Çandar Kafa,Erdoğan Orta doğu Aktörü Olsun, Reyhanlı Halkı Ölsün !

Çandar Kafa,Erdoğan Orta doğu Aktörü Olsun, Reyhanlı Halkı Ölsün !

Radikal'deki köşesinde Cengiz Çandar öyle bir yazı kaleme aldı ki, sadece spotta bile yazdığı inanılmaz cümleyi koymam yeterli olacak. Diyor ki Çandar, “Reyhanlı’daki patlamaları ve şimdiye dek herhangi bir benzeri olayda görülmemiş yükseklikteki can kayb

A.Mümtaz İdil

Hiç bulaşmaya niyetim yoktu. Bulaşmak başlı başına bir sorun çünkü. Yazdığınız yazılarla, gösterdiğiniz kanıtlarla bu adamları “aklın” çizgisine getirme olanağınız yok. Bu yüzden de boşa çaba.

Ama Cengiz Çandar’ın bugün Radikal’de yayınlanan yazısını okuyunca, artık burnumu sokmanın zamanı geldiğini düşündüm. Böylesine yapış  yapış, böylesine AKP kokan, böylesine “af dileyen” bir yazıyı son zamanlarda bu denli “şöhretli” bir kalemden okumamıştım.

Bütün öne sürülen argümanları yok kabul edip, burnunun doğrultusuna yazılmış bir yazı.

Neden mi?

Başlayalım. Konu elbette Reyhanlı’da meydana gelen patlamalar. Henüz failleri saptanmış değil. İçişleri Bakan’ı Muammer Güler 9 kişinin gözaltına alındığını söyledi, bunu tüm dünya ajansları ve gazeteleri geçti, ama ardından tek bir satır bile yayımlanmadı. Şimdi dünya medyası bu açıklamanın altının doldurulmasını bekliyor haklı olarak.

Suriye sınır komşumuz. Cengiz Çandar’a göre Türkiye, Suriye’de olanlara sırtını dönenemezdi. Ortdaoğu’da söz sahibi bir ülke olarak kendini göstermek zorundaydı. Çandar yanlışların yapıldığını söylüyor ama hemen ekliyor: “Türkiye, Suriye’den ve Ortaoğu’dan uzak durmalıydı, şeklindeki bozguncu ve Soğuk Savaş dönemi statükoculuğunu benimsediğim sonucu çıkmasın. Türkiye, Suriye’ye ilişkin bir dizi yanlış yapmış olmakla birlikte, bunu alternatifi, Suriye’ten ve Ortadoğu’dan uzak durmak asla değildi.”

"Kaçınılmaz maliyet"

Asıl acıklı ve kabul edilemez olanı ardından geliyor: “Reyhanlı’daki patlamaları ve şimdiye dek herhangi bir benzeri olayda görülmemiş yükseklikteki can kaybını, Ortadoğu politikasında ‘etkin bir aktör’ olmanın ‘kaçınılmaz maliyetlerinden biri’ olarak görmek gerekiyor.”

Burada bir dakika duralım: Reyhanlı’da ölenler bir “maliyet” olarak görünüyor “insana değer verdiğini söyleyen, düşünen, bağıran, çırpınan” köşe yazarımız tarafından. Bunun maliyeti içinde kendi canı olmadığı için, 50 insanın ölümünü, Habertürk kanalının “bilanço” olarak nitelemesi gibi, “maliyet” olarak niteliyor.

Yani kapitalizmin geldiği noktayı düşünün artık: İnsan hayatı tam anlamıyla metalaşmış durumda. İstanbul’da sırça köşkünde oturup da, 50 insanın ölümünü “maliyet” olarak elbette çok kolay. Ama hükümeti haklı çıkaracağım diye bu insanların kurban verilmesini kaçınılmaz maliyet göstermek de çok “alçakça”.

Üzülmüş gibi, “bu, tatsız bir gerçek ama maalesef böyle,” diye de ekliyor. “Böyle bir maliyetten uzak kalmak için Türkiye’nin Suriye’de olan bitenden uzak durması gerekmez miydi?”

