ANNE KORKMAZ'DAN FERYAT: AYAĞIN KOPSAYDI

ANNE KORKMAZ'DAN FERYAT: AYAĞIN KOPSAYDI

Ali İsmail Korkmaz’ın davası...

Ali İsmail Korkmaz’ın davasına saat 13.30’ta devam edildi. Duruşmanın ikinci bölümünde, Korkmaz ailesinin avukatlarına, sanıklar ve sanıkların avukatlarına söz verildi. Anne Emel Korkmaz, ayağında çatlak oluşması nedeniyle rapor alan Mevlüt Saldoğan’a tepki göstererek, "Senin ayağın kopsaydı" diye bağırdı.

Savcı, duruşmanın ilk bölümünde bilirkişi ve adli tıp raporlarına göre, tutuklu sanıklar hakkında "Üzerlerine atılan suçun niteliği, somut deliller nedeniyle tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına" karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti, baba Şahap ve anne Emel Korkmaz’a "Bir diyeceğiniz var mı?" diye sordu. Baba ve anne Korkmaz, avukatlarının beyan edeceğini söyledi. Korkmaz ailesinin avukatlarından Özlem Şen Abay, "Ali İsmail Korkmaz’ın kullandığı ilaçların kanamayı kolaylaştırıcı ve arttırıcı olduğu tespitine katılmamaktayız. Ancak rapor özü itibariyle 10 Temmuz 2013 tarihinde gerçekleşen ölüm olayıyla illiyet bağı sağlamakta" dedi.

TİB’den gelen cep telefonu kayıtlarına göre, sanıkların delilleri karartmaya yönelik olarak cep telefonuyla görüştüklerini söyleyen Avukat Mehmet Vakurkulat, şöyle devam etti:

"Sanıklar arasındaki iletişim bilgileri, sanıklar arasındaki iletişim, suçun birlikte işlediğini göstermektedir. Olayın sonrasında o delillerin karartılmasıyla ilgili delilleri göstermektedir. Şaban Gökpınar ve İsmail Koyuncu’nun Tusa inşaat, Ali Taran ile ortak görüşmesi görülmektedir. Yine Şaban Gökpınar ve Ramazan Koyuncu’nun Uğur Dingiz ile ortak görüşmesi görülmektedir. Mevlüt Saldoğan, Muhammet Vatanseven ve Ramazan Koyuncu’nun Şakir Aydın ile ortak görüşmesi görülmektedir. Mevlüt Saldoğan ve İsmail Koyuncu’nun Mehmet Nuri Eliaçık ile görüşmeleri görülmektedir. Olay sonrasında sanıkların birbiriyle irtibatta oldukları ve delilleri karartmak amaçlı olduğunu düşünmekteyiz. Sanıkların olay yerinde olduğu açıktır. Ali İsmail Korkmaz’ın olay anında cep telefonunun sinyaline bakıldığında olay yerinde olduğu belirlemektedir. Darp edilerek öldürülen kişinin Ali İsmail olup olmadığı şüphesini ortadan kaldırmaktadır. Emniyetten gelmiş olan, telsiz görüşme dökümleri incelendiğinde, olay günü belki öncesi ve sonrasında, emniyetin müdahalesinin nasıl bir ruh hali, şiddetle yapıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Telsiz görüşmelerinde ‘Çevik kuvvet gözaltı yok. Sadece dağıtacağız. Dağıtacağız. Dalacağız, süreceyiz. Üzerimize çekeceğiz, sonra dalacağız” ifadeleri kullanılmaktadır Sanıklardan Şaban’ın telsiz kayıtlarında oradaki timlerden birinin yetkilisi olarak geçtiği ve talimatlar vardır. O da 'Şaban timlerine sahip ol'dur. Telsiz görüşmeleri, bir emniyet görevinden değil, daha çok hasımane bir görüşmelerden ibarettir."

Salonda bulunan ağabey Gürkan Korkmaz, telsiz konuşmalarının ardından sanıklara dönerek, "Şerefsizler, adam mısınız" diye bağırdı. Mahkeme başkanı bunun üzerine aileyi uyardı.

