Arınç Kime Densiz dedi

Arınç Kime Densiz dedi

BAŞBAKAN YARDIMCISI ARINÇ'TAN 'DENSİZ' ÇIKIŞI
 
Serhat TEZCAN- Sebile ÇETİN - Faruk KAHRAMAN / BURSA, (DHA) - BAŞBAKAN  Yardımcısı Bülent Arınç, Demokratikleşme Paketi'nin PKK'nın başarısı gibi gösterilmesine tepki göstererek, "Bu kadar acımasızca, edep dışı ifade ile PKK'nın başarısı olarak bu paketi göstermek büyük bir densizliktir. Sahibini bilmiyorum. Bu sözü kim söylerse söylesin sorumsuzca, hükümeti, Başbakanı, bizleri kötülemenin ötesinde nefrete yöneltmek için konuşulmuş bir sözdür" dedi.
 
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, seçim bölgesi Bursa'da, AK Parti İl Başkanlığı'nda kent ve ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin 'Demokratikleşme paketi çok tartışılıyor. Bu paket tamam oldu dedirtecek mi? Muhalefetin görüşü, PKK'nın başarısı olarak tanımlıyor' demesi üzerine Arınç, "Kimmiş o densiz. Adını söyle. Öyle mi demiş? Sabah sabah ne güzel başlamıştık, şimdi beni hem üzecek, hem kızdıracaksın" diye konuştu. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Demokratikleşme paketi bugüne kadar yaptıklarımızdan farklı değil. 10 yıllık hükümetiz. İlk hükümet olduk 12 gün sonra olağanüstü hali kaldırdık. 20 yıldır devam eden olağanüstü hali biz kaldırdık. Ondan sonra da hem yurttaşlarımızın temel hakları noktasında, hem de günlük hayatlarını kolaylaştıracak, yaşamlarını kolaylaştıracak, hem ana dilini kazanacak konusunda sadece Kürt yurttaşlar için değil, bütün bu ülkede yaşayan, kökeni ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ile bağlı olan insanların kendi temel hakları için adımlar attık. Bunların terörle ilişkisi yok." 
 
'PAKETİN NE PKK İLE NE İMRALI İLE NE DE ÇÖZÜM SÜRECİ İLE İLİŞKİSİ YOK'
 
Bölgede yıllardır devam eden olaylara karşı çözüm sürecinde yeni gelişmeler olabileceğine dikkat çeken Arınç, bu ekibin içinde de yer aldığını da hatırlattı. Başbakan Erdoğan'ın 30 Eylül'de özel bir toplantı ile konuşulan bu konuyu kamuoyuna açıklayacağını dile getiren Arınç, şunları söyledi:
 
"Mesela geçtiğimiz hafta İstanbul'da bir konferansta, paketin içinde yer almış bir konuyu özel olarak açıkladım. Nefret suçları ile ilgili düzenlemenin Türk Ceza Kanunu içinde yer alacağını, ama onun dışında belki 20'ye yakın yeni konuyu açıklamak bana düşmez. Kimsenin de 'Hadi canım, sokakta tartışalım. Bizim hiç haberimiz yok' demesi doğru değil. Bir tasarı olacaksa Bakanlar Kurulu'nda tartışılır. Bakanlar Kurulu toplantısına da ne Haluk Koç'u davet etmek gibi bir geleneğimiz var, ne de Bahçeli'ye 'buyur Bakanlar Kurulu'nda bunu sizinle birlikte konuşalım' deme imkanımız var. Bakanlar Kurulu 26 tane bakanın içinde bulunduğu, başında Başbakanın bulunduğunu kurul. Orada konuşulan birşeyi senin bilmen gerekmez. Senin dahil olman da gerekmez. Teklif olacaksa milletvekili verecektir, meclise gelecektir. Komisyonlarda tartışılacak, genel kurulda tartışılacaktır. Başbakan kamuoyunu bilgilendirmek için Pazartesi konuşmasını yapacak. Onlarda göreceksiniz bir kısmı karar verilmiş konulardır, bir kısmı da mesela seçim sistemi üzerinde bir tartışmanın, kamuoyunda yapılmasını istediğimiz için onu açıklayacağız. Ona bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları demokratik kuruluşlar 'Acaba nasıl bakıyorlar? Bizi hangi yönde motive etmek istiyorlar?' diye bir tartışma ortamı olacaktır. Biz yaptığımız işi biliyoruz. Hazırladığımız paketin ne PKK ile ne İmralı ile hatta ne çözüm süreci ile son geldiğimiz nokta ile kesinlikle ilişkisi yok." 
 
'AÇIKLAMA BÜYÜK BİR DENSİZLİKTİR'
 
Yapılan eleştirilere de cevap veren Arınç, "Bu kadar acımasızca, edep dışı ifade ile PKK'nın başarısı olarak bu paketi göstermek başta da söyledim büyük bir densizliktir. Sahibini bilmiyorum. Aysun Karlı (Soruyu soran gazeteci) sahibini de söyledi. Bu sözü kim söylerse söylesin sorumsuzca ifade edelim hükümeti, Başbakanı, bizleri kötülemenin ötesinde nefrete yöneltmek için konuşulmuş bir sözdür. Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Kim nasıl kabul edecek? Toplumda bazıları vardır ki 'Attığımız taş ürküttüğümüz kurbağa değmedi' diyecek. Torba boş çıktı diyecek. Herkes bir şey söyleyecek" diye konuştu.
"
ADALETLİ SORUŞTURMALAR YAPILABİLİR
 
'Mudanya Belediyesi'nde dün yaşanan gözaltıları nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusuna Arınç, adaletli olarak soruşturma yapılabileceğini, aslonalan adaletli yapılması gerektiğini kaydetti. Arınç, dürüst çalıştıklarına inandıklarını ama soruşturma yapılmasına da karşı çıkmadıklarını kaydetti.
 
