ATATÜRK, TÜRKİYE’DİR


Emperyalist batının ulus devletleri, Graham Fuller, Paul Henze gibi ağızlardan "Kemalizm öldü, Ulus devletler dönemi bitti, artık İslam’ın temel belirleyici olduğu çok kültürlü, çok dinli, çok ırklı ve piyasacı Osmanlı benzeri Yeni Türkiye'nin zamanı geldi", önermeleriyle dile getirdikleri Atatürk düşmanlığını anlamak zor değildir.
Onlar, kutsallarını yok etmeden hiçbir toplumu ele geçiremeyeceklerini biliyorlar; çıkarları bunu gerektiriyor.
Cumhuriyet düşmanı işbirlikçilerin Atatürk karşıtı tutumlarına da bir açıklama bulunabilir. Halktan aldıkları güçle değil de yabancılardan aldıkları destekle ayakta durabildikleri için bu desteğin karşılığını bir biçimde ödeyeceklerdir. 10 Kasımlarda gidip “iki ayyaş”ın huzurlarında “sap gibi” ayakta durduğumuzu gündeme alışları, o günlerin gündemiyle ilgili olabilir.
Mütedeyyin Müslüman, Atatürk’e düşmanlık beslemez.
Çünkü O’nun, din karşıtı bir tutumu olmadığını, İslam’ın Türk halkınca anlaşılabilir hale gelebilmesi için çaba harcadığını, bağnazlıkla mücadele ettiğini, yerleştirdiği kurum ve kurallarla yaşadığımız toprakları, Müslümanların mutlu olabildiği yeryüzündeki tek ülke haline getirdiğini bilir. Suriye’de zulüm gören Müslümanların neden öbür komşularına değil de Türkiye’ye sığındıklarını anlar.
Durup dururken Atatürk’e sövenlere gelince, ışıklar içinde yatsın, onları Prof. Rasim Adasal 70 yıl öncesinden tanımlamıştı zaten.
“Ben insanımızı üçe ayırıyorum”, derdi.
“Cumhuriyet çocukları, istibdat çocukları bir de o… çocukları”
Bu sonunculara seyrek rastlanmakta oluşu, her şeye karşın Cumhuriyet mayasının tuttuğunu gösteriyor.
Zaman zaman ayakları yerden kesilenler olsa da; bu güzelim memlekette kimse Atatürk’e sırtını dönemez. 

Önceki ve Sonraki Yazılar