AK PARTİ MİLLETVEKİLİ ZİVER ÖZDEMİR’İN TELEFON KAYITLARINDA GEÇMESİ

Avukat Ümit Erdem de telsiz kayıtlarını açıklayarak, dosyada mevcut telsiz kayıtları incelendiğinde durumun ortaya çıktığını savunurken, Ali İsmail’in sokağa girmesi üzerine, "Gazı kesiyoruz bu saatten sonra. Halil ağabey sivilleri alacak mıyız? Şimdi tam zamanı ara sokaklarda alacağız" anonsunun geçildiğinin görüldüğünü belirterek şöyle dedi:

"Bunlar da Emniyet'in bilgisi dahilindedir. Mevlüt Saldoğan tutuklandıktan sonra AK Parti Batman Milletvekili Ziver Özdemir ile görüşmeleri var. Beyanında, ‘Beni aradılar ama ben ilgilenmedim’ diyor. Ziver Özdemir kayıtlara göre, kendisi arıyor. Daha sonra 1 Eylül’de Mevlüt Saldoğan’ı iki kez daha arıyor. Fırıncıların kayıtları silmesinde ve bu olaylarda yargıya müdahale var. Bu konular hakkında da suç duyurusunda bulunacağız."

Anne Emel Korkmaz, telsiz konuşmaları nedeniyle “Dayanamıyorum” diyerek ağladı. Avukat Pınar Çelik Arpacı ise, tutuklu sanık Mevlüt Saldoğan’ın aldığı sağlık raporuyla ilgili olarak, “Sanık Mevlüt Saldoğan’ın Ali İsmail’i dövdükten sonra Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne giderek adli rapor almıştır. Öyle şiddetli vurmuştur ki, hem Ali İsmail Korkmaz’ın kafatasında hem de kendi ayağında çatlak oluşmuştur. Sanık iki saat sonra rapor almıştır. Yapmış olduğu suçu kapatmak için bir müşteki hareketi yapmıştır. Öldürme isteğinin ortaya çıktığını düşünüyoruz” diye konuştu. Anne Emel Korkmaz, Mevlüt Saldoğan’ın ayağında çatlak oluştuğunu duyunca, “Senin ayağın kopsaydı” diye tepki gösterdi.

Duruşmaya katılan Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi Gürkan Korkmaz da söz alarak, davada 3'üncü duruşmanın görüldüğünü, Gezi davaları gerek cinayet davaları, gerek ihmalen kasten taksiren davalarında mağdur olan anne babanın en sakin haliyle izlediklerini anlatırken, "Yalçın Akbulut için sınırımız dolmuştur. Sanıklar tasarlayarak iştirak halinde adam öldürmeye kastederek ellerinde silah sayılacak copları varken, 'Sadece dalacağız' derken, devletin 'En büyük terör örgütü' olduğunu ispatlarcasına, elinde ne bir sopa, ne bir taş olan, otopsi raporunda kalbini ciğerini sökülüp tartıldığı konuşulurken, sakin olmamız beklenemez. Biz elimizden gelen hassasiyeti gösterdik. Bu kasti raporlardan sonra tutuksuz sanıkların cezaevine gönderilmesini bekliyoruz. Ben avukatım ve inanmadığım bir sistemin parçasıyım. Kamuoyu vicdanını rahatlatacak şekilde karar verilmesini istiyorum” diye konuştu.

SANIK İFADELERİ

Söz verilen tutuklu sanıklardan Mevlüt Saldoğan, “Aleyhime olanları kabul etmiyorum. Aslında müdafilerin belirttiği gibi yalan söylemediğim ortada. Zaman içinde görülecek. TÜBİTAK raporları gelmediği halde tutuklu bulunmaktayım. Tahliyemi talep ediyorum. Bir insan, baba ve polis olarak namusum şerefim üzerine yemin ediyorum ki kasten yaralamak üzerine hareket etmedim. Kanunların bana verdiği yetkiler dahilinde bedenen zor kullanmak yoluyla hareket ettim” dedi.

Tutuklu sanık Muhammet Vatansever de, polislerle hiçbir ilişkisi olmadığını, ortak konuşulduğu söylenen kişiyi tanımadığını kaydederek, "Sanayiciyim, arabasını tamir etmişimdir. O yüzden konuşmuşumdur, araştırılsın” ifadesini verdi.