SEÇİM SÜRECİ 
 
Yerel seçimler için 1 Ekim ile 1 Kasım arasında adaylık açıklamasının yapılabileceğini belirterek, bunun doğru bir karar olduğunu söyledi. Bu şekilde bir gecikme söz konusu olmayacağını belirten Arınç, çok geç olmamak kaydıyla zamanında adaylıkların açıklanabileceğini dile getirdi. 
 
'ROMANLAR AK PARTİ'Yİ DESTEKLER'
 
Roman vatandaşlar ile ilgili Radikal Gazetesi'nde çıkan haber ile ilgili değerlendirmede de bulunan Arınç, "Hiçbir bilgim yok. Sizden duyuyorum. Bunun hesabını basın danışmanımdan soracağım. Bunu sabah bana getirmedi. Olayı inceleyeyim. Roman vatandaşlarımızla parti ve hükümet olarak ilişkilerimizin iyi olduğunu herkes bilir. Onlar genellikle AK Parti'yi destekler. Bir kaçı için kullanılabilecek bir ifadeyi tümüne teşmil etmek doğru değil" diye konuştu.
 
"YANLIŞ HİÇBİR YÖNETMELİK KANUN HÜKMÜNE AYKIRI OLAMAZ"
 
Başörtüsü ile ilgili konusunda da Anayasa'da herhangi bir normun bulunmadığını dile getiren Arınç, bu konuda bazı yönetmeliklerle düzenlemeler yapıldığını kaydetti. Özellikle kamuda yasak uygulandığını söyleyen Arınç şöyle konuştu:
 
"Yanlış hiçbir yönetmelik kanun hükmüne aykırı olamaz. Ama 80 darbesinden sonra 83'te kamuda kılık kıyafet ile ilgili düzenleme yapılmış. Bu sadece başı açık örtmek ile ilgili değil, erkeklerin bıyığını nasıl keseceği, üzerindeki kıyafete kadın kıyafetinin ne olacağına kadar ayrıntılı kılık kıyafet yapılmış. Mesela şapka ile ilgili kanun var. Bunların pekçoğu Anayasa içinde İnkılap Kanunları içinde korunuyor. Dedelik, ağalık, efendilik kullanılmasını yasaklayan kanunlar var. Kanunda var fiilen bu uygulanmıyor. Kamuda çalışan memurların başının şapka ile örtülmesi gerekir. 80'li yıllarda protesto ettik."  
 
'CHP ARTIK O ESKİ GÜNLERİ GERİDE BIRAKMIŞ'
 
Bu gariplikleri ortadan kaldıracak düzenlemeler yapacaklarını söyleyen Arınç şöyle devam etti:
 
"Üniversitelerde kılık kıyafet serbestliği kanun dışında çözülmesi lazım. Bu anlayış uzlaşmadır. Son gelinen noktada en çok taraftar olmayan CHP de üniversitelerde kılık kıyafete karışılmamasını gerektiğini söyledi. Şimdi başka şey tartışılıyor. 'Kamuda başörtüsü serbest olmalı mı' bu tartışılıyor. Başı örtülü olanlar parlamentoya girebilmeli mi, üçüncüsü buna bağlı şeyler. Bununla ilgli kanuni düzenleme yapmaya gerek yok. Laikliğin zarar göreceği, irticanın hortlayacağını söyleyen, 2008 yılında 411 milletvekilinin el kaldırması ile yapılan Anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne götürerek iptal ettiren CHP artık o eski günleri geride bırakmış, ne olması noktasına gelmişse kanuni düzenlemeye gerek yoktur. Bu konuda MHP, BDP'nin kılık kıyafet ile ilgili hiçbir yasaklama istemediğini biliyoruz." 
 
 
'KAPILARIMIZI KAPATAMAYIZ'
 
Türkiye'ye gelen Suriyeli'lerle ilgili de değerlendirmede bulunan Arınç, konteyner kentlerde Suriye'den 350 bin civarında sığınmacı bulunduğunu belirterek şu bilgileri  verdi:
 
"Çocuk, kadın, erkek. Can havliyler gelenlere Türk milleti olarak sınırlarımızı kapatmayız. 150 bin Türkiye'de çalışarak hayatını sürdüren işleri bozulmuş insanlar var. Şüphesiz bu kadar kalabalık topluluktan farklı amaçlarla gelenler çıkartılır. Ama biz Esad'ın zulmünden, mutlak bir ölümden kaçarak sığınanlara kapılarımızı kapatamayız. Biz masum, mazlumdan yanayız. 3 kişi hırsızlık yaptı diye bir kitleyi suçlamak mümkün değil. Bunlar CHP'nin yapabileceği şeyler. Çünkü Esad'ın adamı." 
 
Yeni Anayasa için çalışmaların yaklaşık 2 yıldır sürdüğünü de dile getiren Arınç, sivil Anayasa isteyenlerin oy oranlarının artması durumunda bunu tek olarak gerçekleştirebileceklerini sözlerine ekledi.