Anlamayana davul zurna az, anlayana sivrisinek saz…

Anlamayana davul zurna az, anlayana sivrisinek saz…

.

 

Nurten AKYAZILILAR
 

Dün akşam, Japonya’nın Ankara’daki Büyükelçilik Rezidansı’nda düzenlenen ‘Japonya Milli Gün Resepsiyonu’nda, ülkemiz adına unutulamayacak bir koca “rezalet” yaşandı. Davete, hükümeti temsilen Başbakanın eşi Emine Erdoğan, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve AKP Dışilişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu katılmış. Keşke böylesi bir davete öncelikle Dışişleri Bakanı ile Kültür ve Turizm Bakanı bizzat icabet etselerdi. Başbakan gelemiyorsa da yardımcılarından biri davete katılabilirdi. Orada bulunan Bakanlardan biri, hükümeti temsilen konuşsaydı.

 

AKP iktidarında, herhangi bir meselede, konuyla yakından uzaktan ilgisi bulunmayan şahısların, Hükümeti temsilen yaptıkları pek çok açıklamaya şahit olduk. Hiç unutamayacağım bir tanesi; Afyon’daki cephaneliğin patlaması ve 25 şehidin olduğu o vahim olayda, kamuoyuna duyurulmasını, Orman ve Su İşleri Bakanının yapmasıydı.

 

Nitekim Japonya Büyükelçiliğinde, ‘Başbakan eşi’ sıfatıyla hükümeti temsilen konuşan Emine Erdoğan’ın konuşma yaptığı sırada CHP Milletvekili Kamer Genç’in, “Sen, burada, ne sıfatla konuşuyorsun?” sözleri üzerine salonda, yazıldığı gibi “gerginlik” diyemeyeceğim büyük bir ‘rezalet’ yaşandı.  Uluslararası kamuoyu önünde özellikle de saygıya, onura son derece önem veren Japon Büyükelçiliğinde CHP’li Genç’e, gerek korumaların ve gerekse Bakan Yıldız’ın müdahale şekliyle Türk saygısı ve onuru, ayaklar altına alındı.

 

Utanç verici

Bir vatandaş olarak o kadar üzgünüm ki bu olayın yaşanmasına sebep olanların ve arkadaşlarının açıklamalarını da, sorunu daha da büyütüp iyice rezil olmak adına ve ‘yağ gibi üste çıkmak’ için meseleyi yargıya taşımayı tartışmaya açmalarını da dikkate alamıyorum.

 

Espri yapmak zeka ister tabii anlamak da

Daha geçen hafta Türkiye-Rusya görüşmelerinde, Başbakan Erdoğan'a bir Türk gazetecinin; "Gizem Akhan’ı da Türkiye’ye götürme ihtimaliniz var mı?" sorusu üzerine Rus lider Putin’in; "Sayın Başbakan, eşiyle buraya geldi. Nasıl götürebilir, nasıl bir soru soruyorsunuz?” demesi hayli tepki çekmişti. Haberin basına yansıdığı gün sosyal medyada, bunun basit bir espri olmadığını ve Gizem Akhan’a da hakaret edilmediğini, bahsi geçen her iki kadının misyon ve vizyonuyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini yazmıştım. Zira orada gülünecek bir durum, kesinlikle yoktu.

 

Gizem Akhan, Rusya’daki duruşmasında; "Ben, yaşadığım dünyayı korumak istediğim için 2 aydır hapisteyim. Bir tehlike oluşturmadım, şiddet kullanmadım. Tek amacım Kuzey Kutbu'nun geleceği için mesaj vermekti" demişti. Gizem, 2 sene önce de Malta açıklarındaki ‘orkinos protestosu’na katılmış ve orada bindiği bot, balıkçıların saldırısıyla batırılmıştı.

 

Rus lider Putin, bu olay hakkında Greenpeace üyelerinin yaptığı işe saygı duyduğunu ancak eylem sırasında platforma çıkmalarının yanlış olduğunu belirterek; “Operatörlerin hatası, korkunç trajedilere ve insanların ölümüne yol açabilirdi” diye konuşmuştu.

