Ak “Sülük” Ve/Veya “Keçi Nereye Çıkarsa Oğlağı Da Oraya Çıkar”?!

“ … Eğer bir millet iktidarda bulunan kişilerin alçaklığını, hırsızlığını, yalnızca kendi siyasi görüşünden olduğu için görmezden geliyorsa, o millet erdemini yitirmiştir. Erdemini yitiren Milet bir gün vatanını da yitirmeye mahkûmdur…” >>> Machlavelli 

Yozlaşma!?
Çürüme!?
Tefessüh!?
Netice?!
Sorgulamayan ve biat kültürüne tabi olan insanların kula kulluk etmesi, tapınması neticesinde, ahlaksızlığın, şeytanlaşmış düşüncenin hem kanunen ve hem de servet olarak kontrolsüz zehirli güç kazanması hali!

Milyarlarca para!?
Bankada değil de “evler” de neden saklanır?
Çünkü kaynağı belli değil?! (Saklayanlar için belli tabi ki?!)
Çünkü yasal değil?!

Bankaya yatırılarsa yarın birileri el koyacak!

Yani?!

Kara para?!
Haksız ve ahlaksız kazanç?!
İçinde alın teri yok, emek yok!
Allah yok, din yok, kitap yok!
Kanun yok!

Kitap ne diyor?! 

“Hırsızlık, yolsuzluk yapmayın, rüşvet, kul hakkı yemeyin”!
Cezası; bunları yapanların “ellerini kesin” (Maide-38)

Peki  kanun ne diyor?!

1. Tutarı ne olursa olsun tüm işyeri  kiraları,
2. 500 TL üzerindeki konut kiraları, 
3. Çalışanlara ödenen ücretler, 
4. İşyerlerinde 8.000 TL üzeri olan her türlü para akışları, 
Bankalardan geçmek zorunda!

Tapu dairelerinde ve Noterlerde yapılan işlemlerde bu kapsamda sayılmaktadır...

Ayrıca normal vatandaşların, bankalardan veya PTT şubelerinden yapacakları 3 bin lira üzeri havaleler de şahsın kimlik fotokopisin alınması ve alacaklı kişinin de TC. Kimlik Numarasının belirtilmesi şart…
Bu kanunlar hangi iktidar döneminde çıktı?!
AKP!
Hal böyleyken;
Halkın  %49 oyunu almış bir partinin ve yürütmenin başı ve aynı zamanda bir baba olan bir zat oğluna evde ki kirli paraları kaçır, dağıt ve sıfırla diyebiliyorsa ve de kendi çocuklarının evinde milyarlarca Dolar, Avro - ki devletin hazinesinin bu miktar paraya çok ihtiyacı var- saklıyorsa bu ahlaksızlığı örtecek hiç bir mazeret uyduramaz... 
Yani?!
Vatandaşına bu kanunlara uyacaksın diyen ama kendisi, bakanları, miletevekilleri, ailesi, çocukları, kanunlara uymayan bir başvekil olur mu?!

Bu kapsamda sorulması gereken sorular neler olmalı?!

Sen hangi yürütmenin başısın ey fani?!
Kimin başvekili?!
Yasa dışı bir örgütün mü?
Bir çetenin mi?!
Mafyanın mı?!
Yoksa bir kumarhanenin mi?! 
Bu suçları işleyen normal vatandaşa ne gibi işlemler yapılıyor ve cezası nedir!
Elcevap?!
Kara para aklamak suçundan hapis ve paraya el konulması...
Peki o ne diyor ve/veya ne yapıyor?!
Paralel devlet tuzak kurdu diyor!
Başka?!
Montaj diyor!?
Başka?!
Kriptolu Telefonu mu dinlediler?!
Tam bir pişkinlik ve ahlaksızlık örneği!
İyi de sen kimsin be adam?!
Bu ülkenin Başvekili!
Hadi sana tuzak kurdular ve dinlediler!
Senin ve çocuğunun sesini kopyladılar, taklit ettiler!
Peki o kelimeleri, cümleleri  nerden bulup da montaj yaptılar?!
Bu kelimeleri, cümleleri önceden elde etmek mümkün mü?!
Hayır mümkün değil?!
Konuştukça, anlamsızca kendini savundukça daha çok batıyorsun pisliğe!
Geç bunları!
Karşında bir torba makarna ve kömüre biat edenler yok!
Sorgulamayan insanlar yok!

