17 ARALIK SORUŞTURMASINDA FLAŞ KARAR

17 ARALIK SORUŞTURMASINDA FLAŞ KARAR

"17 Aralık" soruşturmasında 60 kişi hakkında karar açıklandı

17 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması kapsamında aralarında eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar ve işadamı Ali Ağaoğlu'nun da bulunduğu TOKİ dosyasında toplam 60 kişi hakkında takipsizlik kararı verildi. Soruşturmayı yürüten Savcı Ekrem Aydıner bu kişilerin yargılanmasına gerek görmedi.

Aralarında İşadamı Rıza Sarraf ve bakan çocukları Zafer Kaan Çağlayan ve Barış Güler ile ilgili soruşturmanın ise devem ettiği öğrenildi.

Savcı Ekrem Aydıner'in verdiği 32 sayfalık takipsizlik kararında şüpheliler hakkındaki soruşturmanın İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gelen bir elektronik posta ihbarıyla başladığı belirtildi. İhbarda işadamı Ali Ağaoğlu'na ilişkin "Ali Ağaoğlu devletten çok ucuza aldığı arazilere binalarını dikti ve millete fahiş fiyatlarla satarak köşeyi döndü. Geçtiğimiz günlerde Ağaoğlu'nun usulsüzlüklerini bir arkadaş yüzüne karşı saymış. Bunun üzerine Ağaoğlu adamlarını bizim arkadaşın üzerine salıyor ve adamları bizimkileri tartaklayıp adamlarını kurşunluyor..." denildiği ihbar üzerine İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nün harekete geçerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan soruşturma izni istediği anlatıldı.

Bu istek doğrultusunda aralarında Ağaoğlu'nun da bulunduğu 4 kişinin teknik ve fiziki takip kararı istendiği talebin "Şüphelilerin suç örgütü kurduklarına dair somut ve yeterli delil bulunmadığı" gerekçesiyle İstanbul 16. Sulh Ceza Mahkemesi'nce reddedildiği belirtildi. İtiraz üzerine İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi'nin de talebi reddettiği belirtildi.

DİNLEME KARARLARI

İki mahkemenin talebi reddetmesinin ardından Ali Ağaoğlu tarafından yapılan Maslak 1453 projesinde 600 bin metrekare imara aykırı inşaat yapıldığına dair duyumlardan da bahsedilerek bu defa İstanbul 33. Sulh Ceza Mahkemesi'nden talepte bulunulduğu belirtilen kararda, "Adı geçen kişilerin 3 ay süreyle dinlenmesine, karar verildiği anlaşılmıştır. Diğer şüphelilerin iletişimine ilişkin kararlar, alınan bu ilk tespit kararı ile yapılan dinleme ve tespitler sırasında elde edilen bilgilere dayanılarak alınmış kararlardır" denildi. Kararda, "Temel insan haklarından olan haberleşme hakkı ve hürriyetini kısıtlayıcı nitelik arz eden iletişimin tespiti kararı, gerekli özen gösterilmeden, varsayıma dayalı bir örgüt oluşturmak suretiyle alınmış, bütün soruşturma, başlangıçta hukuki olmaktan uzak bu karar üzerine inşa edilmiştir" denildi.

"CEZA YARGILANMASININ AMACI KEYFİ KARARLARIN VERİLMESİ DEĞİLDİR"

Ceza yargılanmasında amacın keyfi kararların verilmesi olmadığını belirten savcı Aydıner, "Amaç maddi gerçeğe ulaşmaktır. Yani ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla sınırsız, hukuk kurallarına aykırı ve sanık kurallarını hiçe sayan yöntemler izlenemez. Ceza yargılamasına ters düşülerek elde edilen delillerin yargılama makamı tarafından değerlendirmeye alınmaması gerekir. Çünkü bunlar hukuka aykırı delil olarak nitelendirilir" dedi.

"DAĞDAKİ ÇOBANIN DAHİ TELEFONLARININ DİNLENDİĞİ PARAYONASI İLE YAŞADIĞI BİR TOPLUM YARATIRIZ"

Hukuka aykırı delillerin ceza soruşturması ve yargılamasında kullanılamayacağını takipsizlik kararında belirten savcı Aydıner, önleme dinlemesi ile elde edilen delillerin ceza soruşturmasında kullanılamayacağına dikkat çekti. Bu dinlemelerin delil olarak kullanılmasının sınırını çok genişletmemek gerektiğinin altını çizen Aydıner, "Aksi halde dağdaki çobanın dahi telefonlarının dinlendiği parayonası ile yaşadığı bir toplum yaratırız. Şu an ülkemizde ortaya çıkan durum budur ve insanların haberleşme özgürlüğünden söz edemeyecekleri bir ortamı yaratmak temel hakların korunmasında tavizsiz üzerine düşeni yapmak zorunda olan bir hukuk devletinde kabul edilebilecek bir durum değildir" ifadelerini kullandı.