 

Putin’in, ‘espri’ anlaşılan o cümlesinin devamında; “Bildiğim kadarıyla Sayın Erdoğan, eşine Hermitage Müzesini gezdirecek” ifadesi gözlerden kaçtı...

 

Kısaca Ermitaj Müzesi:

Dünyanın en büyük ve eski müzelerinden biri olan Ermitaj Müzesi, 1764 yılında Çariçe II. Katerina tarafından kurulmuş. 1852 yılında kamunun hizmetine açılan Müze’ye, 1917 Sovyet Devrimi’nden sonra kışlık saray da eklenerek müzenin bölümlerinden biri hâline getirilmiş. Müzede ilkel kültür bölümü, Eskiçağ kültür ve sanat eserleri bölümü, Batı Avrupa sanatları bölümü, Rus kültürü tarihi bölümü, Doğu milletleri kültürü ve sanatları bölümü, paralar ve madalyalar bölümü mevcut.

 

Halef-Selef!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, böylesi kültürel ve tarihi donanımlı muhteşem bir saray müzesini gezip vakit geçirecekken Gizem Akhan, dünyadaki milyonlarca insanın aklına bile gelmeyen Kuzey Kutbu Buz denizi ve orkinosların geleceğiyle ilgileniyor. Yan yana gelebilirler mi hiç?

 

İşte dün akşam Japon Büyükelçiliğinde yaşanan rezalet gibi bir olaya dikkat çekmişti aslında Putin… Yani konu, “Hilafet-Saltanat” ilgi ve hevesindeki Başbakan Erdoğan olunca, hükümeti temsilen bir yerlerde çocuğunun, eşinin bulunması ve hatta konuşma da yapması normal olur tabii…

 

“Kızım sana söyledim gelinim sen anla”

Rus lider Putin ile Türkiye lideri Erdoğan’ın görüşmesinde, ‘espri’den fırsat kalmayıp gündeme önemle gelmeyen bir başka nokta da işin hukuk ve yargılama yönüydü.

Başbakan Erdoğan, Gizem Akhan’ın davasıyla ilgili; “Sayın Başkan ile bu konuyu görüştük. Bana göre kefaletle zaten şu an bırakılmış olması önemlidir. Yargı süreci devam etmektedir” dedi ve meseleyi kendine odaklayarak, orada da bir duygu sömürüsü yapmayı, şöyle denedi: “Ama demir parmaklıkların arkasından çıkmak çok önemlidir. Özgürlüğün tadını bilenlerdenim”... Eminim ki istihbarat kökenli Başkan Putin, Başbakan Erdoğan’ın, zamanında neden, hangi koşul ve süreyle hapsedildiğini, en ince detaylarına kadar biliyordur.

 

Cevaben Putin, Rusya Federasyonu siyasi yönetiminin, hukuki sürece girmesinin söz konusu olamayacağını belirterek; “Kimsenin durumunu kötüleştirmek, tutuklamak gibi bir isteğimiz yoktur” dedi. Ülkemizde aksine son yıllarda açılan pek çok dava ve kararların siyasi olduğu, yargı bağımsızlığının ihlal edildiğini konuştuğumuz günlerde Başkan Putin’in bu sözleri, oldukça anlamlıydı…

 

Rus Lider Putin’e karşın ‘Türk Lider’ değil de ‘Türkiye Başbakanı’ Erdoğan

Forbes dergisinde bu yılın dünya lideri seçilen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin içerikli haber bültenlerinde görüyoruz ki ‘Federasyon Devlet Başkanı’ olmasına rağmen kendisine; “Rus Lider” şeklinde tanım yapılmakta. Buna karşın, kendince kısıtlı bir çevrede; “yüzyılın/dünya lideri” tanımlaması yapılan Başbakan Erdoğan için ise “Türkiye Başbakanı Erdoğan” diye hitap edilmekte. Fark edince üzüldüm: Keşke tek bayrak, tek millet, tek dil altında bulunan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı için de “Türk Lider” tanımlaması yapılabilseydi…

Kaynak : Nurten Akyazılılar/M.İ.