Asıl şu soruya bir cevap ver bakalım?!
Neden senin ve bakanlarının çocuklarının evinde milyonlarca/milyarlarca para kanun dışı saklanmaktadır?! 
… Ve niçin bankalarda değil de evde!
Kimler koydu, kimler sakladı?!
Cinler değil herhalde?!
Ülkenin itibarını alt üst ettiniz!
Sıfırladınız!

Dünyanın en saygın ve etkili dış politika dergisi olarak bilinen Foreign Affairs’de Tom Keatinge imzalı ‘Turkey’s Dirty Money’ başlıklı yazı çıktı. Ne yazıyor?! ‘Türkiye’nin Kirli Parası’. Alt başlığı ‘Ankara Niçin Hâlâ FATF’ın, Financial Action Task Force’un (Mali Eylem Görev Gücü) Gri Listesinde?’

Bu aybaşında finansçılar, bankerler ve yatırımcılar, heyecanla, Türkiye’nin “Gri listeden” çıkarılıp çıkarılmayacağını beklediler.
Sonuç? 
Hayal kırıklığı. 
Türkiye, FATF’ın rahatsızlık verici ülkelerin yer aldığı gri ülkeler listesinde kalacak. 
Utanç verici bir durum!

Bu kapsamda  cevabı verilmesi gereken şu soruları da sormadan geçemeyeceğim?!
Enerji bazlı operasyonlar kapsamında Rusya ve İran’dan hangi iktidar zamanında rüşvet alındı?!
Özelleştirmeler kapsamında hangi iktidar zamanında rüşvet alındı?!
Siemens firmasından rüşvet alan belediye başkanları kim ya da kimler?!
Vergi avantajı sağlanan, gıda bankacılığı yapan hangi vakıflar, dernekler ve kurumlar üzerinden hangi iktidar döneminde kirli para ak’landı?! Ne kadar vergi kaçırıldı ve devlet ne kadar zarara uğratıldı?! Deniz Feneri derneği faciası ortada!
Ağaç dikimi işlerinde dikilen ağaç sayısı ile düzenlenen fatura ve yapılan ödemelerin gerçekliği ne kadar doğru?! Ne kadar ağaç dikildi ve/veya dikilmeyen ne kadar ağacın parası hangi iktidar yada belediye başkanının zamanında ödendi?!
Kimler orantısız şekilde zengin oldu?!

Bu sorular daha da uzatılabilir!..
Biz sadece bunları sormakla yetinelim ve cevaplarını isteyelim…
Cevap vereceklerini ve/veya verebileceklerini hiç sanmıyorum!?..
İstedikleri kadar örtmeye çalışsınlar kanundan kaçamayacaklardır..,
Er geç kanun önünde hesap verecekler…

Buraya kadar izah etmeye çalıştığım işin “kanuni” boyutu idi…

Bir de işin “ahlaki” boyutuna bakalım!?

Birincisi; şayet bu bir “iftira” ise kanunlar gereği hakkınızı aramak değil mi aslolan! Kanunların önünü tıkamamak, hukuk yolunu çalıştırmak…

… Ve ortaya çıkan belge ve bilgilerin gerçek olmadığını ispat etmek!?
Yani insanların kanun önünde hesap vermesi… 
Ak’lanması! 
Adil yargı sistemi…

İkincisi; inkar etmek, yalan söylemek!.
… Ve suçu başkalarının üzerine atmak ki şu anda tam da yapılan/yaptığınız budur!.

Üçüncüsü; şayet ortada böyle bir rezillik, suç varsa ki, var!.
Kanıtlar bunu gösteriyor!
Böyle bir rezilliğin içine düşen insanların yapacağı en ahlaklı iş, bu toplumdan özür dileyen bir mektup bırakmak ve o mektup da yaptıklarını itiraf etmek, yasal olmayan şekilde kazanılan paraların ne kadar olduğunu, nerede ve/veya kimlerde olduğunu belirtmek ve nihayetinde kafaya bir el ateş etmek!