"VARSAYIMLARA DAYANARAK, İLETİŞİMLERİN TESPİTİ İHLALLERİNE YOL AÇABİLECEK YOLLARA BAŞVURULMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR"

Emniyete ihbar olarak gelen ve Ali Ağaoğlu'nun, adamlarına birini tartaklattığı ve adamlarının yere bir el ateş ettiği yönündeki ifadelerin suç işlemek için örgüt kurmak suçunun unsurlarını oluşturmadığını ifade eden savcı Aydıner, "Somut bir delil içermeyen, yasal olarak işleme konma imkanı dahi bulunmayan isimsiz ihbar mektupları ile varsayımlara dayanarak, iletişimlerin tespiti ihlallerine yol açabilecek yollara başvurulması mümkün değildir" dedi.

"SORUŞTURMANIN BAŞLANGICINDA VERİLEN İLETİŞİMİN TESPİTİ KARARI HUKUKA UYGUN DEĞİLDİR"

Son yıllarda bir suç soruşturmasının başlangıcında örgütün varlığını iddia ederek, soruşturmaya başlamanın delil toplamanın bir yolu gibi kullanıldığını ifade eden savcı Aydıner, "Hemen her suç soruşturmasında, suçun işlenmesi için örgüt kurulduğu iddia edilip, mahkemelerden iletişimin tespiti ve dinlenilmesi kararları alınmaktadır. Ancak daha sonra örgütün varlığı kanıtlanamasa bile hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen ve bu nedenle tesadüfi delil gibi kabul edilmesi gereken deliller, cezaya gerekçe olarak kabul edilmektedir. Soruşturmanın başlangıcında verilen iletişimin tespiti kararı hukuka uygun değildir. Bu kararın hakim tarafından verilmiş olması kanun koruyucunun aradığı hukuki ve fiili şartların gerçekleştiğine dair kesin karine sayılamaz" açıklamasını yaptı.

ABDULLAH OĞU BAYRAKTAR'A TAKİPSİZLİK

Savcı Aydıner, takipsizlik kararının son bölümünde tek tek iddiaların delillerin yetersiz olduğunu da Şüphelilere yöneltilen rüşvet vermek ve almak, resmi evrakta sahtecilik suçlamalarına ilişkin yeterli delil olmadığını belirten Savcı Aydıner, şüphelilerden Abdullah Oğuz Bayraktar'ın Çevre ve Şehircilik Bakanının oğlu olmasına rağmen iş sahipleri ile yakın ilişkiler içinde olmasının eleştirilebileceğini ancak bu durumun başlı başına suç teşkil eden bir nitelik arz etmeyeceğini ifade etti.

MASLAK 1453 VE ZORLU CENTER PROJELERİ

Maslak 1453 projesi imara aykırı olarak rüşvet karşılığında yapıldığı iddialarına da değinen savcı Ekrem Aydıner, “ Bu projede imar planlarına aykırı olarak yapılan işlemlerin nelerden ibaret olduğunun açıklanmadığı, kimin ne şekilde projenin imara aykırı yapılmasını sağladığının delilleri ile belirtilmediği Abdullan Oğuz Bayraktar'ın Ali Ağaoğlu ve bakanlık bürokratları olan şüpheliler ile senli-benli konuşmasını doğal olmadığından yola çıkılarak aralarında bir menfaat ilişkisinin olduğunu izaha çalışıldığı, telefon dinlemelerinde de yasa dışı işlem yapıldığı ve gözyumulduğu sonucunu çıkaracak konuşmalara rastlanmadığı tespit edildi" açıklamasını yaptı. Savcı Ekrem Aydıner, Zorlu Center'in yapımında da imar usülsüzlüğe ile ilgili iddiaların somut bir delile dayanmadığını ifade etti.

GEZİ PARKI EYLEMLERİ İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİNİ İPTAL ETTİRDİ

Savcı Ekrem Aydıner, Gezi eylemleri nedeniyle bazı imar planı değişikliği girişimlerinin de iptal edildiğini ifade etti. İstanbul Başakşehir'de Bahçeşehir Mahallesi Gölet Alanı ile pazar alanına ilişkin imar plan değişikliğine yönelik çalışma üzerine çevre halkının tepki eylemlerinin, Gezi Parkı eylemleri dönemine denk gelmesi üzerine imar planı değişikliğinin iptal edildiği belirtildi.

