Aleviler; Meclis Başkanlığı Diyanet'e Bağlansın

Aleviler; Meclis Başkanlığı Diyanet'e Bağlansın

Meclis Başkanlığı’nın “Aleviler camiye gitsin” önerisi neye işaret ediyor? Bu önerinin altında yatan nedenleri “Aleviliğin ABC’si” kitabının yazarı Ali Murat İrat’a sorduk...

CHP’li Hüseyin Aygün’ün Meclis’te cemevi açılmasına yönelik talebine Meclis Başkanlığı’nın verdiği yanıt büyük tartışma yarattı. Meclis Başkanlığı’nın “Aleviler camiye gitsin” önerisi neye işaret ediyor? Bu önerinin altında yatan nedenleri “Aleviliğin ABC’si” kitabının yazarı Ali Murat İrat’a sorduk...
 
Bilindiği gibi CHP milletvekili Hüseyin Aygün Meclis'te bir cemevi istemişti. Meclis Başkanlığı ise , Alevilerin cami dışında ayrı ibadethanelerinin olmadığını söyledi bununla da kalmadı Alevilik için “İslam’ın bir alt yorumu” dedi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? 
 
Şimdi bütün bunları duydukça şunu anlıyoruz. Ebu Suud hala yaşıyor. Yani “Ebu Suud ölmedi içimizde yaşıyor”. Onu anladık anlamasına da Kanuni Sultan Süleyman nerelerde henüz onu göremedik. Ama ben onun da yakınlarda bir yerlerde olduğunu hissediyorum. O da yakında zaten kendini ifşa edecektir diye düşünüyorum. 
 
 
Böylesi bir meselede Meclis Başkanlığı’nın hüküm vermesini nasıl yorumluyorsunuz?
 
 
Ben Meclis Başkanlığı’nın artık fetva vermeye başladığının ve bunun da ne denli zalimce olduğunun görüldüğünü zannediyorum. Fakat ben başka bir şey söylemek istiyorum. Meclis Başkanlığından bu görüşü kim yazdıysa aslında keşke ona şu soru sorulabilse. Ya da belki Hüseyin Aygün bu soruyu sorar: “İslam’ın alt yorumu Alevilikse üst yorumu ne ola ki?” Şimdi ben bu meseleyi Meclis’te bu yazıyı yazan her kimse onunla karşılıklı konuşmak isterim. Yazıyla ahkam kesmek kolay. Üstelik iktidarın her tür imkanı elindeyken. Bu hükümetle Esad arasındaki fark sanırım burada açığa çıkıyor. Esad en azından cami yasaklamamış ülkede. 
 
Meclis başkanlığının bu yazısıyla iktidarın ve kurumların gücünü de arkasına alarak bu meseleyi halletmiş sanmanın varacağı nokta Adıyaman’da ev işaretlemeleridir.
 
Bir de deniliyor ki ayrı ibadethane yok. Tamam bunu da kabul ettiğimizi varsayalım. O zaman şunu da söylemek çok mümkün: Sünnilik bir din değil buyurun cemevine. Cemevi haktır. Hak anılır, hak söylenir, hak dillenir. Namazın da niyazın da aslı oradadır. Bunu itikadi olarak iddia edebilirsiniz mesela. Ama olmaz. Gerek yok. Sünnilere bunu dikte etmek ahlaksızlıktır. Onun için hiçbir Alevi bunu yapmadı ve yapmaz da. 
 
 
 
Meclis Başkanlığı yazısında Hacıbektaş dergahındaki camiye atıf yapıyor. O cami nerden çıktı? 
 
 
Meclis’in verdiği yanıta baktığımızda görüyoruz ki Hacıbektaş kasabasındaki cami örnek gösteriliyor. Be utanmaz! Kaç yüzyıldır orada dergah vardı, kapattın müze yaptın. Tarihten de mi utanmıyorsun? O camiyi örnek gösteriyorsun. II. Mahmut cebirle, şiddetle Bektaşi kaynaklarını talan etti, hafızasızlaştırdı, öldürdü, astı, kesti sonra da getirdi camiyi oraya dikti. Yüzyıl sonra da o geleneğin torunları kalktı o kadar kanın ortasından, o kadar acının ve vahşetin ortasından ahkam kesiyorlar. 
 
Benim bu tartışmalar sonrasında önereceğim tek bir şey olur. Hazır anayasa değişikliği de gündemdeyken: Bence Meclis Başkanlığı kurumsal ve yapısal bir değişiklikle Diyanet İşlerine bağlansın. Biz de nerede yaşadığımızı bilelim.