Kendi sorusuna kendi cevap veriyor: “Hayır, bu mümkün değildi.”

Neden Cengiz Çandar, neden burnumuzu Suriye’nin içişlerine soktuk? Suriye’de yaşanan dikta rejimiyse eğer, Suudi Arabistan’da, İran’da, Birleşik Arap Emirlikleri’nde, Yemen’de, Sudan’da yaşanmıyor mu?

Tek neden sınır komşumuz olması mı?

Gerekçe, Türkiye’nin Ortadoğu’da ‘etkili bir aktör’ olması mı şimdilik 50 olan can kaybı? Yani bu kaçınılmaz maliyetler sürecek ve biz de Esad’a küfür etmeye, iki senedir yerinden bile kıpırdatamadığımız devlet başkanını suçlamaya devam mı edeceğiz?

Yanlışlar yapıldığını söylüyor Cengiz Çandar, bunun maliyetinin de olacağını söylüyor. İyi mi?

"Fail belli: Suriye rejimi"

Elinde hiçbir veri olmadığından eminim, olsa çarşaf çarşaf yayınlardı: Reyhanlı’daki patlamanın failini hemen bulmuş durumda köşe yazarımız: “elbette Suriye rejimi”…

Dayandığı nokta içler acısı: “Bu cins patlayıcı yüklü arabalarla yüksek can kaybına yol açacak eylem türünün, Suriye’nin ‘özel uzmanlık alanı’ olduğu bilinir.”

Sanki Özgür Suriye Ordusu başka bir ülkeden Suriye’ye kotarıldı ve sanki aynı yöntemler onlar için “özel uzmanlık alanı” değil…

Böyle devekuşu gibi kafayı kuma gömerek yazı yazılır mı kuzum Çandar? Bu kadar kör olunur mu? Biri Suriyeli de öteki hangi ülkenin vatandaşı?

Yazının neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Reyhanlı’nın merkezinin Özgür Suriye Ordusu ve İslamcı direniş guruplarının cirit attığı bir yer olduğunu söylüyor. Yani şunu diyor bir anlamda Çandar: Kendi kendilerini bombalayacak halleri yok ya…

Kimyasal silah kullanma olayına gelince: BM’nin üst düzey yetkililerinden biri geçen hafta açıklamış ve ÖSO’nun kimyasal silah kullandığına ilişkin kuşkularını dile getirmişti.

Ama hayır, Türk yetkililer kimyasal silahı Suriye rejiminin kullandığını söylediler ya, Çandar ona uymak zorunda. Kim ki BM? Zaten “kınama” dışında hiçbir şey yapmayan bir “amatörler kulübü”.

İçişleri Bakanı’nın, “Olayın faillerinin tespitiyle ilgili çalışmalar büyük oranda tamamlanmıştır. Saldırıyı düzenleyen örgüt ve mensuplarının Suriye’deki rejim yalısı El Muhaberat örgütüyle bağlantılı oldukları belirlenmiştir…” sözlerini kendine dayanak alan Çandar, Suriye Enformasyon Bakanı Omran al-Zoubi’nin açıklamasına hiç yer vermiyor. Ne diyordu Zoubi? “Saldırılarla hiç ilgimiz yok. Bu, Suriye hükümetinin davranış biçimine uymaz.”

İçişleri Bakanı Muammer Güler ne diyor: “Olayın Suriyeli sığınmacılarla, Suriye muhalefetiyle ilgisi olmadığı kesindir.”

Çandar, bu tespitin de yanlış olduğunu söylüyor, ama bakın nasıl: “Tabii ki onlarla ilgisi var. Hedef Türkiye ama Türkiye, Suriye muhalefetine ev sahipliği yaptığı ve Suriyeli sığınmacıların cenneti olduğu için hedef.”

Nereden tutsanız dökülen bir yazı. Suriye’nin cesaretini Türkiye’deki iç siyasetin kutuplaşmasından aldığını söyleyerek, arada muhalefete de çakıyor Çandar ve bir puan daha alıyor.

Değer mi Çandar, değer mi? Bir kalemde 50 canı silmeye değer mi? Kaçınılmaz maliyet yakıştırmasına değer mi?