yönelecek medya ilgisi ve saldırıları ile ilgili açık bir şekilde: “Türkiye'ye ne zaman gelirsem geleyim o gün fırtınayı koparanlar, hortumları meydana getirenler, isnatlarda bulunanlar, idam fermanı kesenler yine aynı şeyleri yapacaklar."demektedir

Cemaate karşı ‘bir savcı 3 polisle Cemaati terör örgütü ve çete kapsamına sokarız, bitiririz’ gibi karanlık niyetleri ifade ediyor olmaları, buna ilave olarak dershanelerin kapatılma düşüncesini ‘Cemaata had bildirme’olarak gündeme getirmeleri ve Cemaate bağlı kişilerin bürokrasiden tasfiye edildiğini ifade etmeleri ne acıdır ki derin devlet refleksi ve post modern darbe dönemi planlarını hatırlatmaktadır.

Milletimizin fedakârlığı ile açılmış ve büyük hizmetlere vesile olmuş bu kurumların had bildirmek için kapatılması iddiası hiçbir aklıselim ve vicdan sahibinin kabul edebileceği bir durum değildir.
 

Faaliyet gösterdiği 150 ülkede gerek yetkililerden ve  o ülkelerin insanlarından çok olumlu tepkiler alan Cemaat, bugüne kadar hiç bir yerde, hukuka, demokrasiye ve insan haklarına zıt hiç bir tavrın içerisinde olmamıştır, olamaz. Cemaat,  hatalarının tespit edilmesine ve yapıcı eleştiriler getirilmesine sonuna kadar açıktır . Ancak, yanlış ve yanlı bilgilendirmeye dayalı karalama kampanyalarına sessiz kalınması mümkün değildir. 


AÇIKLAMANIN TAMAMIhttp://gyv.org.tr/Haberler/Detay/2454/