Arınç'tan tartışma yaratacak imam hatip yorumu

Arınç'tan tartışma yaratacak imam hatip yorumu

Başbakan Yardımcısı Arınç, Bursa'da imam hatiplerle ilgili tartışma yaratacak sözler söyledi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç , imam hatiplerle ilgili bugün gelinen noktanın zafer noktası olduğunu söyledi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, seçim bölgesi Bursa’daki incelemelerini, kısa adı BİHMED olan Bursa İmam Hatim Lisesi Mezunları Derneği’nin 50′nci yılı kutlamalarına katılarak sürdürdü. Tayyare Kültür Merkezi’nde düzenlenen kutlamalarda konuşan Arınç, imam Hatip Lisesi’nin önemine değindi. Konuşmasında, bugün dünyada evrensel ;mesaj olan ve ‘Allah-u ekber’ diye başlayan ezanın, 1932′den 1950′ye kadar bu ülkede yasaklandığını belirten Arınç, şöyle dedi:

“EZAN, EZAN OLMAKTAN ÇIKARTILMIŞTI”
“O ezanın yerine ‘Tanrı uludur’ diye başlayan, birileri alay etmek istediğinde ‘İşte uluyorlar’ diyerek, kendi arasında söz konusu ettiği garip bir uygulama başlamıştı. Bu gün Endonezya’dan Antartika’ya kadar ezan ‘Allah-u ekber’ diye okunuyor. Ama bu ülkede bir dönem geldi, geçti. Şimdi bunu tartışacak noktada değiliz. Ezan, ezan olmaktan çıkarılmış, farklı kelimelerle ifade edilen bir çağrıya dönüşmüştü. Bu da yetmiyordu ‘Camilere farklı fonksiyonlar da getirelim’ diyenler de konuşmaya başlamıştı. ‘Müzik koysak nasıl olur acaba’, ‘Sıralar, masalar koysak nasıl olur acaba’ diyenler de çoğalmaya başlamıştı. O dönemde Matbuat Umum Müdürlüğü’nü 1943 yılında temsil eden Vedat Nedim Tör, nasıl bir talimat yayınlamış ve dine nasıl bir bakış açısı göstermiştir. Ramazan ayında ve o gün çıkan 3-5 ;gazetede, ‘Ramazan geldi haydi iftara’, teravih namazları sahurlar yazılmaya başlanmış. Korkarak, çekinerek, kısık seslerle. Neden biliyor musunuz? Bu 3-5 yazıyı gören Matbuat Umum Müdürü, derhal bir talimat yayınlıyor; Hala elimizde bir utanç vesikası olarak tutuyoruz onu. Diyor ki ‘Son günlerde Ramazan ayından bahisle bazı gazetelerde dinden bahsedildiğini görmekteyiz. Bu talimatnamenin size ulaştığı andan itibaren hiçbir gazetede dinden ima yoluyla bile bahsetmek yasaktır.’ Tüylerim diken diken oluyor. Bu Türkiye’de yaşanan bir gerçek. Böyle bir anlayış bu ülkeden geldi, geçti. O dönemde anne babalar ‘Arkamızdan kuran okuyacak kimse kalmayacak mı?’ diye endişelenmeye başlamışlardı. O dönemlerde cenaze yıkayacak insan bulunmuyordu. Çünkü jandarma ifşasında Kuran öğretilen her yere baskın yapılıyor, saçı sakalı olan insanlar büyük suçludur, cezaevine atılıyorlardı. Size bunları anlatırken, ‘yok canım bu kadar da olmaz’ diyenleriniz çıkacaktır. Benim anlattıklarım en yumuşak şeylerdir, en basit şeyler. Bunların bin misli acılar yaşandı bu ülkede. Ben kendi annemden babamdan biliyorum. Annem 40 yaşına kadar kuran okumasını bilmiyordu. 40 yaşından sonra öğrendi. Babam astsubaydı küçücük yerlerde bunu gizlice, saklıca yaptıklarını anlatırlardı. Köylerde böyleydi. Samanlıkta üç tane gözcü koymak suretiyle, ‘Aman jandarma gelirken haber verin, ortadan kuranları rahleleri kaldıralım’ diye birbirlerine haber uçururlardı. İşte Anadolu insanı ‘benim çocuğum kuran okusun, abdestli gezsin’, abdest nedir , gusül nedir diyerek yola çıktı. Uzun süredir direndiler. Çok şükür 1950 büyük bir devrimdir. 32′den 50′ye kadar 12 sene ezanın yasaklanması rahmetli Menderes’in iktidar olmasıyla tekrar ‘Alluhu ekber’e dönmüştür. O tarihten sonra imam hatip liseleri açılmaya başlandı ve bugünlere geldi.” ;