AYDINLAR'A TAKİPSİZLİK

İşadamı Mehmet Ali Aydınlar'ın Acıbadem Sağlık Grubunun bulunduğu binaya ek yapmak istediği ve inşaat izni alamaması üzerine Hüseyin Avni Sipahi ile irtibata geçerek rüşvet ile izin aldığı iddia edildi. Savcı Aydıner, bu iddianın da somut delillere dayanmadığını belirterek, inşaat izninin de alınmadığını, rüşvet alındığına dair bir delil elde edilemediğini vurguladı.

ŞÜPHELİLERİN SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURDUKLARINA, ÖRGÜTE ÜYE OLDUKLARINA DAİR DELİL BULUNMADIĞI" TESPİTİ

"Şüphelilerin suç işlemek amacıyla örgüt kurduklarına, örgüte üye olduklarına örgüte yardım ettikleri iddia edilen şüphelilerin örgüt kurduklarına suç işlediklerine dair hiçbir delil bulunmadığını" belirten savcı Aydıner, Çerve ve Şehircilik Bakanlığında görevli Osman İyimaya hakkında ise bakanlığın soruşturmaya izin vermediğini de açıkladı. Savcı Aydıner, şüphelilerde elde edilen bazı delillerin ise saklanmasına, bazılarının ise şüphelilere iadesine karar verdi.

AVUKATTAN AÇIKLAMA

Hakkında takipsizlik kararı verilen Ekrem Eray Arda'nın avukatı Müşir Deliduman, 17 ve 25 Aralık Operasyonlarının hukuka aykırı delillerle yapıldığını belirterek, 17 Aralık soruşturmasının 3 ayrı dosyadan oluştuğunu ve seçimlere yönelik bir algı operasyonu olarak yapıldığını söyledi. Soruşturma dosyasında sahte kararlar olduğunu ifade eden Deliduman, "Bu kararlar neticesinde bir takım insanlar mağdur edildi, siyaset yolları kapatıldı. O dönem şüpheli görünenler, şimdi mağdur hale geldi. 60 kişinin 60'ı hakkında da kovuşturmaya yer olmadığına dair yani takipsizlik kararı verildi. Savcılığın bu kararı verme gerekçesi ise hukuka aykırı delillerin olduğunun altını çizerek vermiştir" dedi ve 60 kişi içinde kamuoyunun da yakından bildiği işadamı Ali Ağaoğlu, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar'ın da olduğunu kaydetti.

TAKİPSİZLİK VERİLEN İSİMLER ŞUNLAR:

Abdullah Uçar, Abdullah Oğuz Bayraktar, Ahmet Ayyıldız, Ahmet Emil, Ahmet Özyazıcı, Ahmet Nazif Zorlu, Ahmet Sedat Artukoğlu, Ali İbrahimağaoğlu, Ali Karaaslan, Ali Akyar, Ali Demirhan, Ali Fahri Gürsoy, Ali Osman Öztürk, Aliseydi Karaoğlu, Arif Yüksel, Aytaç Ölkebaş, Barış Kurt, Cavit Ayrıkaya, Davut Koçlu, Ekrem Eray Arda, Emrullah Turanlı, Ergül Çınar, Erhan Uludağ, Ertuğrul Karaaslan, Fatih Güner, Fuat Kuşçu, Hakan Gedikli, Hamza Dalkılıç, Hilmi Aydın, Hüseyin Avni Sipahi, İlhan Bellek, İsmail Kibici, İsmail Ünal, İsmayil Çakal, Kemal Sevgili, Mehmet Erdal, Mehmet Kıroğlu, Mehmet Ali Kahraman, Mehmet Ali Aydınlar, Mehmet Mustafa Tural, Mesut Pektaş, Murat Kıran, Murat Kurum, Münir Yazıcı, Necmettin Şentürk, Oğuzhan Usta, Oktay Dikmen, Osman Ağca, Osman İyimaya, Ömer Derbazlar, Ömer Çamoğlu, Sadık Soylu, Salih Ogur, Savaş Çekin, Sema Uluışık, Şükrü Arslantürk, Tevhide Banu Sargın, Turgay Albayrak, Yaşar Sevgili, Yavuz Çelik.

 

Kaynak:Haber Kaynağı