Bizim Diktatör

Bizim Diktatör

“Bu kadar iğrenç, aşağılık haberler hiç görmedim.

PARTİ MECLİSİ TOPLANTISIN DA KONUŞTU

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şu anda Türkiye’nin, Hitler Almanyası’ndaki “Führer’e doğru çalışma” döneminden geçtiğini belirterek, merkez ve yandaş basını Führer’e çalışmakla suçladı. CHP’de herhangi bir kavga olmamasına karşın bugün CHP’de kavga olacağını yazan gazetelere sert tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Bu kadar iğrenç, aşağılık haberler hiç görmedim. Ne kavgası var CHP’de?” diye sordu. Diktatörlüğe bir kaç adım kaldığını belirten Kılıçdaroğlu, Başbakan’a Erdoğan’a ilk kez “Bizim diktatör” dedi. Kılıçdaroğlu, AKP’nin yeni anayasada masadan kaçmanın yolunu aradığını belirterek, “Görüyormusunuz masaya oturmanın yararlarını şimdi” diye konuştu.

“BOYNUNUZDA TASMA VAR MI DİYE SORSALAR...”
 
Demokrasilerde 4. güç var; medya. Bugün Türkiye’nin en temel sorunlarından birisidir medya özgürlüğü. Yine anayasa yazıyor, basın hürdür sansür edilemez. İstediği kadar yazsın. AKP’nin medyası var artık. Bir Başbakanın çıkıp beğenmediği köşe yazarlarına “Sizin boynunuzdaki tasmaları çıkardık” dediği zaman en azından aynı düşüncede olmayan diğer gazetecilerin Sayın Başbakan bu hakareti yapamazsınız dediklerini duydunuz mu? Duymadınız. Peki birisi yarın kalkıp onlara dese “Sizin boynunuzda tasma mı var” diye sorsa ne diyecekler acaba? Gazetecilerin bu kadar aşağılandığı bir demokrasiye demokrasimi denir? Medya patronu bile Sayın Başbakana soruyor kimi köşe yazarı olarak görmek istersiniz. Ve bunu da Başbakan gayet rahat bir şekilde televizyonlarda söylüyor. Bana sordular kimi görmek istiyorsunuz bende şu ismi verdim diyor. O patrona da sormak lazım siz gazete patronu musunuz yoksa Recep Tayyip Erdoğan’ın emri ve koruması altında görev yapan birisi misiniz? 
 
“MEDYA ÜZERİMİZE GELİYOR”
 
En sert eleştirileri yapacağız. Medya üzerimize geliyor biliyoruz, herkes biliyor. İstedikleri kadar gelsinler. Onlar tiraj kaybediyorlar. Bir iki namuslu gazeteci kaldı. Onlarında sonunu getirmek için çaba harcıyorlar. Her türlü baskıyı uyguluyorlar. Ne kadar baskı uygularlarsa uygulasınlar Cumhuriyet Halk Partisi’nin sesini kesemeyecekler. Hep beraber bu mücadeleyi götüreceğiz.
 
BASINA ÇARPICI “HİTLER” SORUSU
 
Hitler döneminde "Führer’e doğru çalışma" diye bir kavram vardı. Hitler bir şey söyler, herkes onu konuşur, Hitler bir şey söyler hemen onun milletvekilleri koşar kanun teklifi verirler, Hitler bir şey söyler onun arkasında toplum oluşturulmaya çalışılır. Führer’e doğru çalışmak. 
 
Gazeteci arkadaşlarıma soruyorum bu sürecin içine girip girmediğinizi hiç düşündünüz mü acaba? Toplumu bu sürecin içine soktuğunuzu hiç düşündünüz mü acaba? Bunu yaparken bizim demokrasimize kastettiğinizi hiç düşündünüz mü acaba? Ki o demokrasi için ağır bedeller ödendi. Kuvvetler ayrılığı var mı bu ülkede? Yok. Hitler’in ülkesinde de yoktu. Medya özgürlüğü var mı bu ülkede? Yok. Hitler’in ülkesinde de yoktu. Düşünceye ifade özgürlüğü var mı bu ülkede? Hayır yok. Hitler’in ülkesinde de yoktu. Führer’e doğru çalışma adım adım meyvelerini vermeye başladı.
 
“ÇOĞULCU DEMOKRASİ DEĞİL...”
 
İktidarın demokrasi anlayışı rakamlarla ölçülen bir anlayış. Benim şu kadar oyum var, parlamentoda bu kadar milletvekilim var. Senin oyun ne kadar? Şu kadar. Sen ancak o kadar konuşursun diyor. Çoğunlukçu demokrasiyi savunuyor, çoğulcu demokrasiyi değil. Onun içindir ki demokrasiyi tramvaya benzetiyor istediğim yerde inerim diyor.
 
Bütün bu konularda sadece parlamentodaki milletvekillerimizin değil, sadece Parti Meclisi üyelerimizin değil, sadece Cumhuriyet Halk Partisi il, ilçe başkanlarının değil, yöneticilerinin değil. Bu ülkenin aydınlarının da görevi var.
 
“BU KADAR AŞAĞILIK HABERLER GÖRMEDİM”
 
Bugün gazeteler yazıyorlar, Parti Meclisi toplanacak kavganın haberini veriyorlar. Bu kadar iğrenç, aşağılık haberleri hiç görmedim. Ne kavgası var Cumhuriyet Halk Partisi’nde? Ne kavgası var? Hiçbir kavgamız yok. Ama Führer’e doğru çalışmayı kendisine ilke edinenler bu haberleri yazarak toplumun nezdinde CHP’de kavga var imajı yaratmak istiyorlar. Yeri ve zamanı geldiğinde o gazeteleri de, o gazetecileri de teşhir etmek çekinmeyeceğim. İstedikleri kadar gelsinler. Hepsinin üstüne yürüyeceğiz.