Anlayan beri gelsin

Anlayan beri gelsin

"Hattatın gayesi de güzeli, en güzeli arama cehdinden başka bir şey değildir. Kamış kalem, âherli kâğıt ve is mürekkebi üçlemesi bu güzelliği, hattatın parmaklarıyla kemâle erdirir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş öyle bir konuştu ki, Osmanlıca bilmeden anlamak gerçekten zor. Sonuç olarak Yurttaş "sanatın biricik gayesi güzeli aramaktır," dedikten sonra, "Hattatın gayesi de güzeli, en güzeli arama cehdinden başka bir şey değildir. Kamış kalem, âherli kâğıt ve is mürekkebi üçlemesi bu güzelliği, hattatın parmaklarıyla kemâle erdirir.

Kamış kalemin içine bir nefes gibi çektiği is mürekkebinin, zarif bir dokunuşla âherli kâğıdın üzerinde bıraktığı izlerin mükemmel bir nispet fikriyle bir levhaya dönüşmesidir hat sanatı" şeklinde konuştu.

Ankara'da Hattat Muhammed Necib in Hüsn-i Hat sergisini ziyaret eden Yurttaş, sergiyi hayranlıkla gezdiğini belirterek, "Üstadımızın ellerine, yüreğine sağlık. 'Her sanat eseri sahibinin imzasını taşır' derler. Üstadımızın attığı her imza onun mütevaziliğini ve açmış olduğu sergisinin sembolü gibi duruyor. İşte sanat ve işte sanatçı! Sanat halk ve Hak içindir.

Çizgilerdeki zarafet, renklerdeki göz kamaştırıcı ahenk bir araya gelerek üstadımızın emekleri ve yüreğindeki güzellik sayesinde muhteşem bir eser ortaya çıkmış.Tüm sanatseverlere ve sanat dostlarını mutlaka Hattat Muhammed Necib in Hüsn-i Hat sergisine gelip görmeye davet ediyorum" dedi.

Hat sanatının "Uzun ve sabırlı bir yolculuk hâli" olduğunu ifade eden Yurttaş, şöyle devam etti:

"Hattatın kalemi tutuşu, döndürüşü, kalemi kâğıda tam veya kısmen temas ettirmesi, iniş ve çıkışlardaki âhengi hurufâtı kemâle erdirir, hurufât kemâle erdikçe hattat tevâzuu da kemâlin yolculuğunda mesâfeler kat eder. Hattatın yolculuğu da aslında noktanın yolculuğu gibidir. Hattat bütün hesâbını ve harf ve kelime arasındaki mesâfeyi, harflerin boylarını, derinliklerini, düzlüklerini, genişliklerini ve uzunluklarını kalemin ağız genişliğine göre tesbit edilen nokta ile yapar ve o muhteşem nispet fikir de burada taayyün eder ve satır esâsı, dairevî, beyzî, müsennâ ve tuğra adı altında istif ve terkîb doğar.

Hat güzeli ararken yalnızca şekilden ibâret kalmaz ve şekil ile mânâ arasında da bir estetik bir köprü inşâ eder. Çünkü hat hem seyredilecek kadar güzeldir hem de okunacak ve anlaşılacak kadar sarihtir. Hat yalnızca çizgilerin âhenginden ibâret değil, çizgilerle mânânın bütünleşmesidir. Aynı zamanda çizgilerle mânânın ve mekânın da bütünleşmesidir."

"Bir câmiin mihrâbına Âyete’l-kürsînin yazılması, kubbesine İhlas Suresi’nin nakşı, bir medresenin kapısına ilimle ve âlimlerle ilgili âyet ve hadislerin yazılması, mezar taşlarına fâni dünyanın tasvirinin çekilmesi hep çizgi-mânâ-mekân bütünleşmesidir" diyen Yurttaş, "Bu sebepledir ki tekkelerdeki seyr-i sül’ukun her merhalesinde inkişâf eden tâlib gibi, hattat da çizgiye dönüşen her noktanın âherli kâğıtta bıraktığı izlerle birlikte inkişâf eder.

Hattatın sanatı büyüdükçe kendisi tevâzu içinde Vav gibi boynunu büker. Hocanın dizinin dibinde ve terbiyesinin altında uzun ve sabırlı bir yolculuk hâlidir hat. Yolculuğun tüm taksirâtı Elif’in doğruluğuna yaslanarak düzeltilir, Elif bir sırat’ı müstâkîm gibi bütün eğrilikleri doğruluğa tebdil eder. Yolculuğun bütün kibri adetâ kendi içinde kaybolacak kadar bir noktaya dönüşen mahfiyatkâr Mim’in tevâzuunda örselenir" şeklinde konuştu.