Tutuklu sanık İsmail Koyuncu da polisle işbirliği yapmadığını, hiçbir suç işlemediğini, köylü çocuğu olduğunu devlete karşı boynunun kıldan ince olduğunu anlatırken, "Bana 'Tut' dediler ve tutup kenara çekmeye çalıştım. Bu husustan özür diliyorum. Allah katından vicdanım rahat ve suçsuzum. Bu olaydan sonra ailem ve ben mağdur oldum. işyerimi kaybettim. İtibarım kayboldu. Tahliyemi istiyorum” diye konuştu.

Tutuklu fırın işçisi Ebubekir Harlar ise , “Bilirkişi raporunda telefon görüşmeleri üç kişi görüştüğümüz çıkıyor. Çakışan kişiler hep restoran sahipleridir. İş görüşmesi şeklindedir. Olay sonrasında hiçbirini görmedim” dedi.

Tutuklu sanık Ramazan Koyuncu’ya da söz verilerek, “Suçlamaları kabul etmiyorum. O gece polisle işbirliğim olmamıştır. Olsaydı tanık olarak katılan Semih Berkay Yapıcı görürdü. Biber gazı atıldığında fırına girmişimdir. Uzakta durmuşumdur. Görüntülerde vardır. Hiçbir kimseye böyle bir şeyi yapmak aklımın ucundan geçmez. Şakir bey Jandarma komutanlığında görevli başçavuştur. Beni ifadeye çağırmıştır. Öteki şahsı ise bilmiyorum” diye konuştu.

Tutuksuz yargılanan Şaban Gökpınar ise şöyle dedi: "Ali Taran ve Uğur Dingiz jandarma personelidir. Savcıdan aldıkları talimatla ortak kişileri aramışlardır. Olay günü telsiz kullanmadım ve taşımadım. Benim o gün amir olduğum söylenmektedir. Başpolislikle ilgili kanuni haklar verilmemiştir ve polis memuru olarak geçmekteyiz. Anons edilen başka Şaban olabilir."

Tutuksuz sanık Hüseyin Engin ise, suçlamaları kabul etmediğini ve tahliyesini istedi.

Tutuksuz sanık Yalçın Akbulut da, “TİB’den gelen raporla şahsın Ali İsmail Korkmaz olmadığı görülüyor. Benim tartıştığım kişi de Ali İsmail değil. Görüntülerde görünüyor” diye konuştu.

Mevlüt Saldoğan’ın avukatı da söz alarak, “Müvekkilim ifadelerinde de söylediği gibi dürtme mahiyetindedir ki ayağında da rahatsızlık olduğunu belirtmiştir. Maktülün kafatasında kırık mevcut değildir. Hafıza kaybı olduğu öne sürülüyor. Bilgisayarlı beyin tomografisinde beyin kanamazsı mevcut değildir. Maktül hastaneye gittiğinde tomografide beyin kanaması geçirmediği raporlardadır. Bu husus düşünüldüğünde hastaneden çıktıktan sonra 17 saat evinde uyuduğuna nasıl inanalım. Hastaneden sonra başına hangi iş geldi bilmiyoruz. TÜBİTAK ve Adli Tıp Kurumu'ndan raporlar gelmemişken tutuklu kalması düşündürücüdür. Hastanede geçirdiği ikinci ameliyatın hastane enfeksiyonu nedeniyle geliştiği ortadadır. Hastane enfeksiyonuyla da ölme ihtimali vardır. Şüpheden sanık mı yararlanır. Müvekkilim ve diğer sanıklar bu şüpheler doğrultusunda sanki giderek katletmiştir. Davanın iki önemli delili Adli Tıp veya TÜBİTAK’tan gelecek raporlardır” diye konuştu.

Sanık avukatları, güvenlik kamera görüntülerinde orada arbededeki kişinin Ali İsmail Korkmaz olmadığını iddia ederek, "Ali İsmail hastaneye merdivenden düştüğünü söyleyerek tedavi olmuştur. Yüzünde hiçbir darbe izi yoktur. Fırın önünde 6-7 saniyelik görüntüler var. Oradan da Ali İsmail Korkmaz’ın olup olmadığı belli olmamaktadır” diye ifade verdi.

Kaynak:Haber Kaynağı