Hiç değilse ahlaksız bir yaşantının ahlaklı bir şekilde bitirilmesi değil midir doğru olan?! 
Ergenekon, Balyoz v.s yoluyla kendilerine, ailelerine, çocuklarına ve yakınlarına eziyet çektirdiğiniz, toplum içinde aşağıladığınız için kafasına silah dayayıp ahlakı ve onuru ile bu dünyadan ayrılanlar, ama bir o kadar da bu topluma bir mesaj vererek gidenler.!? 
Zerre kadar ahlak kaldıysa, sizde kafanıza silahı dayayın! 
Tek mermi ahlaksızlığınızı sıfırlar! 
Biraz cesaret ve biraz da vicdan yeterli!

Oysa siz ailece milyarlarca parayı sıfırlamayı yani “ahlaksız yolu” seçtiniz! 
Silivri mezarlığına haksız şekilde gömülen, itibarsızlaştırmaya çalıştığınız o vatansever insanlarda vardı  ” ar, namus, onur, vicdan ve ahlak..”

İşte o insanların ruhu şimdi sizlerin yakasını bırakmıyor...

Bir gün önce çocuğu olmayan insanları sorgularsın ama bir gün sonra da “Veled-i Zinanın cürmünü çekersin! Boşa dememiş atalar “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” diye!
Yüce Rabbim'in sopası kafanıza böyle iner işte! 

“Tan yeri ağarınca hırsızın gözü kararır” misali eliniz ayağınız birbirine dolaştı artık!
Çıraklık dönemini beceremeyenlerin “ustalık dönemi” bu olsa gerek!

Elbette bu ülke insanlarını kandırdınız, aldattınız!. 
Göz boyadınız!?.. 
Ülkeyi ve toplumu felaketin eşiğine getirdiniz!?
Gizli ve pis işlerinizi “türban”la örtmeye çalıştınız!
Ancak “türban”ın altına sakladığınız pislikler şimdi ülkenin güvenliğini tehdit eder hale geldi!
Her an patlamaya hazır atom bombası gibi!
Ama bütün aymazlığınız ile çıkıp hala konuşabiliyorsunuz?!
Kendinizi haklı çıkarmaya ve birilerini suçlamaya çalışıyorsunuz!?
Artık mızrak çuvala sığmıyor ya da minareye kılıf uymuyor!?

Yaradan’a şirk koşmanın, vatana, millete ihanet etmenin cezası, cezaların en büyüğüdür!
…Ve şunu söylüyorum ki Laik Cumhuriyetin temeline dinamiti  yerleştiren ‘Rahmet(siz) Menderes'in bir defa asıldığı yerde sizler on defa, yüz defa asılmalısınız!.  
12 yıl borunca sizin gibi ucubelerin yönetiminden  “zul” duydum,  ülkem adına utandım!. 
Biraz edep yahu!?

Ne diyor Yunus Emre “Tövbe” şiirinde;

Müslümanlar zamâne yatlı oldu, 
Helâl yenmez, haram kıymetli oldu. 

Okuyan Kur’ân’a kulak tutulmaz, 
Şeytanlar semirdi, kuvvetli oldu. 

Harâm ile hamir tuttu cihânı, 
Fesâd işler eden hürmetli oldu. 

Kime kim Tanrı’dan haber verirsen, 
Kakır bâşın salar huccetli oldu. 

Şagird üstâd ile arbede kılar, 
Oğul ata ile izzetli oldu. 

Fakirler miskinlikten çekti elin, 
Gönüller yıkıban heybetli oldu. 

Peygamber yerine geçen hocalar, 
Bu halkın başına zahmetli oldu. 

Tutulmaz oldu Peygamber hadîsi, 
Halâyık cümle Hak’tan utlu oldu. 
Yunus, gel âşık isen tövbe et, 
Nasûh’a tövbe ucu kutlu oldu. 

Özetle;
İktidar döneminiz de ne ektiniz ise onu biçeceksiniz?!.

Sözün Özü;
Türbanın altına saklanmaya çalışan milyar dolarlık haramiler, rüşvetçiler, alçaklar, hainler, babalar gibi satanlar, yağmalayanlar, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen ‘ak’ şeytanlar için ‘Azrail’le yüzleşme zamanı!? 

 

Sevgi ve Saygıyla,


Metin Korkmaz 
[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar