BBC MHP VE BAHÇELİ'NİN ÇÖKÜŞÜNÜ BÖYLE YAZDI

BBC MHP VE BAHÇELİ'NİN ÇÖKÜŞÜNÜ BÖYLE YAZDI

Efsane genel Başkan Alparslan Türkeş'in ani ölümü ardından MHP'nin başına geçen Devlet Bahçeli uzun yılardır "Tek Adam" olarak yönettiği partisini 2 kez büyük bir çöküşün eşiğine getirdi.İşte MHP için son çöküşün analizi

 

Erdoğan'ın planlayarak Türkiye'yi götürdüğü 1 Kasım Erken genel seçimleri, sadece Türkiye'de değil tüm dünyada şok etkisi yarattı. Hiç kimse AKP'nin yeniden tek başına iktidar elde edeceğini beklemiyordu.

5 AY SÜREN KANLI VE BASKILI SÜREÇTEN İKTİDAR NASIL ÇIKTI

Türk Vatandaşlarının sadece 5 aylık kanlı ve baskılı bir süreç içerisinde bu denli fikir değiştirebileceğini ummamıştı. Şimdi Türk siyaseti ilk şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışıyor. Dünya ise bu sonucun seçimlerde hile yapılarak mı, yoksa Erdoğan ve ekibinin hazırladığı kusursuz bir starteji ile alındığını tartışıyor. İngilizlerin ünlü BBC yayin kuruluşunun, Türkiye Muhabiri Sinan Onuş tarafından hazırlanan bir analizde, 1 Kasım sonuçlarının Türkiye'nin geniş bir kesiminde sorumlusu olarak gördüğü MHP ve lideri Devlet Bahçeli mercek altına aldı.

MERAL ŞENER BASKISI

Analizde en çarpıcı tespitlerin başında ise Devlet Bahçeli'nin çok tartışılan ama bir türlü gerçekleşmeyen istifa konusu ele alınmış . Türk medyasında neredeyse hergün bir yenisi gelen MHP'li yönetici istifalarının Bahçeli üzerinde pek etkisi olmadığı görülüyor. Ancak ilginç bir yanıda Devlet Bahçeli üzerindeki baskı sadece "İstifa" etmesi yönünde değil. Koltuğunu MHP teşkilatları tarafından çok sevilen Eski Meclis Başkanvekili Meral Şener'e bırakması yönünde gelişiyor. Siyasi gözlemciler MHP'de Devlet Bahçeli'nin koltuğu mutlaka bırakacağını ama yerine kendi istediği birini getirmek isteyeceğini ileri sürüyorlar. BBC'nin Sinan Onuş analizi ise şöyle

OLAĞAN KONGEREYE KADAR İSTİFA ETMEYECEK

Devlet Bahçeli koltuğunu bırakmayı olağan kongreye kadar ertelemiş görünüyor. Bunun en önemli nedeni ise, olağanüstü kongre toplamanın zorlu bir süreç gerektirmesi.

MHP'nin olağan kongresini herhangi bir değişiklik olmazsa 2017 Mart ayında toplaması öngörülüyor.

Bin 241 kongre delegesi bulunan MHP'de olağanüstü kongreye gitmek için ise tüzükte 249 delegenin oy vermesi şartı yer alıyor.

Partiden sızan bilgiler, olağanüstü kongreyi talep edeceklerin yeterli imzayı bulamayacağı yönünde. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin de seçim gecesi görevinin başında olduğunu açıklaması sonrası parti içindeki muhalefetin 2017 yılına kadar bekleyeceği anlaşılıyor.

MHP'yi yakından tanıyan Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Yeniçağ gazetesi yazarı Doç. Dr. Kürşad Zorlu da bu fikirde. Zorlu, "Önümüzdeki günlerde bir sürpriz olmazsa, büyük ihtimalle bir yıl sonra birden fazla adaylı bir olağan kongre MHP'yi bekliyor" diyor.

MHP'de oy ve milletvekili kayıpları sonrası Ankara kulislerinde olağanüstü kongre söylentileri dolaşsa da parti içinde bir muhalefetin varlığı ya da bu yönde bir hazırlık olduğu bilinmiyor.

MHP Genel Merkezi ve teşkilatlar ise hangi seçim bölgelerinde darbe aldıklarını ve gerekçelerini anlamaya çalışıyor.

5 ayda yaklaşık 1 milyon 900 bin oy kaybeden MHP'nin yenilginin nedenleri konusunda yaptığı iç değerlendirmesinden herhangi bir ayrıntı henüz sızmış değil.

GELNEKSEL İDEOLOJİYİ AYAKTA TUTAN İLLER

Türkiye’nin hiçbir seçim bölgesinde birinci parti olamayan ve oy oranı yüzde 16.3’ten yüzde 12.3’e gerileyen MHP, özellikle oy deposu olan Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Yozgat, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Kütahya,, Afyon, Kastamonu gibi illerde büyük kan kaybı yaşadı.

Bu iller, MHP’nin geleneksel oy sahası olması dışında ideolojisini de öteden beri ayakta tutan iller arasında yer alıyor.

SEÇMEN CEZALANDIRDI

MHP, 2002 genel seçimlerinde seçmeni AKP’ye kaydığı için bu illerden az oy almış ve yüzde 10’luk ülke barajını geçememişti.

Kürşad Zorlu da bu tespitlere katılıyor ve özellikle 7 Haziran sonrasındaki duruşu nedeniyle MHP’nin, seçmeninin bir kısmı tarafından “cezalandırmış olabileceğini” söylüyor.

MHP’nin 'her şeye hayır diyen parti’ algısını kıramadığını aktaran Zorlu, şöyle devam ediyor:

“1 Kasım’da ortaya çıkacak olası bir koalisyonda MHP’nin nasıl bir tavır sergileyeceği de oy kaybında etkili oldu diyebiliriz. MHP, dört ilkesinde ısrar ettiğinde yine koalisyon kurulamaması sonucu ortaya çıkacaktı. Bu ihtimal, oy verecek vatandaşı etkiledi.”

AKŞENER VE TÜRKEŞ ETKİSİ

Birçok siyasi yorumcu, MHP’deki oy kaybının nedenleri arasında partinin önemli isimlerinden Meral Akşener’in aday gösterilmemesini ve Tuğrul Türkeş’in, seçim hükümetinde yer aldığı için ihraç edilmesini de sayıyor.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Direktörlerinden Nebi Miş, bu durumun AKP’ye oy verecek milliyetçi seçmenin bir kısmında “motivasyonu artırdığını” düşünüyor, ama her iki siyasi aktörün MHP’nin oylarının düşmesinde büyük etkisinin olmadığını dile getiriyor.

1 Kasım'daki seçim tablosunu en yakın tahmin eden araştırma şirketi A&G'nin sahibi Adil Gür de Türkeş ve Akşener’in oy kaybında etkisinin sınırlı olduğu kanısında.

Hem Gür’e hem de Miş’e göre oy kaybında asıl, ‘7 Haziran sonrasında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin negatif siyaseti etkili oldu’.

Doç. Dr. Zorlu da bu soruya, seçim çalışmaları sırasındaki izlenimlerini anlatarak yanıt veriyor. Zorlu, illerde seçim çalışması yürüten MHP adaylarının iki soruyla karşılaştıklarını, bu soruların birincisinin “Neden koalisyon kurmadınız, her şeye hayır diyorsunuz”, ikincisinin de “Meral Akşener’i neden aday yapmadınız” olduğunu belirtiyor.

Zorlu, “Bence, Meral Akşener’in aday gösterilmemesinden ziyade aday gösterilmeyiş biçimi diğer etmenlerle birleşerek tabanda birtakım huzursuzlukları beraberinde getirmiş olabilir” diyor.

Image copyrightAP

MHP tabanı AKP karşıtlığından rahatsız mı?

MHP’nin son 13 yılda yapılan seçimlerde oy bakımından sık sık kırılma yaşadığı dönemler oluyor. Bu dönemlerden ilki, 2002 yılında ANAP-DSP ve MHP’nin kurduğu 57. Hükümet’in seçimlere gitmesi ve MHP’nin baraj altı kalmasıydı.

MHP, 2007’de tekrar baraj üstü konumuna geçerken 2010 yılında bir kırılma daha yaşadı. 12 Eylül referandumunda merkezi olarak “hayır” kararı alınmış ancak tabanının önemli bir kısmı bu karara uymamıştı. Bu dönemde sık sık MHP tabanı ile tavan arasında ‘uçurum’ yaşandığı yorumları yapıldı. MHP, 2011’deki seçimlerde baraj altı kalmadı ama yüzde 14’lük oyu 13’e düştü.

SETA’dan Miş, Türkiye’de MHP’nin, hem CHP hem de AKP seçmeni nezdinde ikinci partisi olduğunu savunuyor. AKP ve MHP arasında gidip gelen seçmenler için Miş’in gözlemi farklı:

“MHP’nin özellikle Orta Anadolu ve kıyılardaki seçmeni birbirine geçişkenliğe sahip olan bloklar. Gidip gelen bu seçmen aslında konjonktürel olarak bir siyasi partiye uyarı vermek istediğinde bloklar arasında bir gecişkenlik yaşanıyor.”

Image copyrightAFP

Yeniçağ gazetesi yazarı Zorlu da bu dönemlerde yaşanan oy kayıplarının AKP karşıtlığıyla ilgisi olmadığını savunuyor.

A&G araştırma şirketi sahibi Gür, iki partinin seçmeninin birbirine benzediği yorumunu yapıyor ve onun deyimiyle “iki parti birbirine vurdukça” kaybediyor. Gür, bir önceki genel seçimde yaşanan ve MHP yöneticilerinden bazılarının istifasıyla sonuçlanan kaset krizini anımsatarak şöyle devam ediyor:

“MHP, barajın altına gidiyor derken bu kasetler üzerinden AK Parti, MHP’ye vurmuş ama MHP güçlenmişti. İki partinin kavga etmesini seçmenleri sevmiyor.”

Kaynak:Haber Kaynağı