Konuşmasında, İmam Hatip’e giden çocuklarla alay edildiğini kendilerine ‘Cenaze yıkıyıcısı’ gözüyle bakıldığını söyleyen Bülent Arınç, Türkiye’de ;geçmişte ;’laiklik incinecek’ diye, dinden bahsedilemediğini, ;kimsenin ağzını açamadığını anlattı. Arınç, şöyle devam etti:
“O dönem 163′üncü maddeden yargılanan insanların sayısı fazlaydı. İddianameyi okursunuz bir bakarsınız; ‘Takke, tespih, dini kitaplar bulundu. ‘Peygamberin izindeyiz’ diyen üç kişi bir araya geldi, marş söyledi.’ Bunlar iddianamelerde suç olarak gösterilen şeylerdi. Geldiğimiz noktada Rabbim sana binlerce kez şükürler olsun dememiz lazım. 28 Şubat sürecinde 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimin hangi nedenlerle çıkarıldığının bilenlerdenim. Çünkü o dönem parlamentodaydım nasıl gözyaşı döktüğümüzü, gençliğimizi katletmek için ne tuzaklar kurulduğunu yakinen bilenlerdenim.”

“GELDİĞİMİZ NOKTA ZAFER NOKTASIDIR”
Konuşmasında zaman zaman duygusallaştığı görülen ;Arınç, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ve sizin desteğiyle bugün geldiğimiz nokta zafer noktasıdır. İmam hatip nesli bir altın neslidir. Çıkış amacı çok güzeldir. O okulları çatısından, içindeki masasına kadar her şeyini hazırlayan aziz neslimizdir. Bu devletin imam hatiplilere verdiği tek şey bir müfredat, bir öğretmendir. İmam hatip liselerinin sahibi millettir. İmam hatip lisesinde okuyan öğrencilerimiz örnektiler. İçlerinden hiç mi haylaz çıkmadı, elbette çıkmıştır. Bugün bir gazetede köşesi olan bu haylazlardan bir tanesidir. Elbette çıkacaktır. 100 binlerin milyonların gelip geçtiği okuduğu okullardan üç beş tane de haylaz çıkmaz mı, bal gibi de çıkar. Yolunu şaşıran da çıkar, başka yollara giden de çıkar. Ama bunlar bizim okullarımız ama yüzde 99′uyla hedefinden hiç şaşmayan, bu millete sevdalı bir nesil yetişti. Bu gün görüyoruz ki satanist olanlar imam hatiplilerden yetişmiyor, memleketi soyup soğana çevirenler memleketi soyanlar imam hatiplilerden yetişmedi. İmam hatipliler potansiyel olarak suçlu ve ayıplı bir konumdaydılar, Herkes onlarla önce alay etti, sonra tehdit etti. Sonra baktı ki alay edip tehdit ettikleri bu okulların mezunları, en yüksek puanlarla üniversite girmeye başladılar ve her yerde sınavlarda birinci oldular. Çünkü azmettiler, çalıştılar ve başardılar. O zaman bir tehlike olduğunu düşündüler Türkiye de birileri. İmam hatipleri bir gerici yuvası irticanın odağı halinde kabul etmeye başladılar. Bin yıl sürecek dedikleri, 10 yıl bile devam etmedi. Biz bugün 10 sene sonra hamdolsun 4+4+4 ile vatandaşımızın en güzel taleplerine karşılık veriyoruz. Öyle bir kanaat oldu ki kim namaz kılıyorsa, kim dindarsa gerici irticacı olarak yaftalamanın yanında ‘olsa olsa bu mutlaka imam hatip mezunudur’ demeye başladılar. Çünkü gözleri baksa bir şey görmüyordu. Ben imam hatip lisesi mezunu değilim, düz liseden mezun oldum., 95′te parlamentoya girdim, imam hatip lisesi mezunları sıralamasında bir baktım birinci sırada ben varım. Bu adam mutlaka imam hatiplidir demişlerdir.”